Evlere Kapandık Neler Okuduk? 2020 Yılının Çok Okunanları Arasında Yerini Alarak Beğenileri Kazanan 29 Kitap

Hobilerimiz için bolca vakit bulduğumuz bu yıl kitap okumayı da ihmal etmedik. Bazı kitaplar her yıl olduğu gibi bu yıl da listenin demirbaşı olurken bazı olaylar listeye yeni kitapların eklenmesini de sağladı. Bakalım ülkecek bu yıl neler okumuşuz ?

1. Körlük - Jose Saramago

www.instagram.com

Fotoğraf: @kitapkoligim

Distopik eserlere ilgi duyanların elinden düşürmediği Körlük, yayınlandığı günden bu yana adından söz ettirmeye devam ediyor. Portekiz’li yazar José Saramago’ya 1998’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıran eser, konusuyla olduğu kadar zekice kurgulanmış karakterleriyle de dikkat çekiyor. Dönemin liberal demokrasi anlayışına bir eleştiri mahiyetinde kaleme alınan roman, insanların gittikçe bencilleşip olaylar karşısında duyarsızlaşmasını bir körlük metaforu etrafında işliyor.

Baştan sona heyecan verici olayların birbirini takip ettiği eser, sizi de derinden sarsacak. Güç ve iktidar oyunlarının insanlarda yarattığı vahşeti gözler önüne seren bu roman karşısında, bugünün toplumlarını düşünmeye başlayacaksınız. Kim bilir; belki de insanlığın sonunu, yine gittikçe duyarsızlaşan insanlığın ta kendisi getirecektir.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

2. Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali

www.instagram.com

Fotoğraf: @uzay_boslugunda_bir_okur

Türk edebiyatının en güzel, en hüzünlü aşk romanlarının en çok konuşulan ismidir Kürk Mantolu Madonna.

Bir solukta okunabilecek Sabahattin Ali’nin bu hikâyesinde, herkesin kendisinden bir parça bulabileceği cümleler ve hisler mevcuttur. Bir tarafta gerçek duyguların en zirvesini yaşayan insanlar, diğer tarafta ise yozlaşmış ve başkalarının sırtından geçinmeyi alışkanlık haline getirmiş kötü bir toplum... İmkânsız bir aşk hikâyesinin içinde yaşayan Raif Efendi ile Maria Puder’in tutku dolu hikâyesi, hayatının en güzel zamanlarının sevgi olduğunu gösteren örneğidir. Sabahattin Ali’nin hayat hikâyesini ve kitap arasında her ne kadar derin farklılıklar olsa da, yazarın her satırda kendi geçmişinden esinlendiğini ve hissiyatını satırlara sürdüğünü söylemek mümkündür. Bu yüzden belki de en sevilen hikâyesi bu kitap olmuştur. 

Bu kitap da bizdendi çünkü kendi hayatımıza bakınca benzerlikler görmemizin nedeni, aynı duygularda iç geçirmemizdendi. Şu hayatta, hangimiz kandırılmadık, acıtılmadık, yalnız kalmadık, sömürülmedik, mutlu veya âşık olmadık ve hangimiz soluksuz kalacak kadar kederliyken bile yaşamak için çaba harcamadık ki...

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

3. Camdaki Kız - Gülseren Budayıcıoğlu

www.instagram.com

Fotoğraf: @birtuafokuyucu

Bir psikiyatrist olan Gülseren Budayıcıoğlu, hastalarından deneyimlediği yaşamlara yer verdiği romanlarını okuyucu ile buluşturmaya devam ediyor. Bunlardan biri olan Camdaki Kızkitabı da hikayesiyle, sizi alıp derin düşüncelere daldıracak türden bir roman.

Çocuklukta yaşanılan her bir olayın, geleceğimizde ne gibi izler bırakacağını mükemmel bir dil ile anlatan usta yazar, engin bilgi ve tecrübelerini bizler ile paylaşıyor. Siz de sevginin gücünün, hayatta hep başka kapıları aralayabileceğini düşünüyor ve kaderinizi yeni baştan yazmak istiyorsanız, baş ucu kitabı niteliğindeki bu esere mutlaka sahip olmalısınız.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

4. İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali

www.instagram.com

Fotoğraf: @okuyan.potterhead

Sabahattin Ali’nin romanları uzun birer hikâye gibidir. Hikâyeleri ile romanlarında aynı kurgu, aynı anlatım ve aynı üslûp egemendir. Aralarındaki fark; birinin kısa, diğerinin daha uzun ve detaylı oluşudur. Olayların geçtiği yerler, kahraman tipleri, yazarın bunlara yaklaşımı, doğrudan veya dolaylı içerdiği mesajlar hep aynıdır. Romanlarında anlattığı küçük insanların küçük, ama gerçekçi dünyaları, hayal ve umutları, tutkuları, aşkları, yalnızlıkları, çaresizlikleri, kendine özgü gururları, karşılaştığı zorluklar, yaşadığı çelişkiler, uğradığı haksızlıklar ve bunlara tepkileri vs. onun anlatımıyla bir toplum fotoğrafına dönüşür. İyi ve sağlam bir gözlemcidir. Çelişkiler ve karşıtlıklar üzerinden toplumsal düzeni eleştirir. Meselesi ve mücadelesi olan bir yazardır o. Bu yüzden toplumun bütün kesimleri tarafından her zaman sevilerek okunur.

Yayınevimiz, Sabahattin Ali’nin bütün eserlerini yeniden yayımlarken onun düzenlemesini ve eserlerinin sağlığında yapılan ilk baskılarını esas aldı ve onları, hatırasına saygı göstererek çarpıtmadan basmayı kendine ilke edindi.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

5. Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali

www.instagram.com

Fotoğraf: @dondurmalikazandibi

“Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu.”

Sabahattin Ali’nin en etkileyici romanlarından biri olan Kuyucaklı Yusuf, taşrada geçen imkânsız bir aşkın hikâyesi. Aşkın karşı konulmaz gücüyle yüzleşen ve dönüşen bir erkeğin portresi.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

6. Hayvan Çiftliği - George Orwell

www.instagram.com

Fotoğraf: @oku_sev_ye_gez

Distopik romanlarıyla ünlenen İngiliz Yazar George Orwell tarafından 1945 yılında yayımlanan Hayvan Çiftliği adlı roman, masalsı atmosferinin altında derin bir sistem eleştirisi barındırıyor. Fabl türünde kaleme alınan eser, yazarın 1984 adlı romanıyla birlikte en geniş kitlelere ulaşan yapıtları arasında yer alıyor. Ön yüzünde bir çiftlik ve içinde yaşayan hayvanları konu edinen roman; devletleri, yönetim biçimlerini ve toplumları sembolik olduğu kadar sade bir anlatımla ele alıyor.

Orwell’in çağdaş klasikler arasında değerlendirilen Hayvan Çiftliği romanı, dünya edebiyatının en dikkat çekici hiciv romanları arasında bulunuyor. Romanının alt metninde birden fazla yönetimin olumsuz yönüne yer veren yazar, ana temasını sosyalizm eleştirisi üzerine kuruyor. Orwell, ideoloji bakımından kendisi de sosyalizme eğilimli olmasının yanı sıra romanında totaliter yönetime meydan okuyor.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

7. Huzursuzluk - Zülfü Livaneli

www.instagram.com

Fotoğraf: @birsumella

Merhamet zulmün merhemi olamaz!

İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya koyulur. Böylece âdeta bir girdabın içine çekilir, tutkuyla ve hırsla gizemli bir kadının peşine düşer. 

Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.

Mardinli Hüseyin ile IŞİD zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz’ın ve kelamın çocuklarının hikâyesi... Livaneli okuru, sevda ile acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu gerçeğiyle buluşturuyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

8. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Stefan Zweig

www.instagram.com

Fotoğraf: @okurundunyasi

Yalnızca seninle konuşacağım. Bütün ömrümü, sana adandığından haberin olmayan bu ömrü, sana anlatacağım. Sırrımı ancak artık hayatta olmadığım zaman bileceksin, bana bir cevap borçlu olmak zorunda kalmadığın zaman, soğuk terler dökmeme sebep olan şey sona erdiğinde.

Ürperdi. Birdenbire kapı, görünmeksizin ardına kadar açılmış ve başka bir âlemden gelen soğuk bir esinti, sessiz odasına dolmuştu. Ölümün varlığını ve ölümsüz aşkı hissetti. İçinden bir şeyler kopup gitti ve adam tinsel, arzu dolu ve ölümsüz kadını uzaklardaki bir müziği duyarcasına, tutkuyla düşündü.

