Evrensel Empati: Her Trajedinin Yasını Tutmak Sağlıklı mı?

Günümüz dünya haberlerinin acı bir tadı var. Bu durmak bilmeyen bilgi akışı çağında, bizler sadece kendi ülkemizin vatandaşları değil, özünde dünyanın sakinleriyiz. Dünyanın en uzak köşelerinde olup bitenleri takip etme, binlerce kilometre uzaktakilerle empati kurma ve onlarla birlikte yas tutma gibi eşsiz bir yeteneğe sahibiz. Ancak burada, dünyanın ağırlığı altında bir soru ortaya çıkıyor: Her trajedinin yasını tutmak sağlıklı mı?

Sizce, haritada bile gösteremeyeceğimiz yerlerde meydana gelen her ölümün, her felaketin yükünü taşımalı mıyız?

Empati kurabilen varlıklar olarak bizler, sıkıntı ve trajediye tepki vermeye, kaybedilen hayatlar için üzüntü duymaya programlandık.

Ancak haberler uzak bölgelerden, kişisel olarak hiç etkileşimde bulunmadığımız topluluklardan ve kültürlerden geldiğinde, o zaman rolümüz nedir?

Bazıları, bu sürekli trajik haber akışının yalnızca kendi dehşet, üzüntü ve çaresizlik duygularımızı güçlendirmeye yaradığını savunuyor.

Psikoterapistler sıklıkla bu tür dolaylı travmaların etkisi konusunda uyarıda bulunmakta ve bunu anksiyete, depresyon ve hatta travma sonrası stres bozukluğu semptomlarını tetikleyebilecek bir tür 'duygusal bulaşma' olarak tanımlamaktadır.

Olumsuz haberlere aşırı maruz kalmanın, başkalarının sıkıntı verici deneyimlerine uzun süre maruz kalmanın neden olduğu fiziksel ve duygusal bir tükenme durumu olan merhamet yorgunluğuna yol açabileceğini söylüyorlar.

Dolayısıyla, ruh sağlığı açısından bakıldığında, her ölümün, her trajedinin yasını tutmak sağlıklı ya da sürdürülebilir olmayabilir.

Yine de, bu küresel yastan doğan yadsınamaz bir ortak insanlık duygusu vardır.

İnsanları yardım fonlarına bağış yapmaya, hükümetlerinden harekete geçmelerini talep etmeye ve acı çekenlerle dayanışma içinde olmaya iten şey budur.

Bu ortak keder, coğrafi uzaklıklara ve kültürel farklılıklara rağmen hepimizin insanlık ailesinin bir parçası olduğumuzu hatırlatarak birbirimize olan bağlılığımızın altını çiziyor.

Bağlanma veya ayrılma seçimi son derece kişiseldir ve genellikle kişinin duygusal kapasitesine ve direncine bağlıdır.

Bununla birlikte, sınırlar koymanın sorun olmadığını hatırlamak hayati önem taşır. Dünyanın yükü dayanılamayacak kadar ağırlaştığında geri adım atmakta bir sakınca yoktur. Zihinsel sağlığınıza öncelik vermenizde bir sakınca yoktur.

Aynı zamanda, kayıtsızlığın da çözüm olmadığını hatırlamak çok önemlidir.

Bunun yerine, kendi refahımız pahasına değil, derinden ilgilenmemize olanak tanıyan dengeli bir yaklaşım geliştirmemiz gerekir.

Her ölümün, her trajedinin yasını tutup tutmamak kişisel bir seçimdir. Ancak her ne şekilde olursa olsun, insanlığımızın bizi birbirimize bağladığını ve bunun acı verse bile değer vermeye değer bir şey olduğunu unutmamalıyız.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Titanik Enkazına Gezi Düzenlemek İsterken Kaybolan Titan Denizaltı ve Yolcuları Hakkında Bilinmeyenler
Sevimli Dostlarımız Kediler Şizofreniye mi Neden Oluyor?
Bilim İnsanları Az ya da Çok Uyumanın Neden Olduğu Yan Etkileri Gidermenin Bir Yolunu Buldu!

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!