Eşsiz Mozaikleriyle Bir Bakanın Bir Daha Bakmak İsteyeceği, Tarihe Tanıklık Eden Heybetli Bir Yapı: Ayasofya

Bugün, iki imparatorluğun yükselişine ve çöküşüne tanık olmuş, en az tarihin kendisi kadar eski ama bir o kadar da görkemli bir yapıdan bahsedeceğiz sizlere. Yalnızca Türkiye'nin değil, aynı zamanda dünyanın da incisi, muhteşem bir kültür mirası olan Ayasofya'nın kapılarını Sanatın Tarihi'nin eşsiz anlatımıyla aralamaya ne dersiniz? Hazırsanız, başlayalım.

İlk yapı, 360 yılında İstanbul'u Bizans İmparatorluğu'nun başkenti yapan Constantine döneminde, Roma döneminden kalma ahşap örtülü ve bazilikal planlı eski bir tapınak üzerine inşa edilmiştir.

O zamanlar yapı 'Megalo Ekklesia' adıyla bilinmekteydi. Ancak 5. yüzyıldan sonra 'Kutsal Bilgelik' ya da 'İlahi Bilgelik' anlamına gelen 'Ayasofya' adını aldı. Bu yapı aynı alan üzerine aynı isimle üç kere inşa edilmiştir. Biz size sonuncusundan bahsedeceğiz...

Bu son yapıyı Batı Anadolu'da yaşayan iki mimar Aydınlı Anthemios ve Miletoslu İsidoros'a emanet etmişler. Son yapı, Bizans'ın en ünlü imparatorlarından olan İustinianos döneminde 10 bin işçi ile altı yıl gibi bir sürede bitirilmiştir.

Yapı, 27 Aralık 537 günü büyük bir kutlama ve tören ile açılmıştır. Yapıldıktan 20 yıl sonra ise büyük bir depremde kubbesi çökmüş, ancak İsodoros tarafından yeniden inşa edilmiştir. 1453 yılında da Fatih Sultan Mehmed tarafından camiye çevrilmiştir.

15. yüzyılda iki ve 16. yüzyılda iki olmak üzere toplam dört adet minare yapıya eklenmiş, 1847-48 yıllarında ünlü İtalyan mimar Fossati kardeşler yapıyı restore etmiştir.

Yapıda bulunan hristiyan ikonografisi içerikli mozaiklerin onarımını yapmış ve daha sonra açılacak şekilde üzerlerini sıva ile kapatmışlardır. Ayrıca yapıyı dıştan sarı ve kırmızı renklere boyamışlardır. Gelelim, asıl konumuz olan mozaiklere...

Ayasofya mozaikleri yapımında metalik mozaik, cam mozaik ve taş mozaik olmak üzere üç farklı türden mozaik kullanılmıştır. Sizlere bahsedeceğimiz ilk mozaik "İmparator Kapısı" kemer alınlığındaki İmparator VI. Leon tasvirinin bulunduğu mozaik...

Resimde İmparator Leon'u İsa'ya secde ederken görüyoruz. Hz.İsa burada Pantokrator (Evrenin Hakimi) duruşu ile resmedilmiştir. 1848 yılında Gaspare Fossati tarafından ortaya çıkarılan eser 1933 yılında Whittemore tarafından onarılmıştır.

İsa çeşitli taşlarla süslenmiş tahtta otururken İmparator Leon ona yalvarıyor. İsa sol elinde açık bir Yohannes incili tutuyor. Gözüken yazı ise şu: "Barış sizinle olsun, ben dünyanın nuruyum."

Ayrıca İsa'nın başında bir hale bulunmaktadır. İsa'nın iki yanında madalyonlar vardır. Bize göre solunda bulunan madalyon içinde Meryem iki eliyle İsa'yı işaret eder şekilde resmedilmiştir. Diğer madalyonda ise Cebrail melek tasvir edilmiştir. Genellikle böyle sahnelerde Vaftizci Yahya'nın resmedilmesi beklenir.

