Evrim Erbil Röportajı “Giclée Resimler, Teknik Bir Sanat Türü Olmasının Yanında Bir İddia”

Erbil Kare Yönetmeni Evrim Erbil şöyle diyor:

“Sanatı tehdit edebilecek en büyük faktörlerden biri, ilham almak ile kopyalamak arasındaki çizginin bulanıklaşmasıdır. İlham, yapay zekâ da dahil olmak üzere, doğadan, hayattan, deneyimlerden veya duygulardan alınabilir ve bu ilham, yaratıcı bir süreçle dışa vurulabilir. Gel gör ki, teknolojiyi sadece kopyalamak amacıyla kullanmak, sanatın özgünlüğünü ve dolayısıyla yaşamını tehlikeye atabilir. Giclée sanatı, teknolojinin özgünlüğünde özel bir aşama… ”

“Sanat bir nesne ya da mekânla sınırlanamaz…” Daha da önemlisi: “Kullanılan materyal, nasıl ve nerede kullanıldığına bakılmaksızın düşünceyi ifade etmelidir…”

Bu yukarıdaki cümleye iyi tutunun, tüm röportajın odak noktası bu olacak ve size bu röportajda harika bir iş tanıtacağız. Ben onu bir baskı tekniğinden öte “teknik sanat” olarak görüyorum, Giclée Teknik Sanatı olarak ifade ediyorum. Bu mükemmel formun ülkemizdeki geliştiricisi Evrim Erbil ile konuşacağız. Erbil, ikonik ressam Devrim Erbil’in “yatak derinlik”te, farklı üslup ve tekniklerle ürettiği eserleri içeren Erbil Kare’nin de başında. 

Şimdi kendisini etraflıca dinleyelim, bakalım Giclée özel formunun ayrıntısı neler?

1. Sevgili Evrim Erbil, başlangıçla sizi tanısak, Giclée Teknik Sanatı gibi sıra dışı formun arkasında nasıl bir zihin var, şahitlik etsek?

Kendimi, çeşitli kültürleri içinde barındıran biri olarak görüyorum. 1975 yılında İstanbul'da doğdum ve 10 yaşımdayken, yani 1985'te, ailemle birlikte Londra'ya taşındık. Bu yolculuk, kara yolu ile oldukça ilginç bir deneyimdi. İngiltere'de 17 yıl yaşadım ve eğitimimi orada tamamladım. Bu süreçte çeşitli işlerde çalışma deneyimleri edindim ve hayatımı kazanmak zorunda kaldım. İç Mimarlık alanında eğitim aldım ve 2000 yılında mezun oldum. İngiltere'de bazı iş deneyimlerinden sonra, tatil için gittiğim Tayland'a ve daha sonra orada tanıştığım eşime aşık oldum. Dünyada bir yer seçme şansım olsaydı, kesinlikle Tayland derdim. Tayland'ın küçük bir şehrinde, daha da küçük bir kasabasında, bir köyünde yaşamaya başladım. Bir süre sonra, iki kızım ve eşimle birlikte geçimimi sağlamak için Türkiye'ye geri döndüm. Türkiye'de babamla birlikte çalışmaya başladım ve sonrasında 2010 yılında, sektördeki sanatsal çalışmalara yönelik bir boşluk gözlemleyerek Erbil Kare firmasını kurdum. İzmir'de, Efes Otel'in tadilat sürecinde, 1000 adetlik bir proje üzerinde çalıştım. Babam için bir serigrafi atölyesi kurduk ve o atölye hâlâ faaliyetlerine devam ediyor.

2. Giclée tekniği, özgün üretim formlarının en yenilerinden, sanırım en iyilerinden. Tekniğini dinleyelim mi sizden?

Giclée tekniği, yurt dışında arşiv kalitesindeki baskılar için kullanılan bir yöntemdir. Bu teknikle, malzemenin türüne bağlı olmaksızın, birçok farklı yüzeyde yüksek kalitede baskılar yapılabilmektedir. Müzelerde, orijinal eserlerin arşivlenmesi sırasında yapılan tarama ve sonrasındaki baskılarda da Giclée tekniğinden faydalanılıyor.

