Evrime İnanmayanlar: Bilim İnsanları İnsanlığın Evriminin Halen Sürdüğünü Kanıtlarıyla Anlatıyor!

Aslında atalarımızla aramızda şöyle bir bakıldığında öyle dağlar kadar fark yok. Ama biz 'şöyle bir' bakmayacağız, biraz daha yakına gelerek atalarımızdan bu yana değişimlerimiz bir yana, evrimimizin halen sürdüğüne dair kuvvetli tezleri inceleyeceğiz.

Evrimden bahsederken hepimiz büyük çaplı, hemen göze çarpan değişimleri aklımıza getiriyoruz. Mesela...

Ama bizim bahsedeceğimiz evrim izleri bu tip göze çarpan şeyler değil, belki binlerce yılın ardından geçmişe bakan araştırmacılar farkı daha iyi görecek ama evrim sürecinin binlerce yılı bulduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak, her şey olması gerektiği gibi ilerliyor.

Nedir bu gerçekleşmeye devam eden evrimin izleri? 3 tanesini mercek altına alalım.

1. Bazılarımız mutasyonlarımız sonucu nefesimizi çok daha uzun tutabiliyoruz.

Ortalama bir insan 30 saniye civarında tutarken 'denizin çingeneleri' lakabıyla anılan Filipinler'in Bajau kabilesinin üyeleri 12 dakikaya yakın nefesini tutabilir.

Tabii bu özellikleri şans eseri gelişmedi.

Suda besin arayışında bazen 70 metreye dek inmeleri ve uzun uzun onları hayatta tutacak besini aramaları gerekiyordu. Günlerinin yarısına yakını suyun altında geçtiği için adapte olmakta zorlanmadılar.

2. Bu yetilerini geliştirirken vücutlarında bazı mutasyonlar da yaşandı.

Kabilede nesiller boyu sürdürülen gelenek sonucunda oksijen zengini hücreleri barındıran dalakları normal insanlara oranla %50 daha büyüktü.

Tahminler bu evrimin 1.000 yıldır suyun üzerinde yaşamalarının getirisi olarak ortaya çıktığı üzerine.

3. Dünya nüfusunun %35'i inek sütünü tam anlamıyla sindirebiliyor. Pek etkilenmemiş olabilirsiniz...

Ama bu aslında bir süper güç. Nasıl mı?

Ölçeği biraz daha genişletelim ve tüm memelileri ele alalım. Sonuç şimdi daha berrak: İnsan tüm memeliler arasında bu yetiye sahip tek canlı.

Beş bin yıl öncesine, atalarımızın bugün Avrupa kıtasında ikamet edenlerine bir bakalım.

peopleofonefire.com

Muhtemelen buna benzer bir evde, avcı ve toplayıcılıkla meşgulken laktaz enzimine sahip inek sütünü içmeyi akıl ettiler. Onların soyundan gelen Avrupalıların büyük bir kısmı bu mirası verimli biçimde kullanıyor.

Çocukluk yıllarından sonra vücudun ihtiyaç hissettiği laktaza dair bu mutasyon bugün o coğrafyanın %95'inde mevcut.

4. Artık hastalıklarla tam anlamıyla savaşabiliyoruz. Bu savaşı da büyük oranda kazanıyoruz.

Otuz bine yakın gene sahibiz ve bu genlerin büyük bir kısmı hayati fonksiyonları yerine getirirken bir kısım koruyucular da hastalıklara, özellikle de ölümcül olanlarına gardiyanlık yapıyor.

Fakat Güney Afrika'nın bazı bölgelerinde kadınların yarıya yakını HIV virüsünden muzdarip.

Fakat HIV'nin kol gezdiği bazı yerlerde kadınların ortalamanın üzerinde direnç gösterdiği gözlendi. Yani virüsler karşılaşan bünye mücadeleye başladığında bazen virüsün ilerlemesini önlüyor bazı durumlarda da virüsün bünyesine sirayet etmesini bile engelliyordu.

Sonradan anlaşıldı ki bu vakalar tesadüfi ortaya çıkmamıştı, bölgede yaşayan kadınların HLA B27 olarak adlandırılan geni mutasyona uğramıştı.

İnsanlığın geri kalan o çoğunluğunda bu mutasyon hiç yaşanmadı. Bir gün bu gen mutasyonu yaygınlaştığında belki de HIV bağışıklığı kazanabileceğiz.

Bunlar sadece ihtimaller ama bir hakikat var ki ondan kaçmak mümkün değil.

Neymiş o hakikat?

Gördüğümüz üzere, binlerce yıldır değişim rüzgarı estiren evrimin bizimle işi henüz bitmedi.

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
YORUMLAR
30.07.2021

Evrime değil evrim teorisine inanmıyor insanlar. Ki bu teoriye göre insanlar maymundan gelmiştir.

30.07.2021

Evrim Teorisi : Insanlar maymundan gelmistir

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