Et Tüketimi Kalp Hastalığı, Diyabet ve Kansere Neden Olur mu?

'Et kalp hastalığı, diyabet ve kansere neden olur mu?' Bu, sağlık ve beslenme alanında bir süredir tartışılan bir sorudur. Hepimizin merak ettiği bu konuyu içeriğimizde dengeli bir bakış açısıyla ele almaya çalışacağız. Hadi başlayalım...

Geçmiş çağlarda, özellikle de modern tarım uygulamalarının ortaya çıkmasından önce, et lüks bir üründü.

Genellikle sadece parası yetenler ya da kendi yiyeceklerini avlayanlar tarafından tüketilirdi. Et, sadece bitkisel kaynaklardan elde edilmesi zor olan yüksek değerli protein ve temel besin maddeleri sunan bir parçaydı.

Tarımın ilerlemesi, sanayileşme ve küreselleşme ile birlikte et tüketimi, özellikle de kırmızı ve işlenmiş et tüketimi önemli ölçüde artmıştır.

Fast food kültürü ve harcanabilir gelirdeki artış bu eğilimi daha da güçlendirerek eti birçok insanın günlük beslenmesinde temel bir unsur haline getirdi. Buna paralel olarak, kalp hastalığı, diyabet ve kanser gibi yaşam tarzıyla ilgili hastalıklarda önemli bir artış gördük. Araştırmacılar potansiyel bağlantıları keşfetmeye başladı ve sonuçlar, belirli et türlerinin, özellikle de işlenmiş etlerin aşırı tüketiminin bu sağlık koşullarıyla bağlantılı olabileceğini göstermeye başladı.

Et, en geniş anlamıyla protein, vitamin ve mineraller de dahil olmak üzere temel besin maddelerinin önemli bir kaynağıdır.

Tüm temel amino asitleri içeren yüksek kaliteli protein sağlar, bu da onu özellikle diğer güvenilir protein kaynaklarının sınırlı veya pahalı olabileceği toplumlarda birçok insanın diyetinin hayati bir bileşeni haline getirir. Ayrıca et, enerji üretiminden sağlıklı bir bağışıklık sisteminin korunmasına kadar bir dizi vücut fonksiyonu için hayati önem taşıyan demir, çinko ve B12 vitamini gibi temel besin maddelerinin de kaynağıdır.

Bununla birlikte, et kuşkusuz beslenmemize olumlu katkıda bulunabilirken, aşırı tüketildiğinde veya genel beslenme dengesi ihmal edildiğinde çeşitli sağlık sorunlarıyla da ilişkilendirilmiştir.

Araştırmalar, yüksek miktarda kırmızı et ve özellikle işlenmiş et tüketiminin kalp hastalığı, diyabet ve belirli kanser türleri gibi bazı rahatsızlıkların gelişme riskini artırabileceğini göstermiştir. Kesin mekanizmalar hala araştırılmaktadır, ancak potansiyel suçlular arasında yüksek seviyelerde doymuş yağ, hem demiri ve etlerin işlenmesi veya yüksek sıcaklıkta pişirilmesi sırasında oluşabilecek bazı kimyasalların varlığı yer almaktadır.

Et tüketimi ile diyabet, özellikle de bu hastalığın en yaygın şekli olan tip 2 diyabet gelişme riski arasındaki potansiyel bağlantıyı inceleyen araştırmalar giderek artmaktadır.

Çok sayıda çalışma, kırmızı et tüketimi ile tip 2 diyabet gelişme riskinin artması arasında bir bağlantı olduğunu öne sürmüştür. Bu bağlantı için öne sürülen nedenlerden bazıları, diyabet için önemli bir risk faktörü olan kilo alımına ve obeziteye yol açabilen kırmızı etteki yüksek doymuş yağ seviyeleridir.

İşlenmiş etler söz konusu olduğunda, diyabet riski ile bağlantı daha da güçlü görünmektedir.

İşlenmiş etler genellikle yüksek miktarda sodyum ve nitrit içerir, bu da her ikisi de diyabet gelişimine katkıda bulunabilecek iltihaplanma ve bozulmuş insülin fonksiyonu ile ilişkilendirilmiştir. Ayrıca, işlenmiş etler genellikle sağlıksız yağ ve şeker oranı yüksek ve lif oranı düşük bir diyetin parçasıdır ve bunların hepsi obeziteye ve diyabet riskine katkıda bulunabilir.

Kanıtlar kesin olmamakla birlikte, et tüketiminin, özellikle de kırmızı ve işlenmiş etlerin kanser riskini artırabileceği çeşitli mekanizmalar vardır.