Bu kelime, Türkiye'de benim çalışmalarım aracılığıyla tanınmaya başladı. Kendi çalışmalarımda, Giclée kelimesini kullanmayı uygun buldum çünkü bu teknikle gerçekleştirilen baskılar, sadece arşiv kalitesinde değil, adeta bir fırça ile yapılmış gibi detaylı ve incelikli olabiliyor. Bu teknik, birkaç farklı beceriyi aynı anda gerektiren karmaşık bir süreçten geçiyor. Eğer tüm bu süreçler aynı kişi tarafından yönetilirse, sonuçlar benim deneyimlerime göre çok daha başarılı oluyor.

3. Giclée bir bakı tekniği mi yoksa bir sanat eseri mi? Ona ne diyebiliriz biliyor musun? Teknik- sanat bence o. Ne dersiniz?

Giclée, aslen bir baskı tekniği olmasına rağmen, önemli olan bu tekniğin nasıl kullanıldığıdır. Her teknik gibi, Giclée  de yaratıcılık, hayal gücü ve düşünme becerisi gerektirir. Bu süreç, uygun malzemeyi doğru teknikle birleştirme düşüncesiyle başlar. Ardından makineyi tanıma ve onunla birlikte çalışma süreci gelir. Bizim deneyimimizde, bir yılı aşkın süren bir araştırma ve geliştirme sürecinden sonra makinanın yeteneklerini anlamaya başladık. Bu noktada, bu yetenekleri nasıl kullanabileceğimizi düşünmeye başladık ve kafamızda tasarımlar yapmaya başladık. İşte bu şekilde, bu resimler hayata geçti.

Çoğu zaman, çalışmalarımızı gören ve makineyi tanıyan kişiler, ürettiğimiz işlerin tamamen makine tarafından yapıldığını düşünüyorlar. Ancak gerçekte bu süreç, hayal etmek, denemeler yapmak ve bu denemeler sonucunda nihai eseri ortaya çıkarmak gibi, resim, heykel ve diğer yaratıcı süreçlerde olduğu gibi çeşitli aşamaları içerir. Ben, elimde bir çekiç ve keski olsa bile, aynı düşünme sürecinden geçeceğime inanıyorum.

4. Buradaki kaldıraç Devrim Erbil resimleri oldu gibi sanki?

Burada esas nokta, tabii ki Devrim Erbil'in eserlerinden yola çıkmak olabilir. Ancak biz, eserin özüne sadık kalmak yerine, esere neler ekleyebileceğimizi düşünme yolunu tercih ettik. Babamın ardından, Devrim Erbil'in resimlerine en çok müdahale eden kişi olarak kendimi görüyorum. Bu eserleri daha değerli kılmak adına, başından itibaren her eseri tek ve eşsiz, yani monotip olarak üretmeye karar verdik. Dolayısıyla her eserden sadece bir adet bulunuyor ve birebir aynısını üretmiyoruz. Şu ana kadar bir 'edisyon' yapmadık, ancak ileride bu da mümkün olabilir.

5. Giclée tekniğinin tarihçesinden söz edelim mi? Geleneğin devamında nasıl bir yer kaplıyor? Baskının en yeni versiyonu, yolu, çizgisi diyebilir miyiz?

Giclée, Fransızca 'püskürtmek' anlamına gelir ve bu teknik, mürekkebin püskürtülerek uygulandığı baskı tekniklerini ifade eder. Baskı sanatının kendisi, 3000 yıldan fazla bir süreye dayanan zengin bir tarihe sahiptir ve dünya kültürünün yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Baskının icadıyla birlikte, kitaplar ve basın yayınlarının çoğalması, insanları okumaya ve düşünmeye teşvik eden bir süreci beraberinde getirmiştir.

