Hepsi birbirinden ilginç 😱
Hepsi birbirinden ilginç 😱
Bildiğiniz kız isteme ritüelini unutun, Trabzon'da işler bu şekilde gitmiyor.
Öncelikle erkek tarafı kız istemeye gidiyor fakat adetten dolayı ilk seferde kız verilmiyor. Daha sonra başka görüşmeler düzenleniyor ve kız verildikten sonra nişan kesiliyor. Sonrasında gelin adayının nüfus cüzdanı bir zarf içinde bahşiş karşılığı erkek tarafına veriliyor.
Düğün günü ise gelin baba evinden çıkmadan önce kapının önüne bir kaşık konulur ve gelin adayı bu kaşığı kırar.
Düğüne kadar her şey bir şekilde alışılmış şekilde gider, tabii yine kız iki ya da üç kez istenir. Düğün gününden sonra yeni evli çiftin başlasa kalması neredeyse imkansızdır.
Düğünden hemen sonra aşiretler tek tek davet edilir ve tam 60 gün boyunca yeni evli çift bu kişileri ağırlar. Tek başlarına yemek yemeleri neredeyse imkansızdır.
Biz yine de gözünüzü korkutmamak için yeni gelin çay ikramı fotoğrafı kullanalım dedik, yoksa bahsettiğimiz şey kocaman sofralardan oluşuyor...
Yine ilk seferde kızın verilmediği bir adet vardır, eğer damat tarafı beğenilirse ikinci kez çağrılırlar. Daha sonrasında nişan günü belirlenir ve o gün imam nikahı kıyılır.
Düğün günü gelip çattığında ise çiftin yaşayacağı evin çatısına bir testi konulur ve damadın bu testiyi vurması istenir. Eğer testiyi vurabilirse gelin içeri girer, vuramazsa damattan para alınır.
Evet şaka yapmıyoruz, Muş'ta düğün geleneklerinden biri de bu.
Damat damatlığını giymeden önce iç çamaşırları ile konukların önüne çıkıyor, sonrasında konuklar damat beyin çevresinde 3 kez döndükten sonra damat damatlıklarını giyebiliyor.
Geldik en ilginç düğün adetine!
Aydın'da evlenmek başlı başına çaba ve sabır gerektiren bir şey. Öncelikle evi olmayan erkek ile kimse kızını evlendirmiyor, düğün için erkeğin evinin olması şart.
Düğün günü damat gelinin başından aşağıya para, pirinç, buğday ve şeker serpiyor. Bu bolluk ve bereket için yapılan bir şey.
Düğün günü damadın arkadaşları damadı pek de rahat bırakmıyor. Yalınayak şehirde dolaştırabilirler, sapanla bir şey vurulmasını isteyebilir hatta minareden müstakbel eşine ilanı aşk etmesini bile isteyebilirler.
Yani Aydın'da damatları biraz cesaret isteyen bir süreç bekliyor...
Kız istemede tuzlu kahveleri falan unutun, Afyon'da erkeğe sadece su ikram ediliyor. Eğer damat beğenilirse cuma günü çaya davet ediliyor, bu da evlenebileceklerine izin verildiği anlamına geliyor.
Nişan günü bir daha kız isteniyor, sonrasında gelin adayı kaynanasının elini öpüyor ama kaynana gelini kutlamıyor. Bunun sebebi ise ilk günden gelin ile yüz göz olmamak....
Daha bitmedi! Düğün günü gelin büyük küçük tüm erkeklerin elini öper.
Altına doyacağımız gelenekler Diyarbakır'dan geliyor!
Düğünde geline kilosunca altın takılır. Tabii bu durum Diyarbakır'ın şehir merkezinde ve köylerinde farklılık gösterebilir ama bilinen en büyük adetleri kilo ile altın takılmasıdır.
Daha sonrasında yeni evli çift eve girmeden önce içi para ve şeker ile dolu testiyi kırar.
Bu kadar bolluk ve bereketten sonra ise biraz daha garip bir gelenekleri daha bulunur. Gelin eve girmeden önce yere serilen hayvan postunun üzerine basar. Bunun sebebi ise gelinin de tıpkı o posttaki hayvan gibi uysal olmasının istenmesidir.
