Evren o kadar devasa ki, bu ucu bucağı olmayan ihtimaller denizinde akla hayale gelmeyecek özelliklere sahip gezegenlerin oluşması da işten bile değil. İşte üzerinde yaşaması imkansız olan, korku romanlarına ilham kaynağı olabilecek ilginçlikte bazı gezegenler:
COROT-7b'de yağmurlar, bildiğiniz yağmurlar gibi değil. Nitekim gezegende kaya yağıyor... Üstelik bu da yetmezmiş gibi gezegende sıcaklıklar 2500 dereceyi buluyor. Bu durum, yıldızına çok yakın olmasının bir sonucu. Hatta o kadar yakın ki, gezegenin bir yılı sadece 20 saatimize denk geliyor. Işık hızıyla 489 yılda gidebileceğimiz bu gezegenin tüm yüzeyinin volkanlarla, lavlarla ve kayalarla kaplı olduğu düşünülüyor. Büyük bir karmaşa var anlayacağınız...
Işık hızıyla 750 yılda gidebileceğiniz bu gezegen, uzayın derinliklerindeki en ürkütücü yerlerden biri. Kendisi araştırmacıların görüp gördüğü en karanlık dış gezegen ünvanına sahip. Kömürden bile daha siyah olan gezegen, ışığın yüzde birinden bile daha az bir kısmını yansıtıyor. Araştırmacılar bu durumun nedenini hala çözebilmiş değil; ancak ışık yansıtacak bulutlarının olmadığı veya atmosferinde ışığı emen kimyasalların olduğu teorileri üzerine odaklanmış durumdalar.
Karanlık olması soğuk olduğu anlamınaysa gelmiyor. Nitekim yaydığı az miktardaki ışığa göre gezegende sıcaklıklar 1000 derece civarında.
Venüs'ü zaten hepimiz az çok biliyoruz. 20. yüzyıla kadar yaşam barındırıyor olabileceği düşünülen komşumuzda, ironik şekilde tam aksine cehennem gibi koşullar var. Güneş Sistemimizin en çok volkana sahip olan gezegeni ünvanına sahip Venüs'ün tüm yüzeyi lavlarla kaplı. İnanılmaz yüksek oranda basınç değerlerine sahip olan ve sıcaklığı 450 dereceleri bulan gezegen, bunlar yetmezmiş gibi kapkalın bir sülfürik asit bulutuyla kaplı. Ayrıca da atmosferinin %96'sı karbondioksit ile kaplı.
Özetle Venüs, yaşam oluşmaması için her türlü koşula sahip...
Işık hızıyla 1100 yılda gidebileceğiniz WASP-12b gezegeninin korkunç tarafıysa, yıldızı tarafından yavaş yavaş parçalanıyor olması. Gezegen yıldızına o kadar yakın ki, yıldızının uyguladığı çekim kuvvetinin büyüklüğü nedeniyle üst atmosferinden yılda 200 katrilyon ton madde kaybediyor; bu nedenle gezegenin şekli bile yumurtaya benzer hale gelmiş durumda. Bu inanılmaz çekim kuvveti ve yüksek sıcaklık nedeniyle gezegenin, barındırdığı karbonlar sayesinde devasa bir elmas madeni olabileceği düşünülüyor.
Işık hızıyla 200 yılda varabileceğiniz, Satürn boyutlarındaki buz gibi bir gezegen Kepler-16b. İlginç özelliğiyse, iki yıldız etrafında dönüyor olması. Dolayısıyla gökyüzüne baktığınızda, iki adet yıldız görüyorsunuz. Manzara her ne kadar büyüleyici olsa da, aslında gezegen yaşamaya hiç uygun değil. Bunun nedeniyse gezegenin inanılmaz soğuk olması. Fakat araştırmacılara göre bu gezegenin uydularından bir tanesi, Dünya'ya benzer bir atmosfere sahip olabilir.