Ünlü bir yazar, kimliği belirsiz bir kadın tarafından yollanmış olan ve,  Beni hiç tanımamış olan sana hitabıyla başlayan bir mektup alır. Yazarın haberi olmadan onun çocuğunu doğurup büyüten ve yazara karşı sınırsız bir tutku besleyen bir kadının mektubudur bu. Kadın, çocuğunun ölümünün ardından bir veda niyetine yazmıştır bu itiraf mektubunu. Bu mektupla aşkın gerçekte ne olduğu, ne olması gerektiği ve sınırları hakkında düşünmeye davet ediliriz. Zweig bu uzun öyküsüyle adeta bir erkek ile kadın arasındaki duygusal karşıtlığı ortaya koyar. Bir kadın aşkı uğruna her şeyi yapabilir.

 (Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

9. Kral Kaybederse - Gülseren Budayıcıoğlu

www.instagram.com

Fotoğraf: @bikitapokudumki

Dört bir kalbin fatihi, kadınların yenilmez hakimi… Peki, tüm savaşlar onun için her zaman bu kadar kolay mı olacak? Kendini buna çok inandırmış olsa da hayır! Ve o beklenmedik mağlubiyet, kralın tahtını en sağlam yerinden sarsacak.

Psikiyatrist ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu’nun 2015 yılında yayımlanan eseri Kral Kaybederse, kendini daima doruklarda gören bir avcının avı yüzünden nasıl uçurumun eşiğine gelebileceğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Danışanının yaşamını kimi zaman bir öykücü kimi zaman bir doktor edasıyla ele alan Budayıcıoğlu, karakterden bağımsız olarak sizin de tüm davranışlarınızın altında yatan gerçekliği bulmanızı sağlayacak.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

10. Fareler ve İnsanlar - John Steinbeck

www.instagram.com

Fotoğraf: @nilavanta

Nobel ödüllü yazar John Steinbeck’in ilk kez 1937 yılında yayınlanan eseri; çiftlikten çiftliğe dolaşarak çalışan iki yakın arkadaşın başından geçen maceraları ve onların hayallerine sıkı sıkıya olan bağlılığını konu ediniyor. Kendisi de bir dönem gezici çiftlik işçiliği yapmış olan John Steinback’in hayatından da izler taşıyan roman, realist yaklaşımı ile dikkat çekiyor. Gerçeğe yakın bir dil ile kurgulanan eser, oldukça sürükleyici ve etkileyici anlatımı ile günümüzde hala en çok okunan kitaplar arasında bulunuyor.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

11. Simyacı - Paulo Coelho

www.instagram.com

Fotoğraf: @myycornerr

Dünya edebiyatının fenomenleri arasında yer alan Simyacı, yayımlandığı günden bugüne pek çok hayata dokunmaya devam ediyor. Brezilyalı yazar Paulo Coelho tarafından 1988 yılında yayımlanan eser, Doğu ve Batı dünyasına aynı pencereden ışık tutuyor. Coelho’nun Mesnevi’deki bir kıssadan hareketle kaleme aldığı Simyacı, macera dolu öyküsü ve felsefi yönüyle başucu kitabınız olmaya aday!

Etkileyici hikayesi, sade anlatımı ve derinliğiyle Simyacı, dünya klasiklerinin en sevilen eserlerinden biri. Yayımlandıktan kısa süre sonra 42 ülkede basılan ve 26 dile çevrilen eser, 1996’dan günümüze Türkiye’de de en çok okunan romanlar arasındaki yerini koruyor. Eğer hem bir macera tutkunu hem de felsefe meraklısıysanız Simyacı, sizi de etkisi altına alacak. 

Simyacı, Santiago adındaki Endülüslü bir çobanın İspanya’dan başlayıp Mısır’da sona eren yolculuğunu konu ediniyor. Gördüğü bir rüya üzerine sahip olduğu her şeyi ardında bırakan Santiago’nun bu serüveni, onu düşlerine kavuşturduğu kadar hayatın hakikatine de ulaştırıyor. Simyacı’nın sayfalarını çevirdikçe siz de Santiago’yla birlikte kendi içinize doğru bir yolculuğa çıkacaksınız.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

12. Kardeşimin Hikayesi - Zülfü Livaneli

www.instagram.com

Fotoğraf: @ilkimsenin

Zülfü Livaneli’nin kaleminden doğan Kardeşimin Hikayesi, sürükleyici olay örgüsü ile yine tüm nefesleri kesiyor. Livaneli’nin Serenad kitabının ardından kaleme aldığı bu eser, Binbir Gece Masalları’na adeta bir vurgu niteliği taşıyor. Şaşırtıcı bir son ile biten roman, okurunu gerçeklerin acı yüzüyle baş başa bırakıyor.