Düğünden sonra evlerine giden yeni evli çift muhakkak bir mezarlığın önünden geçmek zorunda. Burada verilmek istenen mesaj düğünümüzü yaptık ama unutma ölümlüyüz. Böyle mutlu bir günde içlerimizi karartmaya gerek var mıydı bilemedik....
Damadın en çok çile çektiği yerlerden biri de Adana olabilir.
Kına gecesine giden damat yolda durdurulur ve çok yüksek bir ağacın üzerine dizilmiş yumurtaları vurması istenir. Eğer damat vuramazsa ceza alır, bu genellikle para cezası oluyor tabii. Sonrasında damat gelinin çeyizinden bir yastık alıyor ve kaçıyor. Onu da bir grup genç kovalıyor. İlk yakalayana bahşiş veriliyor.
Bunun yanı sıra kocaman bir tepsinin içine yoğurt ve yoğurdun içine de altın konulur. Damat da ağzı ile o altını bulmaya çalışır.
Biraz eğlence bolca para, sapan, yumurta deren ortaya böyle bir şey çıkıyor.
Eğer Edirne'de bir düğüne katılacaksınız kendi kaşığınızı şimdiden hazırlayın. Çünkü Edirne'de düğünlerin raconu böyle...
Önce düğün günü gelin ile damadın kucağına bir erkek ve bir de kız çocuğu oturtuluyor, ileride böyle büyük bir aile olsunlar diye. Sonra da düğün kısmına geçiliyor.
Misafirler düğüne gelirken kendi kaşıklarını kendi getiriyor.
İyi hoş, kız istemeler, kahve içmeler derken Kastamonu'da işler biraz farklı ilerliyor. Kız istemeye gelindiğinde evin en iyisi olarak bilinen kişi ayakkabısını çıkartıp atıyor. Eğer ayakkabı düz gelirse bu evliliğin yürüyeceğine işaret ama ters gelirse bu evlilik fikrinin tamamen ortadan kalkması bile düşünülebilir...
Düğün günü erkek tarafı gelini almaya gelinin evine giderken yanında bir misafir daha götürüyor: Bir tavuk.
Gelinin evine varıldığında damat gelini alırken götürülen tavuk da gelin evinin bahçesine bırakılıyor. Bunun anlamı ise hem şirin hem de komik: ''Bir kızınızı aldık, onun yerine tavuğumuzu bırakıyoruz''
Altında naif bir düşünce yattığını biliyoruz ama tavuk ile gelin aynı mı emin olamadık.
Bu düğünde gelin ve damadın herhangi bir sorunu yok hatta onlar çok rahatlar ama bu gelenekten zarar görebilecek tek bir kişi var: Damadın gelini almak için geldiğini haber veren kişi.
Çünkü bu haberi verirken yakalanmaması gerekiyor habercinin. Eğer yakalanırsa elleri bağlanıyor, boynuna tezek asılıyor ve eşeğe ters bindirilerek köyde gezdiriliyor.
Neden bu zulmü haberciye çektiriyorlar biz de bilmiyoruz.
Zaten her düğünün olmazsa olmazı tek bir şey var: Takı merasimi. Hatta çoğu kişi bu takılara güvenerek evleniyor, bir yola çıkıyor.
İşte bu noktada Şanlıurfa'daki gelenekler tam da yeni evli çiftin o takıyı ne yapıp edip almasına dayanıyor. Düğünden sonraki 3 cuma boyunca gelinin kayınvalidesinin evinde toplanılıyor ve takı merasimi yapılıyor.
Yok efendim biz düğüne gelememiştik bahanesi falan burada pek işlemiyor, bir cumaya gitmeseniz sonraki cumaya gitmek zorunda kalıyorsunuz.
Bu yazdığınız şehirlerin yerlilerinin bile bu yazılan geleneklerden haberi olmadığına emin ama ıspatlayamam.
Baştan aşağı cahil bir editörün hayal gücünü yansıtan bir içerik. Gazintep'liyim sizin bu aşiret olarak tanımladığınız kavramı bir türlü göremedim. Hadi hayal gücümüzü dizilerden alıp gelin ya da damatın aşireti var olduğunu kabul edelim, içerikte aşiretler tek tek çağırılır diyor afsagdadggad kaç tane aşiret var lan iki ailede? Eminim diğer şehirler içinde böyle gereksiz ve yanlış bilgiler vardır.
33 yıllık Adanalıyım. İlk defa memleketimde böyle bir adet olduğunu duydum.