Epidemiyolojik çalışmalar, yüksek kırmızı et tüketiminin, özellikle kolorektal kanser olmak üzere belirli kanser türlerinin artmış riskiyle bağlantılı olabileceğini öne sürmüştür. Önerilen mekanizmalar arasında, kırmızı ette bağırsakta zararlı bileşiklerin oluşumunu teşvik edebilen heme demirinin varlığı yer almaktadır. Ayrıca, kırmızı etin yüksek sıcaklıklarda pişirilmesi, heterosiklik aminler ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi kanserojen bileşiklerin oluşumuna yol açabilir.

İşlenmiş et ve kanser arasındaki bağlantı daha güçlü görünmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü, 2015 yılında işlenmiş etleri, özellikle kolorektal kanser riskinin artmasıyla ilişkilendiren kanıtlar nedeniyle 'insanlar için kanserojen' olarak sınıflandırmıştır. İşlenmiş etler genellikle vücutta bir tür kanserojen bileşik olan nitrozaminleri oluşturabilen nitratlar ve nitritler gibi katkı maddeleri içerir. Ayrıca, işlenmiş etlerin yapımında kullanılan yüksek sıcaklıkta pişirme ve tütsüleme işlemleri ek kanserojenler üretebilir.

Yüksek miktarda kırmızı et ve özellikle işlenmiş et tüketiminin bu hastalıkların riskini artırabileceğini gösteren önemli miktarda kanıt bulunmaktadır. Ancak bu ilişkiler sadece etle ilgili değildir.

Bu nedenle, diyetlerimizde et hakkında düşünürken, büyük resmi göz önünde bulundurmak çok önemlidir. Ilımlılık, çeşitlilik ve denge çok önemlidir. Kümes hayvanları, balık ve bitki bazlı proteinler gibi çeşitli protein kaynaklarının dahil edilmesi, sağlık risklerini potansiyel olarak azaltırken beslenme ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olabilir.

Benzer şekilde, bütün gıdalara odaklanmak ve işlenmiş gıda alımını sınırlamak daha sağlıklı bir beslenme düzenine katkıda bulunabilir.

Düzenli fiziksel aktivite, yeterli uyku ve stres yönetimi ile birlikte bu stratejiler, sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesine yönelik kapsamlı bir yaklaşımın parçasını oluşturabilir.

Sonuç olarak, et dengeli beslenmenin bir parçası olsa da, özellikle işlenmiş etler olmak üzere belirli et türlerinin aşırı tüketimi ve bunlara bağımlılık sağlık açısından risk oluşturabilir.

Sadece ne kadar et yiyeceğimiz konusunda değil, aynı zamanda hangi tür etlerin ve nasıl hazırlandıkları konusunda da bilinçli seçimler yapmak, et-sağlık tartışmasında bireysel sağlık ihtiyaçlarımızı ve hedeflerimizi destekleyecek şekilde yol almamıza yardımcı olabilir.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir

Nadir Lezzetleri Keşfetmek: Güneydoğu Asya'nın Egzotik Meyveleri
Bu Yiyecekleri Yemekten Kaçının: En Tehlikeli ve Zararlı Yiyecekler Nelerdir?
Koku Hafızası Nedir? Bazı Kokular Neden Eski Anıların Canlanmasına Neden Olur?

Popüler İçerikler

İstanbul Boğazı'nın En Pahalı Yalısında Fiyat Güncellemesi: Değeri Tam 120 Milyon Euro
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
YORUMLAR
22.07.2023

fazla tüketilmesi bu sorunları tetikler, zira hiç tüketilmemesi da sorunlara yol açar. Tuketmiyor olmanın sonuçlarını fazlasıyla çekiyorum, takviyeler vs ne kadar olsa da bana kalırsa etteki proteinin yerini tutmaz. Dozunda tüketilsin ha tabi günümüz şartlarında ne kadar mümkün orası malum.

22.07.2023

B12,demir,kan, magnezyum ve bilimum vitamin ilaçları kullanıyorum sürekli. ve çok etkiliyor maalesef sürekli kol ve bacaklarım uyuşuyor kramp giriyor tek başına proteine bağlı değil sorunlarım ama en gerekli vitaminlerden. psikolojik bı rahatsızlık yok şükür ama ilerde delirebilirim ahhaha ama en kötüsü ne biliyo musun ilerde unutkanlık başlarsa sıçtım en büyük korkularimdan.

22.07.2023

Et giren yere dert girmez derler yiyin agacım bi daha mı gelecez dünyaya….

22.07.2023

"Geçmiş çağlarda, özellikle de modern tarım uygulamalarının ortaya çıkmasından önce, et lüks bir üründü." Tarım ve hayvancılık yok, insanlar avcılık ile yaşıyor ve buna rağmen et lüks tüketim öyle mi? Bu cümleden sonrasını okumadım.

TÜM YORUMLARI OKU (13)