Ölüm, aşk, ihanet, acı ve en sonunda da hissizlik duygularının bolca işlendiği bu roman, sizi de gerçekçi kurgusunun içine çekecek. Karakterlerin başından geçen olaylar karşısında şaşkınlığa uğrarken, bilmecelerle dolu bir cinayeti çözmeye çalışmak ise oldukça heyecan verici hissettirecek. Mutluluk kaynağı olan bir aşkın aslında nasıl da tehlikeli bir duygu olabileceğini göreceğiniz bu eseri, siz de bir solukta bitireceksiniz.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

13. Günahın Üç Rengi - Gülseren Budayıcıoğlu

www.instagram.com

Fotoğraf: @viekare

Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası... Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum…

• Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık…

• Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi…

Dr. Gülseren Budayıcıoğlu bu kitapta insan denen muhteşem ve bir o kadar da karmaşık varlığa ait sahici yaşam hikâyeleri sunuyor.

Bazen dehşete kapılacak, çoğu zaman da hüzünleneceksiniz…

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

14. Otomatik Portakal - Anthony Burgess

www.instagram.com

Fotoğraf: @1kitapbindunyaa

“Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum…” Karabasan gibi bir gelecek atmosferi… Geceleyin sokakları terörize eden, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler ve bu hikâyenin anti-kahramanı Alex... Yayımlandığı günden bu yana “kült roman” özelliğini kaybetmeyen Otomatik Portakal’ın 15 yaşındaki kahramanı, “iyi ya da kötü nedir?”, “İnsan özgür iradesiyle kaderini seçebilir mi?” gibi soruların yanıtlarını kurcalarken, şiddet dolu sahnelere Beethoven’ın, Mozart’ın müziği eşlik ediyor; Alex ve “çete kardeşleri” Pete, Georgie ve Aptalof, yarattıkları yepyeni dilin kelimelerini okurun zihnine kazıyorlar. Ünlü yönetmen Stanley Kubrick tarafından 1971’de filme de çekilen Otomatik Portakal tüm zamanların en sarsıcı romanlarından. “Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. ‘Uqueer as as clockwork orange’. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya’da ‘canlı’ anlamına gelen ‘orang’ sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve kokusu hoş bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm.”

- Anthony Burgess -

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek içintık tık!

15. Altıncı Koğuş - Anton Çehov

www.instagram.com

Fotoğraf: @gunce.log

'Altıncı Koğuş' için tam bir yabancılaşma öyküsüdür diyebiliriz. Çehov içinde bulunduğu sınıfın ahlaki çöküşünü bir deli ve bir doktor arasında geçen diyaloglarla aktarıyor. Lenin, Rus toplumunun içine düştüğü hazin durumu resmeden bu yapıtı okuduktan sonra dehşete düşer, 'Kendimi Altıncı Koğuş'a kapatılmış gibi hissettim,' der.

Defalarca okunsa da bıkılmayacak tarzda nefis tahlillerle, saptamalarla, hayata ve insanlara dair Rus edebiyatının acı gerçekçiliğini atlamadan son derece yalın bir üslupla anlatan Cehov'un ustalık dönemi eseridir. Yaşadığı döneme ait, Rusya'nın içinde bulunduğu toplumsal yozlaşmanın, ekonomik sorunların, iletişimsizliğin ve duyarsızlığın kaleme aldığı fazlasıyla gerçekçi bir öykü sunmuştur bizlere.

Öyküde yaşananlar tam olarak, teorik bilginin pratik yaşam deneyimiyle olan uzlaşmaz çatışmasıdır. Çehov, Rus edebiyatında tarzı, yazım stili ve düşünce sistematiğiyle yarattığı farkla deha olarak kabul edilir. Hayatla dair her şeyi anlatan 'Altıncı Koğuş' öykü olamayacak kadar derin bir toplum çözümlemesidir.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

16. Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseini

www.instagram.com

Fotoğraf: @birzarifokur

Afgan asıllı Amerikalı Yazar Khaled Hosseini’nin kaleme aldığı Uçurtma Avcısı, yüreklere işleyen hikayesiyle yayımlandığı günden itibaren en çok satan romanlar arasında yer alıyor. 2003 yılında İngilizce olarak yayımlanan eser, yazarın hayatından izler taşıyor. Roman, uzun yıllardır siyasi karışıklıklar ve savaşlarla gündeme gelen Afganistan’daki insanlık dramına dikkat çekiyor.

