Evrendeki 330 Milyon Işıkyılı Çapındaki Gizemli Çoban Boşluğu Hakkında Bilinmeyenleri Anlatıyoruz

1981'de Robert Kirshner, çok sayıda galaksinin hızlarını hesaplamak için Michigan Üniversitesi'ndeki diğer gökbilimcilerle birlikte çalışıyordu. Kirshner ve ekibi, galaksilerin hızlarını evrenin 3 boyutlu bir haritasını oluşturmak için kullanıyordu. Harita ete kemiğe bürünürken oldukça garip bir şey ortaya çıktı; Dünya'dan 700 milyon ışık yılı uzaklıkta bomboş, karanlık bir alan. Yaklaşık 330 milyon ışık yılı genişliğindeki dairesel şekildeki, milyarlarca Samanyolu galaksisinin sığabileceği bu alanda, neredeyse hiç galaksi yoktu. Biz de yazımızda bu konudan bahsediyoruz.

Başlangıçta bölge Büyük Hiçlik olarak adlandırılıyordu, ancak daha sonra Çoban 'Boötes' takımyıldızında yer aldığı için Çoban Boşluğu olarak bilinmeye başlandı.

O zamandan beri araştırmalar evrenimizin daha ayrıntılı haritalarını oluşturmayı başardı. Artık galaksilerin dev bir ağ gibi sıralandığını biliyoruz. Evrenimizdeki galaksilerin çoğu, kozmos boyunca dolanan filamentler olarak bilinen uzun yapılarda bulunuyor. Bu yapılar bir araya geldiğinde, kümeler olarak bilinen yüksek yoğunlukta gökadalara sahip bölgeler oluştururlar.

Bununla birlikte, bu iplikler arasında neredeyse hiç galaksi olmayan devasa boş boşluklar da var.

Bu boşluklar, gözlemlenebilir evrenin yaklaşık yüzde 80'ini oluşturuyor ve çoğu yaklaşık 30 ila 300 milyon ışık yılı genişliğinde. En büyük boşluklardan biri olan Çoban Boşluğu, bir 'süperboşluk' olarak adlandırılabilir. Çoban Boşluğunun birleşen daha küçük boşlukların bir ürünü olduğu düşünülüyor.

Bu boşlukların nedeninin evrenin kökeninde yattığı düşünülmektedir.

Kozmosun ilk günlerinde, evrenin tüm maddesi sıkıca bir araya toplanmıştı. Başlangıçta bunun tek tip bir çorba olduğu düşünülüyordu, ancak rastgele kuantum dalgalanmaları kısa sürede maddenin dağılımında küçük farklılıklar yarattı.

Evrenin bazı alanları diğer alanlara göre daha yoğundu, yani kütleçekimi daha fazlaydı, ve böylece maddeyi daha az yoğun alanlardan uzaklaştırdılar.

Bu onları daha da yoğun hale getirdi, yer çekimi kuvvetlerini tekrar artırdı, böylece daha fazla maddeyi çektiler ve bu durum sürekli gerçekleşmeye devam etti. Aynı zamanda evren büyük ölçüde genişliyordu ve bu nedenle kuantum seviyesinde başlayan bu dalgalanmalar sonunda yüz milyonlarca ışık yılını kapsayan alanlara yayılmaya başladılar. Bu zaman aralığında, daha küçük madde kümeleri kendilerini galaksiler halinde düzenlemeye başladılar.

Gökbilimciler bu büyük yapıları inceleyerek, evrenin ilk anlarında nasıl göründüğüne dair bir fikir elde edebilirler.

Bu dönemlerde gerçekleşen teleskop ve görüntüleme teknolojisindeki gelişmeler, yaklaşık 300 milyon galaksiyi inceleyerek güney gökyüzünün dörtte birinin haritasını çıkaran 'Dark Energy Survey' gibi Kirshner haritalarının daha ayrıntılı versiyonlarının oluşturulabileceği anlamına geliyor.

Bu arada, süper bilgisayarlar artık evrenin Büyük Patlama'dan sonraki ilk anlardan bugün gördüğümüz kozmosa nasıl evrildiğine dair ayrıntılı simülasyonlar oluşturabilmeye başladılar.

Gökbilimciler bu haritaları simülasyonlarla karşılaştırarak, evrenimizin bugünkü haline nasıl geldiğini tarihte her zaman olduğundan daha iyi anlamaya başlayabilirler.

Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir

11 Dakikada Uzaya Gidip Gelen Milyarder Jeff Bezos, Goygoycuların Diline Fena Halde Düştü!
Tarihi Bir An! Dünyanın Sadece Kadınlardan Oluşan İlk Uzay Yürüyüşü Gerçekleşti
Türkiye'nin 1978'teki Uzay ve Uçan Araç Projesi: Feydamid

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı