Bir babaya, anneye çocuğunu verin saatlerce koklar, yanında yatarken kokusuyla bulur onu. Kalkıp gitse yanından uyurken, bir anne anlar çocuğunun gittiğini, çünkü kokusu gitmiştir. Evlat kokusu sizin bildiğiniz hiçbir kokuya benzemez, parfüm değildir, süt değildir, başka bir şey değildir. Adı üstünde evladın kokusudur o, bir tek anne babası bilir onun kokusunu.
Bir evladın kokusunu ciğerlerine doldurmanın hazzını bilmez evladı olmayanlar, ya da evladından ayrı bir anne babanın yaşadıklarını anlayamazlar. Çünkü bir kere kokladın mı evladını, bir daha hiç gitmez burnundan onun kokusu. Kimi anneler bebekleri için “onun bokunu yerim ben” derler de siz ağız bükersiniz, mideniz bulanır, ama o anne yer evladının bokunu çünkü onun kokusu senin bildiğin kaka kokusu değildir, anne başka alır onun kokusunu.
Evladın kokusu odasına, kıyafetlerine, eve siner. Sen bir ailenin evine gittiğinde koltukların, pişen yemeğin kokusunu alırsın belki ama anne baba için evlat kokuyordur o ev. Kalabalığın arasında, yüzlerce çocuğun içinde anne nasıl bulur evladını? Sen gördüğünü zannedersin ama anne koklar evladını bilmezsin.
Evlat kokusu, aldığın kokuların hiçbirine benzemez, cennetin kokusudur o anne baba için. En güzel yerlerin, huzurun, sevginin, mutluluğun kokusudur. Onun içindir ki sarılınca evladına bırakmak isteme anne baba. Doymak ister onun kokusuna, alıştığı kokuyu almak ister, rahatlatır bu onu.
Yakınlarda ailenizin yanına gittiğinizde, ya da zaten yanlarındaysanız sarılın onlara, sarılıp öylece kalın. Siz bırakana kadar bırakmazlar sizi, koklarlar, bırakın koklasınlar, çünkü sizin kokunuzu değişmezler hiçbir şeye ve asla vazgeçmezler sizin o süt kokunuzdan.
Şimdi çocuğu olmayanlar, neden bahsettiğimi anlamıyor, saçmaladığımı düşünüyor olabilir. Gidin anne babanıza sorun, gidin onlara sarılıp öylece kalın, demek istediğimin bir kısmını belki anlarsınız.
Evladının kokusunu bir kere almış olan insanların, diğer anne babaları anlamayışını hayretle izliyorum. Evladını koklayan babayı, anneyi görüp de, onların evlatlarının yokluğunda ne yapacaklarını düşünmemelerini, bu acı karşısında yığılıp kalmamalarını anlamıyorum. Bir anneyi, bir babayı evladının kokusundan mahrum bırakmanın acısını yüreğinin en derinlerinde hissetmeyen insanları anlayamıyorum.
Bu ülkede, evladının kokusundan mahrum kalan anneler, babalar oldukça düze çıkmamız mümkün değil. Çünkü senin hiç bilmediğin, tanımadığın, duymadığın evlat kokusunu kimsenin elinden almaya hakkın yok!
Yerine ne koyacaksın bir evladın ardından? Neyi koklayacaksın onun yokluğunda hiç aklına geliyor mu?
Kokular ölür mü? Ölür. Yavaş yavaş terk eder bulunduğu yeri, ruh gibi... Dünyada var olduğu düşünülen hiçbir acıya benzemez kokuların ölmesi. En son burnundan uçar gider... Bu yüzden sızlar burnunun direkleri... Yavrunun kokusu ciğere siner ama... O giderse, ciğerin gider...
"Evlad kokusu, Cennet kokusudur. Evlad dünyada nur, ahirette sürurdur." Hz. Muhammed ( SAV )
Bu ülkede, evladının kokusundan mahrum kalan anneler, babalar oldukça düze çıkmamız mümkün değil. Çünkü senin hiç bilmediğin, tanımadığın, duymadığın evlat kokusunu kimsenin elinden almaya hakkın yok! Yerine ne koyacaksın bir evladın ardından? Neyi koklayacaksın onun yokluğunda hiç aklına geliyor mu? Sonu böyle biten alkış tutabileceğim bir yazı eline sağlık ama nedense bu güne kadar o evlatların ölümüne neden olan teröriste nefretini bir kez bile ifade etmemiş senden gelince üzüldüm be diazepam