Evrim Tartışmalarıyla İlgili Her Şeyi Altüst Edebilecek Bir Olay: Kör Mağara Balıkları

Geçtiğimiz birkaç yıl milyon önce bu balıkların elbette ki gözleri vardı.

Mağaralarda yaşayan bu balıklar zamanla gözlerini kaybettiler. Ama nasıl?

Öncelikle gözlerin ve beynin görsel kısımlarının korunması, bir canlı için çok fazla enerji harcamak demektir.

Bu nedenle gözlerin kaybı, karanlık bir ortamda yaşayan canlılar için büyük bir enerji tasarrufu sağlar.

Gözün gelişmesi sırasında oluşan mutasyonların, gözle ilgili genleri devre dışı bırakarak balıkların kör kaldığı düşünüldü.

Bu durum, gözlerini yitiren başka yeraltı türleri için de geçerlidir.

Balıkların DNA dizileri incelendiğinde ise, göz geliştirme genlerini engelleyen bir değişim görülmüyor.

Ancak genlere metil grupları eklenerek, genlerin kapatıldığı tespit edilmiş. Yani DNA'da kimyasal olarak değişiklikler gözlenmiş.

DNA metilasyonu, durumun genetik değil epigenetik olduğunu gösteriyor.

Epigenetik durumlar, DNA dizilimlerindeki hatalardan kaynaklanmıyor. Ancak bu durum gen ifadesinde değişiklik yaratıyor ve dış görünüşe yansıyor. 

Gen ifadelerinde görülen bu çeşitlilik, genetik değil ama kalıtsal oluyor.

Araştırmalar epigenetik süreçlerin evrimde önemli derecede rol oyanayabileceğini gösteriyor.

Epigenetik mekanizma, bir gen mutasyonuna göre daha kısa zamanda dış görünüşe yansıyor. 

Belki mutasyon kaynaklı bir kayıp olsa henüz gözlerini kaybetmemiş olabilirlerdi.

Evrimsel biyolog Douglas Futuyma epigenetik değişimlerin de genetik değişikliğin sonucu olduğunu söylüyor.

Bu nedenle bu durumun evrim teorisine herhangi bir meydan okuma gibi görülmemesi gerektiğini belirtiyor.

Araştırmacılar göz genlerinin inaktif olmasını, metilasyona katılan spesifik bir genin artan aktivitesine bağlı olduğunu söylüyorlar.

Bazı bilim insanları, gözlerin kaybolmasını sadece kalıtsal epigenetik değişikliklerin açıklayabileceğini düşünüyor.

Bu görüşe göre, mağara ortamı göz genlerinin inaktif olmasını tetikliyor.

Bütün hayvanlar yaşadıkları çevreye epigenetik mekanizma yoluyla tepki verebilirler.

Ancak bu mekanizmalar da sonuçta genetik değişiklikler yoluyla gerçekleşir.

Bu durum Lamarck'ın evrim görüşünü destekliyor.

Yani bir bireyin yaşamı sırasında kazandığı bir özellik, diğer nesillere de aktarılmış oluyor.

Bilim insanları epigenetik değişikliklerin de evrime büyük oranda katkı sağladığını düşünüyor ve bu mekanizmayı da içeren yeni bir evrim sentezine ihtiyaç olduğunu savunuyorlar.

Popüler İçerikler

Asgari Ücretin Açıklanmasından Sonra Cumhurbaşkanı’na Mesaj Atan Kadir İpek Gözaltına Alındı
Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
YORUMLAR
17.10.2017

Evrimin temel kurallarından birisi de şudur "Kullanılmayan organlar körelir" .. Bu evrim tartışmalarını alt üst eden değil , destekleyen bir olaydır. Çoğunuzun yirmilik dişi olmaz , veya vardır ama işlevi yoktur deri altında durur.. Bundan binlerce yıl sonra hiç olmayacak.. Çünkü kullanılmıyor... Yirmilik diş kullanılmıyorsa veya vücutta köreliyorsa veya hiç olmadıysa bu evrim tartışmalarını alt üst eden bir şey midir yoksa destekleyen mi düşünün derim. Bir de "Evrim Tartışmaları" diye bir şey yoktur. Evrimi tartışan bir biz bir de Suudi arabistan gibi ülkelerdir. Bilimsel alanda Evrim gerçek mi doğru mu diye bir tartışma yoktur. Tartışıyorsa Evrimsel Biyoloji hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Sizin tartışmanız Evrimi yok etmiyor. Sadece sizin cahilliğinizi ortaya koyuyor.

16.10.2017

Evrim yok diyen kördür .Ancak bu türler arası değildir . Tür içidir .

17.10.2017

La bırakın evrimi mevrimi. Organik hoşaf haberi yapın. O daha önemli

TÜM YORUMLARI OKU (87)