Ne yazık ki, sanat dünyasında, baskı yapıtları genellikle orijinal eserlerin daha ucuz versiyonları olarak algılanmıştır. Bu algıyı ve kalıbı kırmak için, baskının sadece bir kopya değil, kendi içinde özgün bir teknik olduğunu gösteren daha kaliteli işlerin yapılması gerekiyordu. Benim hedefim de her zaman bu olmuştur.

6. Giclée işinin bir AR-Ge işi olduğunu düşünüyorum. Neler oluyor orada? Gelişim esnasında hatalar, sürprizler, fırsatlar… Biraz bu gelişimi dinleyelim mi?

Giclée işinin temelinde yatan Ar-Ge süreci, benim çalışmalarımın merkezinde yer alıyor. Son 5 yıldır aktif olarak kullandığım makine üzerinde her gün yeni şeyler öğreniyorum. Bu öğrenme süreci çoğunlukla hatalardan kaynaklanıyor. Hataları düzeltme çabalarımız, bizi yeni keşiflere ve gelişmelere yönlendiriyor.

Bu sürecin en kritik detaylarından biri, bir resme tekrar müdahale edebilme ve her müdahalede resmin üzerine yeni bir katman eklenmesi. Bu katmanlardan hangilerini bir sonraki resimde kullanmak isteyip istemediğimi değerlendiriyorum. Dolayısıyla bu süreç, sadece bir makina ile ilgili değil, aynı zamanda kullandığım bilgisayar programlarını daha iyi anlamaya ve kullanmaya başladıkça, yaratıcı düşünme kabiliyetimin sınırlarını zorlamamla da ilgili.

7. Kanımca giclée baskıların, güzel sanatlar alanında önemli bir evre. Gelişerek devam edecek. Belki de dijital teknoloji bağlamında giclée baskı, orijinal iş üretiminin önemli bir alanını oluşturacak, bu konudaki yorumlarınız ne olur?

Giclée baskı teknolojisinin, güzel sanatlar alanında önemli bir evreyi temsil ettiğine inanıyorum. Bu teknoloji sayesinde sanat, özellikle sanatla ilişkisi daha yeni başlamış toplumlarda, daha geniş kitlelere ulaşabilir hale geliyor. Ailemle paylaştığım ortak bir görüşe göre, sanatın sadece dar bir çerçevede, yani yüksek maliyetli yağlı boya tablolar ve diğer değerli eserlerle sınırlı kalmaması gerekiyor. Sanatın, herkesin erişebileceği ve kendi bütçesine uygun alternatifler sunarak yaygınlaşması önem taşıyor.

Bu çerçevede, Giclée baskılar güzel sanatlarda hak ettiği yeri bulabilir. Giclée teknolojisi kullanılarak üretilen eserler, doğru teknikler ve yaratıcı vizyonla birleştirildiğinde, orijinal eser niteliğinde olabilir. Bu sayede, sanatın daha geniş bir kitleye ulaşması ve sanatsal ifadenin çeşitliliğinin artması sağlanabilir. Sonuç olarak, bu teknolojinin sanat dünyasındaki yerini ve önemini belirlemek, büyük ölçüde sanatçının kendi yaratıcılığına ve teknik kullanımına bağlıdır.

8. Bir sanat eserinin “kalıcılığı” çok önemlidir. Giclée test sonuçlarına bakıldığında bu tekniğin 200 yıla yakın bir süre kalıcı olabildiği sonucuna denk geldim. Biraz açalım mı bu konuyu? Ne kadar kalıcı?

Giclée baskı eserlerinde, özellikle kalıcılık önemli bir faktördür. Bu eserlerin üretiminde kullanılan makineler, spesifik ve özel üretim boyalarla çalışır. Bu boyaların pigment değerleri yüksektir ve tutunma ile solmama gibi özelliklere sahiptir. Yaptığımız araştırmalar ve üreticilerle olan görüşmelerimiz sonucunda, doğrudan güneş ışığı almayan mekanlarda, bu eserlerin 200 yıla kadar solmama garantisi altında olduğunu belirledik.