Ancak Cebrail'in Ayasofya'nın koruyucusu olduğuna dair bir inanış olması sebebiyle bu sahnede Cebrail yer almaktadır. Peki VI. Leon neden İsa'ya böyle yakarıyor? Yüzünde belli ki bir pişmanlık var...

Onun sebebini de anlatmadan geçmeyelim. Bir gün Leon'un sevgili eşi Theofano hayatını kaybediyor ve Leon yeniden evlenmek istiyor. Ancak o dönemlerde öyle ikinci kez evlenmek günah sayılıyor. Leon ise tahtın bir varisinin olmadığını, o yüzden evlenmesinin şart olduğunu söylüyor. Din adamlarından onay aldıktan sonra Leon bir daha evleniyor. 

Bu seferki gelininin adı Zoe, kendisi oldukça güçlü bir adamın kızı. Leon evleniyor evlenmesine ancak kısa süre sonra Zoe de ölüyor. Leon, din adamlarına bir daha evlenmek istediğini, çocuğunun olmadığını söylüyor. Bu kez Eudokia Baïana ile evlenen Leon'un yine şans yüzüne gülmüyor ve genç eşi evlendikten bir yıl sonra hayatını kaybediyor. Buradaki yakarışların sebebini anlamışsınızdır sanırım...

Gelelim bir diğer önemli mozaiğe... Güney galeride yer alan Deesis Mozaiği, yalnızca Ayasofya'da değil, tüm dünyada bulunan en güzel mozaiklerden biri olarak kabul görmektedir.

Sahnede İsa ortada, sağında Meryem solunda ise Vaftizci Yahya yer almaktadır. 6 m x 4 m ölçülerine sahip bu mozaik 24 Eylül 1848 yılında Gaspare Fossati tarafından bulunmuştur.

İsa'nın üzerinde altından epitrachelion ve khiton üzerine mavi renkli bir himation vardır. Sağ eliyle takdis (kutsama) işareti yapmakta, sol elinde ise altın kaplamalı bir incil tutmaktadır.

Başının iki tarafında bulunan IX ve XC harfleri ise İsa'yı sembolize etmek için kullanılan kısaltmalardır. Bildiğiniz 'Jesus Christ' yani...

Bu mozaiğin bu kadar meşhur olmasının elbet bir sebebi var. İsa ilk kez bu sahnede bir Tanrısallık içinde verilmemiştir. İnsansı yönleri ön plana çıkarılarak resmedilmiştir. Meryem figürü İsa'ya dönük bir şekilde resmedilmiştir.

Vaftizci Yahya'nın ise çölde yaşadığını belirtmek için hırpani bir şekilde tasvir edildiğini görüyoruz. Vaftizci Yahya'nın arkasında, "Yol Gösterici" anlamına gelen "Prodromos" yazıyor.

Elbette, bu muhteşem mozaikleri ve Ayasofya'nın duvarlarından taşan o destansı soluğu bizzat yerinde solumak lazım. O yüzden olur da yakın bir zamanda Ayasofya'ya yolunuz düşerse deneyimlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın.

Popüler İçerikler

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Boykot Çağrısı: "Fahiş Fiyatlı Ürünleri Boykot Edin"
İhracı İstenen Teğmen Ebru Eroğlu'nun Savunması Ortaya Çıktı: "Atatürk'ün İzinden Giden Subaylarız!"
Beşiktaş Rekor Fiyata Aldığı Al Musrati'yi Zararına Satmaya Karar Verdi
YORUMLAR

Ayasofyanın katiyyen camii olmamalıdır çünkü:resimli yaztlı ve sembollü yerde ibadet yapılmaz ayrıca sultanahmet camisi ve türkiyedeki camiler müslümanlara yeterince yetiyor artık daha fazla din görmek istemiyoruz gerçek Türk halkı olarak bizler heryere camiiler yapacagımıza bir köyee gidip bir anaya ekmek verelim ayasofyadan bile daha hayırlı olur

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