Işık hızıyla 560 yılda gidebileceğiniz, deyim yerindeyse alevlerin içinde hissedeceğiniz kadar sıcak olan Kepler-10b gezegeninde bir gün geçirdiğinizde, 1 yıl büyümüş oluyorsunuz. Tabi biyolojik olarak değil... Şöyle ki, gezegen kendi etrafında yaklaşık 1 günde dönerken, yıldızı etrafında dönmesi de hemen hemen 1 gün sürüyor. Gezegenin tüm yüzeyinin lavlarla kaplı olduğu düşünülüyor.
Işık hızıyla 100 yılda varabileceğiniz bu gezegen, muhtemelen evrendeki en hüzünlü hikayelerden birine sahip, Plüton'dan bile...
Verildiği isimle zaten üvey evlat muamelesi yapıldığı belli olan gezegenin asıl hikayesi ise daha acıklı. Nitekim gezegenin ya kahverengi cüce olduğu, ya da serseri gezegen olduğu düşünülüyor.
Kahverengi cüceyse, ömrünün başlarında yıldız olmaya yaklaşmışken, yeterince kütleye sahip olmaması nedeniyle maalesef bunu başaramamış ve öylece kalakalmış anlamına geliyor. Serseri gezegense, yıldızının etrafında güzel güzel dönerken bir nedenden ötürü yörüngesinden fırlatılarak evrenin karanlığında bir başına ilerlemeye terkedilmiş anlamına geliyor. Her türlü hüzün dolu bir hayat yaşadığını söyleyebiliriz.
Jüpiter'in 1,5 katı büyüklüğüne sahip olmasına rağmen kütlesi onun yarısı kadar olan bu sıcak helyum ve hidrojenden oluşmuş gezegen, çok fazla miktarda ışık yansıtmasıyla ünlü. Hatta öyle ki, bulunduğunda NASA'daki bilim insanları, bir hata yaptıklarını düşünüyorlardı. Gezegeni yaşama elverişsiz yapan ise 1500 derece civarındaki yüzey sıcaklığı...
Kepler-13b'nin üzerinde yürümeyi, bir fırının içinde yürümeye benzetebiliriz. Nitekim gezegenin yüzey sıcaklığı neredeyse 3000 dereceleri buluyor. Dolayısıyla üzerinde katı bir alan da kalmıyor, yani yürümek de pek mümkün değil aslına bakılırsa... Gezegenin tüm katmanları gazlardan oluşuyor. Bugüne kadar keşfedilen en sıcak gezegenlerden biri kendisi. Jüpiter'in bile en sıcak bölgelerinin 725 derece olduğunu düşünürseniz, olayı daha iyi kavrayabilirsiniz.
Işık hızıyla 63 yılda gidebileceğiniz, görünüşüyle Dünya'yı andıran bu gezegen, aslında bir hayli korkunç. Nitekim bu mavi renginin nedeni gezegende yağmur olarak cam parçalarının yağması. Gezegenin atmosferinin silikat partikülleriyle kaplı olduğu düşünülüyor, bu partiküller gezegenin yoğun sıcaklığına maruz kalarak cama dönüşüyorlar. Daha sonra bu cam parçaları, son derece hızlı rüzgarlarla tüm gezegende oradan oraya savruluyorlar. Yani birkaç saniye içinde vücudunuzun her tarafına saplanarak sizi lime lime edecek camlar barındıran şiddetli rüzgarların estiği bir yer burası...
Ya böyle gezegenleri falan okumaya bayılıyorum. Bu paylaşımın serisi gelmeli bence. YENISINI ISTERIZ!!
Dünya ilk oluşum evresinde sanki cennet bahçelerini andırıyordu :D
CFBDSIR2149'a yazık olmuş. Ne etti lan bu çocuk size? Yok serseriymiş yok cüceymiş. Galeride bile haksızlık yapılmış. Neden yok ama kötü özelliklere sahipmiş! Kınıyorum sizi.