9. Devrim Erbil resimleri UV, giclée ve rölyefin bir araya gelmesiyle sanatçılar ve koleksiyoncuların sevecekleri bir tekniğin tarihini başlatıyor kanımca. Erbil eserleri özelinde bu baskı tekniğini sizden dinleyelim mi?

Ürettiğimiz eserleri, her biri eşsiz ve tekil olacak şekilde, yani monotip olarak üretme kararını bilinçli bir tercih olarak aldık. Bu tercihimizin arkasındaki en önemli neden, sanatçılarla doğrudan ve yakın bir çalışma ortamında bulunmamızdır. Özellikle babam, Devrim Erbil ile güncel olarak gerçekleştirdiğimiz çalışmalar üzerine eleştirel dialoglar kurma, onun yaptığı yorumları değerlendirme ve eserleri geliştirme fırsatına sahip olmam, bu yaklaşımımızı destekliyor.

10. Dijitalizasyon yaşamın her alanında. Giclée ve dijital ilişkisini nasıl görüyorsunuz? Birlikte yükselme fırsatları bulacaklar mı sizce? Nasıl olur?

Hayatımızın bu aşamasında, babam Devrim Erbil ile ortak çalışma imkânı bulduğumuz için son derece mutluyuz ve tüm enerjimizi, onun sanatını desteklemeye adadık. Babamın bu yeni tekniklere olan ilgisi, bize ekstra bir çalışma motivasyonu sağlıyor. Bildiğiniz üzere, Devrim Erbil'in eserleri çok çeşitli tekniklerle üretilmiş durumda ve bu üretim süreci devam etmekte.

Biz, Erbil Kara ailesi olarak, bu sürecin tamamında birbirimize destek oluyoruz ve edindiğimiz deneyimleri ileriye dönük olarak başka sanatçılarla da paylaşmayı hedefliyoruz. Yurt dışında planladığımız projelerimiz var ve uyguladığım tekniklerin benzer örneklerini yurt dışında görmek mümkün olmamıştır. Alüminyum üzerine Giclée   baskı çalışmaları var ancak, benim yaptığım gibi katmanlı ve rölyef etkisiyle yapılan çalışmalara henüz rastlamadım.

Birçok galerici arkadaşım, yurt dışı bağlantılarını benimle paylaşarak, alüminyum üzerine Giclée   çalışmalarını gösteriyor. Ancak, şu ana kadar benim bildiğim kadarıyla, rölyef efektine sahip çalışmalar yurt dışında da nadiren yapılan bir tekniktir. Yaptığımız bu çalışmaları yurt dışındaki sanatçılar, galeriler ve sanatseverlerle buluşturmayı hedefliyoruz ve bu yönde ilerleyen tarihlerde adımlar atmaya hazırız.

11. Dijital sanat, NFT, yapay zekâ, vs. Teknolojinin son yıllardaki gelişimi yüksek sanatı öldürüyor mu sizce. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Giclée   baskı tekniklerinde dijitalleşme, üretim sürecinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Sanatçının yaratıcılığı ile dijital teknolojinin birleşimi, eserlerin üretiminde merkezi bir rol oynuyor. Bir eser üzerinde çalışmaya başladığımızda, sanatçının orijinal çalışmasını temel alarak, bu eseri dijital bir ortamda geliştirme sürecine giriyoruz. Bu süreçte sanat ve dijital teknoloji birlikte ilerlediğinde, deneyimlerimize göre, daha dengeli ve başarılı sonuçlar elde ediyoruz.

12. Giclée tekniği ve üç-boyutlu tasarımlar, enstalasyonlar ve heykel deneyimleri, resim tarzınızda, arayışında ara formlarda üretimler olabilir mi? Devamında neler var?

Üniversite eğitimim sırasında iç mimarlık okudum ve İngiltere'de güzel sanatlar lisesinde geçirdiğim süreç boyunca 3 boyutlu tasarım eğitimi aldım. Bu alana olan ilgim, her zaman yüksek oldu. Yaptığımız çalışmalarla, ilave boyutlar ekleyerek daha farklı yüzeyler ve formlar üzerinde denemeler yapmayı planlıyorum. Bu tür çalışmaları üretmek için şimdiden bazı girişimlerde bulundum.

Önümüzdeki dönemlerde, Erbil Kara olarak, bu tarz 3 boyutlu çalışmalara daha fazla odaklanmayı ve bu yenilikçi eserleri sizlerle en iyi şekilde buluşturmayı planlıyoruz. Bu, sanatın sınırlarını zorlama ve yeni ifade biçimleri yaratma arayışımızın bir parçasıdır.

13. “Colectible art” diye bir kavram var. Ulaşılabilir, erişilebilir sanat. Burada ev mimarisinin bütünüyle ulaşılabilir sanatla birleştiği bir dünya var. Giclée tekniğinin buradaki yeri ne olacak?

‘Collectible art’, yani kolektif sanat kavramı, sanatın daha erişilebilir ve ulaşılabilir olmasını ifade eder. Bizim yaklaşımımız da özellikle projelere ve özel tasarımlara odaklanarak, sanatı daha geniş kitlelere ulaştırmak üzerine kuruludur. Uzun yıllar boyunca, yurt içi ve yurt dışında çeşitli beş yıldızlı otel projeleri gibi prestijli çalışmalarda yer aldım. Bu projelerde farklı teknikler kullanarak birçok eser ürettik.

14. Maji Art Nişantaşı’da 2 Kasım’da başlayacak bir Giclée sergisi olacak. Uğur Batı küratörlüğünde. Bu benim için de öyle, heyecan verici bir şey. Ne dersiniz bu sergi hakkında?

2 Kasım'da Nişantaşı'ndaki Maji Art galerisinde açmayı planladığımız sergimiz, Giclée teknikle üretilmiş eserlerden oluşacak. Bu sergi, başlangıcından bugüne kadar geliştirilen ve hayata geçirilen çalışmalarımızın bir yansıması niteliğinde olacak. Sergide, çok farklı ebatlarda hazırladığımız çalışmaları sergilemeyi planlıyoruz.

Ayrıca, 'len' serisi adını verdiğimiz yeni üretimlerimizi de ilk kez seyircilerle buluşturmayı hedefliyoruz. Bu seri, 'lentükler' kelimesinden ilham alınarak oluşturulmuş ve her bir eser, bu serinin özgün karakterini yansıtacak şekilde tasarlandı. Bu serginin, sanatseverler için yeni ve heyecan verici bir deneyim sunacağını umuyoruz.

15. Erbil Kare, Kadıköy Fikirtepe’de “imal ediyor”. Detaylarını dinlediğimde harika bir gösterim merkezi olacak. Biraz oradan söz edelim mi?

Erbil Kare olarak gerçekleştirdiğimiz çalışmaların en doğru tanıtımını bizim yapabileceğimize inanıyoruz. Bu nedenle, İstanbul Fikirtepe'de bir galeri açma kararı aldık. Galerimizi önümüzdeki Mayıs ayında sanatseverlerle buluşturmayı hedefliyoruz. Bu mekânda, yaptığımız çalışmaların en iyi örneklerini sergileyeceğiz.

16. Sizi dinleyelim son olarak? Hayalleriniz, hedefleriniz nedir? Giclée nereye gider? Nereye ulaştırmak istiyorsunuz bu tekniği?

Sanat yolculuğumuz, babam Devrim Erbil'in hayalleriyle başladı. Babam, kendi tarzını oluşturmuş ve yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanınan bir sanatçı. Onun sanatını en iyi şekilde temsil etmek bizim için bir onur ve sorumluluktur. Ancak hayallerimiz, Devrim Erbil'in resimlerinin ötesine geçiyor.

Kendi çalışmalarımızı ve resimlerimizi uluslararası arenada tanıtmak ve diğer sanatçılara eserler üreten bir konuma gelmek istiyoruz.

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı