Mısır dediğimizde zenginlik, lüks, güç, mezarlar, sfenks, mumyalar, piramitler, köleler, firavunların ve tanrıların keyifli yaşamını hayal ediyoruz. Akla gelen son kelime ise 'Uzaylılar.” Antik Mısır, gizemlerin ve firavunların krallığının simgesidir. Bu gizemler mezarlar, piramitler ve sfenks gibi muhteşem mimari özellikler etrafında döner.
Diğer çağdaş uygarlıklardan bahsetmezsek haksızlık olur. Buyurun yazımıza.
Mezopotamya uygarlığı, Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki verimli topraklarda varlığını sürdürmüştür. Ayrıca Mezopotamya'nın kelime anlamı iki nehir arasında demektir. Eski bölgesel coğrafya, Mezopotamya'yı güneydoğuda Arap yarımadası ve kuzeydoğuda Zagros dağında yer aldığını saptamıştır.
İndus nehri ovası çöller, okyanuslar ve dev dağlarla çevrilidir. Indus vadisi'nin ana hatları Belucistan'danın kuzeydoğusundan Keşmir'e kadar uzanır ve daha sonra güneydoğuya Delhi ve Mumbai'ye doğru ilerleyerek Thar Çölü'nü geçmiştir. Büyük ölçüde Pakistan'ı kapsar. Hindistan'ın batı tarafına uzanır ve neredeyse Afganistan ve İran'a dokunur. Bu medeniyetlerin benzer bileşenleri, sosyal yapıları, sulama sistemleri ve tarımıdır. İndus ve Mezopotamya, nehirlere dayanan en eski uygarlıklardandır. Üçüncüsü ise Antik Mısır'dır.
Mısır uygarlığı Nil kıyılarında ortaya çıkmıştır. Nehir, Kuzey Afrika'nın merkezinden, Akdeniz'e akar. Hanedanlık öncesi dönemde, avcı-toplayıcıların yerleşimleri vadide gerçekleşmiştir ve insanlar yiyecek tedariklerini yerine getirmek için mahsul yetiştirmeye başlamışlardır. Daha sonra filolar, sulama kanalları, mezarlar ve dev dikilmiş anıtlar inşa etmişlerdir. Ayrıca kralları ve tanrıları için dev mimariler inşa etmişlerdir. Firavunlar için Antik Mısır'da yaşam, para ve güç sayesinde son derece keyifli ve lükstür. Onları tanrı olarak ilan eden ve firavun krallığının kraliyet yönetimine uygun itaat eden din adamlarıdır. Din adamları bu iyilik karşılığında, gelirden kendilerine pay çıkarmışlardır. Antik Mısır toplumunda az sayıda yazar ve okuyucu vardır.
İşçiler ve köleler endüstrilerin vazgeçilmeziydi ve o zamanlar eyalet bakanları altında çalışıyorlardı. Eski krallık döneminde binlerce insan Mısır ordusu tarafından savaş esiri olarak ele geçirildi ve ağır işlerde çalışmaya zorlandı.
Yakalama kampanyası Nubyalılarla başladı ve ardından Libya ve Asya'ya kadar uzandı. İstikrarsız ekonomi nedeniyle, yerel Mısırlı yerleşimciler köleliğe girdi. Birçok köle, ev hizmetçisi, bahçıvan, çiftlik işçisi, müzisyen, yetenekli dansçılar ve katipler olarak çalıştı. İşçi sömürüsü ve sınıf grevleri yaygındı ama işçi sınıfı devrimine dair bir kanıt yoktu.
İnsanlar piramitlerin köleler tarafından inşa edildiğine inanıyordu ama aslında taşkınlıklar sırasında piramitleri inşa eden yerel köylülerdi.
Antik Mısır'daki insanlar bronzdan aletler ve silahlar yaptılar. En sert diyorit taşında delik açmak için matkaplar ve levhaları kesmek için testereler yaptılar. Ayrıca ahşap el sanatları yapımında uzmanlardı.
Dev mezarlar, piramitler, tapınaklar ve saraylar gibi mimari projeler, en iyi mühendislik becerilerini ve yüksek eğitimli zanaatkar ve işçilerden oluşan bir işgücünü gerektiriyordu.
Piramitlerin yanı sıra Mısır binaları, resimler, taş oyma görüntüler, hiyeroglifler ve büyüleyici heykeller de yaptılar.
Semboller, resimler ve dikkat çekici heykellerin tanrılar, firavunlar, sıradan insanlar ve diğer canlılar hakkında ilginç hikayeler anlattığına inanılıyordu. Aynı zamanda insanları büyüledi ve Antik Mısırlıların ilkel araçları kullanarak nasıl devasa ve hala gizemli olan yapılar inşa ettikleri bütün insanları düşündürdü.