Herkesin bildiği üzere Everest dünyanın en yüksek dağı. Zirvesi yaklaşık 8 bin 850 metre olan Everest'e ortalama olarak tırmanan 10 kişiden 1'i can veriyor. Şartlar çok zor olduğu için dağcılar başka dağcılara yardım edemiyor ve cesetler ise dağda kalıyor.
George, Everest Dağı’na tırmanmayı deneyen ilk dağcılardan biriydi. Dağcının tırmanışı (ve bu tırmanış sırasında ölümü) 1924’te gerçekleşti. Cesedi 1999 yılına kadar bulunamadı ve kimliği belirlenemedi. George Mallory’nin dağın zirvesine ulaşmayı başarabilmiş ilk insan olma ihtimali var ancak zirveye ulaşıp ulaşmadığı hala belirsiz ve çok tartışılıp araştırılan bir konu olmaya devam ediyor.
Bu ceset o kadar uzun süre soğuğa maruz kalmış ki kendiliğinden mumyalaşmış.
Bunlar tehlikeli bir uçurumun dibindeki cesetler. Ne yazık ki onlar hakkında pek fazla bir bilgiye ulaşamadım. Muhtemelen uçurumdan düştüler. Ya da bir çığ sonucu buraya kadar geldiler.
Francys’le kocası 1998’de birlikte tırmanırken ayrı düştüler. Birbirilerini aramaya çalıştılar fakat tekrar bir araya gelmekte başarılı olamadılar. İki dağcı, Francys’e hala canlıyken ulaştı. Francys dağcılara onu bırakmamaları için yalvardı ama dağcılar onun yanında kalamadılar. Francys de kocası Sergei de o dağda öldüler. (Sergei’nin cesedi karısından bir yıl sonra bulunduğunda düşerek öldüğü anlaşıldı.)
Dağcılar Francys’i bırakmış oldukları için o kadar suçluluk duydular ki ona onurlu bir mezar yapmak için Everest’e geri dönmeye söz verdiler. Ancak Francys’in ölümünden tam olarak 9 yıl sonra 2007 yılında geri dönebildiler.
Francys şimdi Amerikan bayrağına sarılı bir şekilde, öteki dağcıların görüş açısında olmayan bir yerde.
Francys oksijen tüpü kullanmadan Everest’in zirvesine tırmanan ilk Amerikalı kadın.
Hannelore 1979’da soğuğa uzun süre maruz kalmaktan ve aşırı yorgunluktan dolayı ölen Alman bir dağcı. O Everest’te ölen ilk kadın. Hannelore’un vücudunun böyle değişik bir pozisyonda bulunmasının sebebinin, dinlenmek için durduğunda sırt çantasına yaslanarak uzanması olduğu düşünülüyor.
Everest Dağı’nda gerçekleşen ölümlerin arasında dinlenirken ya da kestirirken olanlar bir hayli yaygın. Böyle ölümlerde çoğunlukla kişi uykuya dalıyor ve bir daha asla uyanmıyor.
Tsewang 1996 yılında gerçekleşen Everest faciası sırasında öldü. Zirveden inişi sırasında kar fırtınasına yakalandı ve soğuktan donarak can verdi. Everest’te bulunan ve belki de en çok bilinen ceset olan “Green Boots”un ona ait olduğu düşünülüyor.
Green Boots yani Yeşil Botlar ölümünden sonra bariz bir şekilde yerinden oynatılmış. Büyük ihtimalle bu, onu diğer dağcıların bakış açısından uzaklaştırmak için yapılmış bir deneme. Her şeye rağmen o, dağcıların zirveye olan mesafelerini tespit ettikleri bir yer işareti olarak varlığını sürdürüyor.
Marko Lihteneker 2005 yılında düşerken ölen Sloven bir dağcıydı. Canlı olarak en son görüldüğünde oksijen maskesiyle problem yaşıyordu. Bedeni dipten 8.800 metre yükseklikte bulundu.
David, 2006 yılında Green Boots’un yanında dinlenmek için duran ve donarak ölen İngiliz bir dağcı. David soğuktan ve bitkinlikten durmuş ve tırmanışına devam edememiş. David hakkında tartışmaya yol açan konu ise, o hala canlıyken yanından en az 30 tane dağcının geçmesi ve dağcıların onun canlı olduğunu fark etmelerine rağmen ona yardım etmemiş olmaları. Hatta bazılarının onunla konuştuğu bile söyleniyor. Everest, başkasının hayatını kurtarmak için yapabileceğiniz hiçbir şeyin olmadığı bir yer. Hatta başkasını kurtarmak için yapacağınız girişimlerin, kurtarmaya çalıştığınız kişinin ve hatta sizin ölümünüze yol açma ihtimali gerçekten çok yüksek.
Shriya 2012'de tırmanışına başlamıştı ve zirveye çıkmayı başardı da. Zirvedeki başarısını 25 dakika boyunca kutladıktan sonra oksijen yetersizliği yaşadı ve bitkin düşerek can verdi. Kadının vücudu zirveden 300m aşağıda ve Kanada bayrağına sarılı şekilde duruyor.
afedersinizde kafayı mı yediniz ölmek için tırmanmak ölüleri yol işareti olarak kullanmak ölmek üzere olan insanlara yardım etmemek bu nedir çıldırdınız mı
Zirvedeyken ölmek haarika bence müthiş bir ölüm
Bir nevi "ölüm müzesi" gibi ilginç :)