Konusu arkadaşlık üzerine kurulmuş olan Uçurtma Avcısı, insanlığa ait ortak duygularla tüm dünyayı kucaklıyor. Eserinde dostluk bağlarının yanı sıra baba sevgisi, fedakarlık, yalan ve ihanet gibi konuları da ustalıkla işleyen yazar, okurlarını ülkeler ve zamanlar arası bir yolculuğa çıkarıyor. Uçurtma Avcısı, sahip olduğu evrensel tema ve erdem dolu mesajı ile ömür boyu unutulmayacak bir ders niteliği taşıyor.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

17. Tutunamayanlar - Oğuz Atay

www.instagram.com

Fotoğraf: @masadabirkitap

Ülkemizin en değerli yazarlarından biri olan Oğuz Atay’ın yazıldığı dönemde büyük tartışma konusu olmuş eseri Tutunamayanlar, 1972 yılında yayımlanmıştır. Eser, bilinç-akışı tekniğiyle döneme damgasını vurarak Türk Edebiyatı’nda yeni bir çağı başlatmıştır. Pek çok eleştirmen, Tutunamayanlar’ı Türk Dili’nde yazılmış en iyi eser olarak değerlendirmektedir.

Tutunamayanlar Oğuz Atay ismiyle özdeşleşmiş bir roman olarak, büyük yazarımızın hayatından izler taşımasıyla da kısmen otobiyografik bir eser olarak da değerlendirilebilir. Roman, son derece üst düzey diliyle çevirisi en zor romanlar arasında yer alır. Tutunamayanlar, sadece birkaç dile çevrilebilmiştir. “Het leven in stukken” adı altında Flemenkçeye (Hollanda Dili) çevrilen eser, eserin Hollandalı çevirmenine ödül kazandırmıştır.

Tutunamayanlar konusu itibariyle intihar eden arkadaşının geçmişini araştıran Turgut Özben’in, söz konusu arkadaşı Selim Işık’ın modern hayata neden “Tutunamadığı”nı öğrenme çabasını anlatmaktadır. Romanda Turgut’un karşılaştığı her kişi Selim Işık’ı tanıyan kişilerdir ve her biri Turgut’a Selim’in farklı yönlerini aktarmaktadır.

İletişim Yayınları’nın en prestijli kitaplarından biri olan Tutunamayanlar, ülkemizde olduğu kadar Dünya çapında da merak konusu olan eserlerden biridir.

Her yıl çok satan kitaplar arasında yer alan Eser, TRT Roman Ödülü’ne sahiptir. Tutunamayanlar romanının ilk baskısı 1000 TL gibi bir fiyat ile alıcı bulmuştur.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

18. Bir İdam Mahkumunun Son Günü - Victor Hugo

www.instagram.com

Fotoğraf: @bikitapbikahvebiben

Şair: 'Nasıl ilginç olsun ki? Suçlu ve üstelik işlediği suçtan pişmanlık da duymuyor. Mesela ben olsaydım, tersini yapar, şerefli bir aileden gelmiş ve iyi bir eğitim almış bir mahkûmun öyküsünü anlatırdım. Aşk, kıskançlık ve suç... Hatta birden fazla suç. Sonrasında ise pişmanlıklar, pişmanlıklar... Ancak toplumun yasaları serttir. Sonunda ölmeli! İşte bu aşamadan sonra da idam cezası konusunu işlerdim. İşte böyle!..'

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

19. Sineklerin Tanrısı - William Golding

www.instagram.com

Fotoğraf: @kamelyalikadin

Dünya klasikleri arasında gösterilen “Sineklerin Tanrısı”, William Golding’in en önemli eserleri arasında gösteriliyor. Nobel edebiyat ödülü almasıyla ise tüm dünyada büyük üne kavuşan eser, ıssız ada yaşamını bambaşka bir yönden ele alıyor. Karakter analizlerine ve davranışlara odaklanan kitap, saf ve temiz çocukların bile aslında ne kadar vahşileşebileceklerini gözler önüne seriyor. Okuyucuları, davranışlar üzerinde düşünmeye iten bu kitapla siz de hayatta kalma mücaledesine giren çocukların derinden etkileyen hikayesiyle baş başa kalacaksınız.Kitabı satın almak için tık tık!

