Alman yayın kuruluşu DW'nin Türkiye bağlantılı YouTube kanalı +90'da yayınlanan 'Evsiz ve Kadın Olmak' adlı videodaki kadınların yürek burkan hikayeleri içeriğimizde...
Alman yayın kuruluşu DW'nin Türkiye bağlantılı YouTube kanalı +90'da yayınlanan 'Evsiz ve Kadın Olmak' adlı videodaki kadınların yürek burkan hikayeleri içeriğimizde...
Video için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülaceze Müdürlüğü Kayışdağı Yerleşkesi'nde kalan kadınlarla röportaj yapan +90 ekibi, buradaki kadınların yürek yakan hikayelerini paylaşmalarını sağladı.
13 yaşındayken anne olan ve kocasının kız kardeşini taciz etmesi üzerine boşanan İnci, daha sonra üvey babası tarafından baskı ve şiddet görünce evden ayrılıyor.
'Çok zoruma gidiyordu hani birinin elimi tutması, birinin bana yaklaşması zoruma gidiyordu. Ben ağlıyordum böyle ama yine de sarhoşlar. Anlatabiliyor muyum? Böyle dönüktüm, ıslanıyordu yastık.'
Cezasının büyük çoğunluğunu tek kişilik koğuşta geçirdiği için konuşmayı dahi unuttuğunu belirten İnci, 1,5 yıl ev hapsiyle şartlı tahliye olsa da dışarıda hiçbir hayatı kalmadığı için çıktığına bile sevinemiyor.
Bir arkadaşım bana Hülya, o söyledi. İnci dedi, yarım hap veriyorum, uyuyor. Ben de alıyorum her şeyini. E peki cezası yok mu, korkmuyor musun? dedim. Yo, 6 ay yatıp çıkıyorum dedi. 6 ay mı? dedim. 6 ay dedi. Ben de yaptım. Ben de yaptım. Ama 6 ay değilmiş. 77 yıl. Kalemimi kırdılar.
Rahmetli annem o da bilmiyor, ben de bilmiyorum ki. Cahiliz. Görüşe gelmişti. Annem, İncim, İncim, İncim, İncim diye diye vefat ediyor. Çocuklarım darma duman oluyor. Darma duman. O çok sevdiğim, değer verdiğim kız kardeşim çok canımı yaktı.
Tahliye oldum, bu sefer 1,5 yıl ev hapsim vardı. Hiç kimse 1,5 yıl eve gelip bana bir parça ekmek getirmedi. 3 gün, 4 gün aç yattım. Artık dayanacak gibi değilim, şeker hastasıyım. Karakola telefon açıyordum. Anlıyorlardı, 'sigaram bitti' diyordum. Ama hepsi doğru. Açım, sigaram yok. Anlıyorlardı herhalde, getiriyorlardı bana bir sürü.
Ev hapsindeyken mahalle tarafından adı çıkarılan İnci, ev sahibi tarafından evden çıkartılıyor ve birkaç gün boyunca sokakta kalıyor. Bu esnada belediyenin bu tesisinin varlığından haberdar olan İnci, şu an bir evi olması ve çocuklarını tekrar görme hayaliyle yaşıyor.
Lale, buradaki diğer kadınlara nazaran çocukluğunda oldukça varlıklı bir ailede büyüyor.
Babasının iflas etmesi ve daha sonra eşinden ayrılması ile hiçbir şeyi kalmayan Lale, sokaklarda yaşamaya başlıyor. Birçok devlet kurumuyla temas kurmasına rağmen hiçbir yardım almadığını belirten Lale, bu konuda çok kırgın.
Lale sokakta yaşadığı bir anı şu şekilde anlatıyor;
Geçen sene hastanenin bahçesinde otururken uyuyakalmıştım. Sabah olduğunda üstüme kar yağmıştı. Hayatım boyunca unutamayacağım. Yani resmen belki bir karış kar vardı üstümde, ben yine böyle sarılmıştım. O kadar zoruma gitti ki. Yani sanki ben bu ülkenin dışından biri gibiyim.
Eşinden sürekli şiddet gören Cemile, eşinden kaçmak için sokaklarda yaşamaya başladığını belirtiyor. Çocuklarını yuvaya koyan Cemile, şimdi kendi ayakları üzerinde durmak ve yerleşkeden çıkmak istiyor.
Güler'e göre sokaklarda geçirdiği son 1 yıl nedeniyle derin bir depresyon yaşayan Zeynep'in acilen tedavi görmesi gerekiyor. Fakat Zeynep akli dengesinin yerinde olduğunu belirterek psikolojik destek almayı kabul etmiyor.
Ben 8 ay boyunca, 9 ay boyunca Sultanahmet Meydanı'nda kaldım. Hani polis, polis olmak istedi, istersen tıp bölümümdü ama benim tıp, psikolog şeyim de var. İkisinin arasında çok kaldım. İki meslek de beni geriyor. Yani ama onlara rağmen hani savcı bile dahi olsam şu an gerçekten ben o sokaktan memnundum, hiç rahatsız olmadım. Çok sevdim. Çünkü başarılı bir insanım. Kendine dikkat ettikten sonra insana bir şey olmuyor.
Her birinin tek dileği kendilerine ait sıcak bir ev olan bu kadınlar, şu an barındıkları tesiste yalnızca Aralık ve Nisan ayları arasında kalabiliyor.
Eş ve aile şiddetinden kaçanlar, çocuk esirgeme yurtlarından ayrılanlar ve daha pek çok hikayeyle yolu buraya düşen kadınlar umarız hayal ettiklerinden daha iyi bir yaşam sürerler.
Zordur bu topraklarda kadın olmak!