Evrim psikologları, bizi komşularımızla savaşmaya, eşlerimizi aldatmaya ve üvey evlatlarımızı taciz etmeye iten şeyin kadim insan doğası olduğunu ileri sürüyor. Bununla beraber, evrimsel psikoloji hala tartışılan bazı önemli çelişkilere de sahip. Bunların en önemlilerinden biri dişi libidosu ile ilişkili olandır. Bazı evrimsel psikoloji savunucuları kadınların erkeklere göre libidosunun düşük olduğunu iddia ediyor. Hatta daha da ileri giderek kadınların erkekler kadar libidosu olsaydı toplumsal bir çöküş kaçınılmaz olurdu iddiasında olanlar da var.
Kadınların tipik seksüel yaratıklar olmadığı duyguya ve seçiciliğe daha fazla önem verdiği evrimsel psikolojideki tartışmalardan gelen bir kavram. Bu doğru ise dişi libidosunu kontrol edebilmek ve bastırmak için inanılmaz çarelere başvuran dünyadaki kültürler boşuna mı uğraşıyor? Dişi cinsel organını keserek tahrip etme, tepeden tırnağa kara çarşaf giydirme, Orta Çağ cadı avları, bekâret kemerleri, abartılı konulan nemfomani ve histeri tanıları ile cinsellikte kendini erkek ile eşit gören kadınlara yönelen tepki ve baskıyı nasıl değerlendirmemiz gerekiyor?
Histeri Hipokrat döneminde tanımlanan ilk hastalıklar arasındaydı. Yirminci yüzyılın başlarına kadar hem Amerika’da hem de Avrupa’da anksiyete, uykusuzluk, öfkesini kontrol edememe, erotik fanteziler düşünme, karında ağırlık hissi ve genital bölgede ıslanma gibi yakınmaları olan kadınlara hekimlerin en çok koyduğu tanılardan biriydi. Buna göre kadınların olmaması gereken bir cinsel uyarım nedeniyle hasta oldukları düşünülüyor ve histeri ile etiketleniyorlardı. Kadınlara yönelik histeri tedavisi döneme özgü önemli bir pazar haline gelmişti.
Mastürbasyon yakın tarihlere kadar her zaman her iki cinsiyette de tıbben zararlı, ahlaksız ve yapılmaması gereken bir eylem olarak ele alınmış olsa da kadınlara burada da negatif bir ayrımcılık yapılmıştır. Kadınların mastürbasyon yapmasının birçok hastalığa yol açtığı ileri sürülmüştür. Bu konuda çarpıcı bir örnek vereyim. On dokuzuncu yüzyıl İngiltere’sinin ünlü jinekolog ve obstetrik cerrahı ve aynı zamanda Londra Tıp Topluluğu başkanı da olan Isaac Baker Brown kadın mastürbasyonun birçok hastalığa hatta ölüme yol açtığını söyledi. Daha da ileri giderek bu hastalıkları evrelendirdi.
Buna göre mastürbasyon yapan kadınlarda ilk evrede histeri ortaya çıkıyordu. Devam ederlerse histerik epilepsi nöbetleri geçiriyorlar bu nöbetler kaskatı kalacakları kataleptik nöbetlere dönüşebiliyordu. Bazı kadınlarda epilepsi kalıcı hale geliyor, ilerleyen evrelerde düşünce ve mental aktivitelerde zafiyet ortaya çıkıyor, daha sonra tablo maniye (çıldırma hali) dönüşüyor ve süreç ölümle sonuçlanabiliyordu. Baker bu zevk aptallığının ölüme dönüşmesini önlemek için kadın klitorisinin cerrahi operasyonla alınması gerektiğini de savunuyordu.**
Her ne kadar Brown daha sonraları başkanlığını yaptığı Londra Obstetrik Topluluğundan ihraç edilip klitoris operasyonun zararlı bir şey olduğu kabul edilse de Baker foyası meydanı çıkana kadar birçok kadına bu operasyonu yaptı. Daha kötüsü Baker’ı bir otorite olarak görüp onun izini süren başka ülkelerdeki başka hekimler de bu uygulamayı birçok kadında gerçekleştirdi. Amerika’da 20. yüzyılın başlarında da bir süre klitorisin yakılması veya cerrahi operasyonla alınması histeri, nemfomani ve kadın mastürbasyonunun bir tedavi aracı olarak kullanıldı. Mastürbasyonun insanın doğal cinsel yaşamının bir parçası olduğu ve bir hastalık olmadığının tıbben kabulü ancak 1970’lerin başında gerçekleşti.
Kadın klitorisi anatomi atlaslarında da yüzyıllar boyunca görmezden gelindi. Jonathan Margolis tarafından yazılan Orgazmın Mahrem Tarihi isimli kitapta*** anlatıldığına göre 16. yüzyılın ortalarında klitorisi keşfeden Venedikli Profesör Matteo Colombo keşfini açıkladıktan birkaç gün sonra ders verdiği sınıfta tutuklanmış, sapıklık, dini değerlere hakaret ve büyücülük suçlaması ile mahkemede suçlu bulunarak hapse atılmıştır. Tüm belgelerine el konarak bu konunun izleyen iki yüzyıl boyunca bilim çevrelerinde de bir daha anılmasına izin verilmemiştir. Tarih boyunca bu ezberi reddetme cesareti gösteren kadınlar yaşadıkları döneme göre cadı olarak suçlanıp yakılmış, sürülmüş, histerik damgası ile etiketlenmiş, hakarete uğramış ve çocuklarından ayrılmak zorunda bırakılmıştır.
Modern zaman kadınlarının tarih boyunca bol miktarda suçluluk, utanç ve korku ile cinsel kimliklerini ve arzularını gizleme öğretisi onların dürtüleri üzerinde bu baskıların şiddetine ve yaşadıkları kültürel coğrafyaya göre az ya da çok bir kontrol sağlasa da kadın libidosu göz ardı edilemeyecek kadar ortada olan bilimsel bir gerçektir. İnsan iradi olarak birçok günlük faaliyetinde ne yapacağına karar verebilir, ancak ucunda büyük bir ödülün bulunduğu oldukça keyifli bir eylemin dürtüsünü bastırmak o kadar kolay bir şey değildir. Burada bazılarının iddia ettiği gibi kadın ve erkek beyinleri birbirinden farklı bir prensip ile çalışmaz. Karaciğer ve kalp kadın ve erkekte farklı bir çalışma prensibine ve anatomik yapıya sahip olmadığı gibi kadın beyni ile erkek beyni arasında da anatomik ve işlevsellik bakımından herhangi bir farklılık yoktur.****
Sonuçta erkek beyninde yerleşik olan haz ve ödül sisteminin aynısı kadın beyninde de bulunmaktadır. Kadınların cinsel isteklerinin harekete geçmesinin erkeklerinkinden daha fazla zaman aldığı ve seçicilik başta olmak üzere bazı ön koşullara bağlı olduğu doğrudur, ancak çalışmaya başladığı andan itibaren ortalama bir erkeği çok gerilerde bırakacak bir kapasiteye sahip olduğu da bilimsel bir gerçektir.
Kadın ile erkeğin cinsel ilişkiye bakışı açısından en temel farklılık ünlü komedyen ve stand up sanatçısı Jerry Seinfeld’in de dediği gibi “Erkekler itfaiyeci gibidir. Erkek için seks acil bir durumdur ve elindeki herhangi bir işi bırakıp en fazla iki dakikada hazır duruma gelebilir. Kadınlar için ise seks yangın gibidir; çok heyecan vericidir, ancak meydana gelebilmesi için koşulların tamamen mükemmel olması gerekir”.***** Çoğu erkeğin aksine kadınlar için seks sadece cinsel açlığın bastırılması eyleminden daha fazlasıdır. Kadınlar ancak uygun koşullar ortaya çıkmış ise oluşan özel bir tatmin peşindedirler. Öte yandan yangın bir ortaya çıktı mı söndürülmesi çok zor olur gibi ataerkil bir bilinçaltı korku kadın cinselliğini aman yangın çıkmasın diye bastırmaya çalışıyor olabilir mi?