20. 1984 - George Orwell

www.instagram.com

Fotoğraf: @1mutsuzluksenfonisi

Distopya olarak nitelendirilen George Orwell’ın bu şahane eseri, geçmişin aslında ne kadar da gelecekten izler taşıdığını ortaya koyuyor. 1948’de kaleme aldığı bu eser ile Orwell, günümüz modern dünyasına bir protesto bırakıyor. Her ne kadar kitabında 1984 yılını tasvir etse de kitabın derinliklerinde bugünden izler de bulabilmeniz mümkün. Bu durumda elbette ki George Orwell’ın ileri görüşlülüğü etkili.

Sovyet Rusya’ya bir eleştiri niteliğinde olan bu kitap, günümüz siyasetinin baskısı, toplumdaki adaletsizliği, insanların tek tipleştirilmek istenmesi, zihnin kontrolü ve bireyselliğin yok edilmesi gibi kavramlar üzerinde de duruyor. Ütopik olduğu kadar gerçekçi yönlere de yer veren roman, sizi yaşadığınız toplum düzeni içerisinde de düşünmeye davet ediyor. Önlem alınmadığı takdirde nerelere sürüklenebileceğimiz konusunda ipuçları veren bu romanı, elinizden bırakamayacaksınız.

Kitabı satın almak için tık tık!

21. Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley

www.instagram.com

Fotoğraf: @booksez

İngiliz yazar Aldous Huxley’nin 1932 yılında yayımlanan Cesur Yeni Dünya adlı eseri, distopya edebiyatının dünyadaki en güçlü örnekleri arasında yer alıyor. Hiciv türünde yayımladığı eserler ile döneminin en dikkat çekici yazarlarından olan Huxley, Cesur Yeni Dünya’da eleştirel bakış açısını hayal gücü ve kara mizah ile harmanlıyor. Böylece yazar, eserinde geleceğin modern toplumuna ağır bir insanlık dersi veriyor.

Romanını Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki dönemde kaleme alan Aldous Huxley, okurlara 30’lu yılların karamsar atmosferini güçlü bir şekilde hissettiriyor. Savaşın ve gelişen teknolojinin insanlık üzerinde yarattığı etkiye dikkat çeken yazar, eserini 1946’da - İkinci Dünya Savaşı’nın bir yıl sonrasında - yeniden gözden geçiriyor. Kitaba bu süreçte eklediği önsöz ise Huxley’nin eleştiri gücünü en çarpıcı şekliyle ortaya koyuyor. 

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

22. Ben Kirke - Madeline Miller

www.instagram.com

Fotoğraf: @pinarsabanci

Ozanlar benden, –erkek– kahramanın karşısında diz çöküp merhamet dilenen bir kadın olarak bahsetti hep; ilaç katarmışım tatlı şaraplarına, büyüleyip domuza çevirirmişim hızlı giden gemilerin tayfasını, babaevini unutturur, sılaya kavuşmalarına müsaade etmezmişim. Ne demeli, kadınlara haddini bildirmek ozanların en sevdiği vakit geçirme biçimidir; yerlerde sürünüp ağlamazsak gerçek bir hikâye olmazmış gibi.

Ama yanılıyorlar, yanılıyorsunuz: Cadılık illa nefret, kıskançlık ya da başka türlü bir kötülükten doğmaz; ben ilk büyümü aşkımdan yapmıştım.

Ben, Helios’un kızı, Aiaie Cadısı Kirke. Hayatım boyunca trajedinin beni bulmasını bekledim. Bulacağından hiç kuşkum yoktu çünkü başkalarının hak ettiğimi düşündüğünden daha fazla arzum, isyanım ve gücüm vardı, yıldırımları üstüne çekecek şeylerdi bunlar. Ve bir gün, artık bu dünyaya dayanamayacağım, diye düşündüm.

Bunun üzerine denizin derinliklerindeki kadim bir tanrı seslendi: Öyleyse çocuğum, başka bir dünya yap.

Ben, Kirke’de Madeline Miller; Odysseus, İkaros, Minotauros, Prometheus ve Zeus gibi mitolojik karakterlerin binlerce yıldır anlatılagelen hikâyesini farklı bir bakış açısından sunmakla kalmayıp Olymposlu tanrıların dünyasını Homeros’un destansılığında aktarmayı başarıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı satın almak için tık tık!

23. Satranç - Stefan Zweig

www.instagram.com

Fotoğraf: @bercestesukha

Fakat insanoğlu satrancı yalnızca bir oyun olarak adlandırmakla aşağılayıcı bir kısıtlama yapmış olmuyor muydu? O aynı zamanda bir bilim, bir sanat değil mi?

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

24. Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar

www.instagram.com

Fotoğraf: @zeyland

İmparatorluktan cumhuriyete geçiş döneminde Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük şair ve yazarlardan olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı eseri, modern Türk romanının kilometre taşları arasında yer alıyor. Yazarın büyük ses getiren Huzur adlı yapıtından sonra ikinci romanı olan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, dönem Türkiye’sinin bir yansıması olarak günümüzde de edebi ve tarihi değerini koruyor.

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında sıklıkla ele alınan Doğu - Batı kültür çatışmasını işleyen Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın usta kalemiyle benzersiz bir değer kazanıyor. Modern Türk edebiyatının en güçlü örneklerinden olan eser, ilk yayımlandığı 1961 yılından günümüze pek çok baskısıyla geniş bir kitleye ulaşıyor. Eleştirel bağlamda güncelliğini bugün de koruyan Saatleri Ayarlama Enstitüsü; ışık tuttuğu toplumsal sorunlarla ülkemizde sadece Türk edebiyatına değil, sosyal bilimlerin birçok dalına da kaynak oluşturuyor.

Kitabı satın almak için tık tık!

25. Kırmızı Pazartesi - Gabriel Garcia Marquez

www.instagram.com

Fotoğraf: @dizifilmkitaponeriisi

Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor.

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

26. Dönüşüm - Franz Kafka

www.instagram.com

Fotoğraf: @baharkitapligi

Franz Kafka modern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biridir. Temmuz 1883'te Prag'da ufak moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka'nın 6 çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir, iki erkek kardeşi daha bebekken ölmüştür. 3 kız kardeşi de kendinden uzun yaşamıştır. Hukuk okumuş, boş zamanlarında yazmaya başlamıştır.

Yazıları, ilk olarak Betrachtung, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka'nın duygusal deneyimleri ve ailesiyle olan ilişkileri eserlerinde özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur. Babaya Mektup'ta Almanca: Brief an den Vater Kafka'nın bakış açısından babasıyla olan ilişkisi gözükmektedir.

Hayatta olduğu süre içerisinde 7 kitap yazmıştır, bunların yanında 3 tamamlanmamış roman ve bir çok mektup ve günlük bırakmıştır ge-risinde. Kafka yakın arkadaşı Max Brod'dan öldüğünde tüm bu eserlerini yakmasını istemiştir.

Max Brod'un Kafka'nın bu isteğini yerine getirmemesi sayesinde bugün bu eserleri okuma şansına sahipiz. Kafka tüm eserlerini Almanca yazmıştır. Kafka modernist yazar olarak görülmektedir.

Eserlerinde suç, özgürlük, yabancılaşma ve sorumluluk ayrıca otoriteye bireysel karşı koyma gibi temaları işlemiştir. Kafka'nın en tanınmış eserleri Dava, Şato ve Dönüşüm'dür. Kafka 3 haziran 1924'te veremden ölmüştür.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

27. Serenad - Zülfü Livaneli

www.instagram.com

Fotoğraf: @yoldabirokur

Roman okumak istiyorsanız...

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.

Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

28. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa

www.instagram.com

Fotoğraf: @olafsbooks

Peyami Safa'nın şaheserlerinden Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında “insan ruhunun derinliklerinde ve labi­rentlerinde dolaşan ilk roman” olması ve hasta bir insanı ve onun psikolojisini ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir. Birçok araştırmacı ve yazar tarafından Türk edebiyatında bir ilk kabul edilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar dediği gibi, “acının ve ıstırabın yegâne kitabı” olarak hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından başka hiçbir eser olmasa da Türk romanının var olduğuna delil gösterilebilecek kudrette bir eserdir. Romanın genç kahramanı, ayağındaki rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünür ve en nihayetinde havadar bir ortamda, stresten uzak bir istirahat dönemi geçirmesi gerektiğine ikna edilir. Ancak, gerek akrabaları olan bir Paşa'nın Erenköyü'ndeki köşkünde misafir kaldığı dönemde, gerekse kendi evi ve hastaneye gidiş gelişlerinde şuurunu adeta bir facia atmosferinde yoğurur. Peyami Safa'nın çocukluk ve gençlik dönemlerinden fazlasıyla izler taşıyan roman, hem umudu ve umutsuzluğu, hem de sevinci ve felaketi aynı sayfalara sığdırabilmiş olması bakımından insanın eşsiz bir tarifini sunuyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabı satın almak için tık tık!

29. Çizgili Pijamalı Çocuk - John Boyne

www.instagram.com

Fotoğraf: @klasikokuyanbiri

İrlandalı yazar Johne Boyne’un 2006 yılında yayınladığı Çizgili Pijamalı Çocuk, etkileyici hikayesiyle dikkat çekiyor. Bir çocuk kitabı olarak yazılan roman, işlediği konu itibarıyla yetişkinleri de etkisi altına almayı başarıyor. Nazi Almanyası’nın iç yüzünü dokuz yaşındaki bir çocuğun gözünden satırlara döken Boyne, savaşın tüm etkilerini gerçekçi bir ifade ile ele alıyor.

Savaşın ortasında kalan bir Alman ve bir Yahudi çocuğun masum arkadaşlıklarının anlatıldığı roman, sizin de kalbinize dokunacak. Yalnızca çocukların değil her yaştan insanın mutlaka okuması gereken Çizgili Pijamalı Çocuk, kitaplığınızda mutlaka bulunması gereken eserler arasında…

Kitabı sepete eklemek için tık tık!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir👇🏻

Fenomeninden Siyasetçisine 2020 Yılında Çeşitli Nedenlerden Dolayı Hayatını Kaybeden Ünlü İsimler
Hayatımızı Altüst Eden 2020 Yılı Boyunca Türkiye'nin Google'da En Çok Yaptığı 17 Arama
Herkes Kendi Yoluna! 2020 Yılında Aldıkları Boşanma Kararıyla Magazin Gündemine Bomba Gibi Düşen Ünlü İsimler

Popüler İçerikler

Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
YORUMLAR
19.12.2020

en çok satandır, okunan değil.

19.12.2020

Bir de sokak röportajı yapıp ne anladınız özetler misiniz, dikkatinizi çeken cümleler neler vs diye sorsanız Allah belamı versin 10 kişiden biri anca cevap vermezse davul olayım. Tutunamayanlar'ı birkaç sene önce okudum 12 sayfa not aldım. Bir arkadaşım seni bu kadar çok etkilemiş merak ettim ben de okuyacağım diyerek başladı. Bir gün sordum bitti mi diye bitirdim ama hiçbir şey anlamadım dedi. Bir insan anlamadığı halde bir kitabı okumaya nasıl devam eder? Çıldırıyorum...

25.09.2021

Hay yaşa! Ben en büyük yapıtlardan 1i bile olsa sıkıldıysam ya da anlamadıysam hiç uğraşamamdaha bu kitap için zamanım gelmemiş ya da sonra okuyayım diyorum. Ama gerçekten görev adleder gibi okudum demek için okuyan çok var. Nasıl beceriyorlar anlamıyorum.

19.12.2020

#27 Serenad.. Ah Serenad.. Ah Nadia.. Ah Maximilian Wagner.. Okuduğum en en muazzam kitaptır benim için. Okuması çoooook zevkli. Allah rızası için alın okuyun şu kitabı. Arkadaşlarım sırf okusunlar diye hediye ediyorum bu kitabı. Muazzam ya. MU-AZ-ZAAAAAM! Hele kitap okurken kafanızda kitabı sanki dizi çekiyormuş gibi yaşarsanız aldığınız haz 242342 kat fazla olur. Bir patlama sahnesi vardı. Okuduğum an da o ses kulaklarımda yankılandı. Kitabın sonlarına doğru gelirken az çok ne olacağını biliyorsunuz ama ''Belki bir ümit olmaz.'' diyerek dualar eşliğinde okuyorsunuz. Yahu arkadaşlar muazzam. Canım Serenad. İyi ki almışım. İyi ki okumuşum.

TÜM YORUMLARI OKU (12)