Esra Savaşan Yazio: SadakatSİZ misiniz?

Uğruna aşkların yarım kaldığı, canların yandığı, dostlukların bittiği, ilişkilerin koptuğu ve hayatların sonlandığı ezeli güçlü bir kavram, sadakat.

Varlığına dünyalar bahşedilen, yokluğunda ise ‘kelle’ götüren.

Bazıları için hayatın anlamı hatta ta kendisi…

İlişkilerin olmazsa olmazı. Temelin sağlamlığını belirleyen çimentonun kalitesi.

Güvenin ikiz kardeşi. Dürüstlüğün ayrılmaz bir parçası.

‘Sadakat’ tanımı kullanıyorsak, çoğunlukla kendimiz dışında birinden söz ediyoruzdur. 

Özellikle de aşk/evlilik ilişkisi içerisinde tanımladığımız, bir değer hatta ilişkinin odağı olarak tariflediğimiz, özünde güven duygusu barından bir kavram.

İnsan olmanın erdemi olarak yüzyıllardır nesilden nesile aktarılan, modellenen bir davranış biçimi sadakatli olmak. Olunmadığında cezalandırılan, bedeli ödetilen bir çeşit kontrat.

Korku, kaygı ve endişe taşıyan bir yüklenme aynı zamanda.

‘Sadakatsizlik’ ise ‘ihanet’ ve ‘aldatma’ ile kol kola tanımlar. Bir cümle de birisi geçiyor ise mutlaka diğer ikisinin de var olduğuna rastlamamak neredeyse imkansız.

‘Sadakatsiz’ tanımını da kullanıyorsak, yine çoğunlukla kendimiz dışında birinden söz ediyoruzdur. 

Peki neden bu iki tanımı kendimize bu kadar ırak, başkalarına yakın tutuyoruz? 

Pek çok cevabı olabilir:

*Kendimize sadakat ve ihanet, sadakatsizlik ve aldatmak pek de üzerine kafa yorduğumuz konular değil çünkü.

*Varsa yoksa ‘O’ ve ilişkilerimiz. Kendimizi hatırlamadığımız belki de yok saydığımız bir var olma biçimi içerisinde süren akışta olmak.

*Kendi iç dünyamıza yabancı, ihtiyaçlarımıza duyarsız, arzularımıza gem vurmayı tercih eden geleneksel bir yaşam seçimi. Yüceltilen ve alkışlanan samimiyetsizlik durumları.

*Sorgulamanın konfor alanımızı bozacağına, sığındığımız limanları kaybedeceğimize dair ‘Pazara kadar değil, mezara kadar’ diyen kalıp yargılarımız.

*Karara/ söze/ anlaşmaya sadakat içeren ‘güçlü’ duruş öğretileri. Veya kendini ispat ihtiyacı.

*‘Başkaları’nın ihtiyaçlarına, değerlerine öncelik vermenin erdemine! inanmışlığımız.

*Kutsallıkla bezediğimiz, dokunulması cıss konular arasına sokulmuş olması.

*‘Namus’ meselesi…

Dostoyevski “Bu dünyadaki en zor şey kendi kendine sadık olmaktır.” demiş. Ne kadar da doğru bir tespit.

‘Sadakat’in sözlük anlamı: Sağlam, güçlü ve içten bağlılık.

Kulağa ve ruha hoş gelen, insana yakışır, sıcak ve sevgi çağrıştıran duygular; sağlam /güçlü ve içten. Sıkıntı sanki ‘bağlılık’ tanımında! Kime bağlılık? 

Hemen, dışarıdaki en az bir kişiyi işaret ediyor gibi. Bir ilişki durumunu anlatıyor veya çoğunluk böyle anlamak eğiliminde. 

Oysa her şey hani aynada gördüğümüz kişi ile başlar ya.. 

Bağlılık ile bağımlılık, sıklıkla karıştırılan, ayarı kaçan ve ilişkinin biçimini, geleceğini belirleyen; sadakat ve sadakatsizlik ile yakın temasta iki önemli kavram. 

Sevgiyle, bilinçli farkındalıkla, gönüllülükle ve içten yaşanan bir sadakat; kişinin kendine dürüst bir sadakatin uzantısı olduğunda değerlidir, sağlam ve sürdürülebilirdir. 

Sadakat, dürüst olmakla da çok yan yana bir tanım. Peki kime?  

Kendi bedenine, aklına, ruhuna göstermediğin saygıyı, şefkati, sevgiyi ve dürüstlüğü; istek ve ihtiyaçlarına yönelik duyarlılığı başkasına gösteremezsin. Gösterirsin de çabuk biter. 

… mış gibi davranmak kandırmacadır. Sarımsak misali, kokusu çıkar. Ateş misali, dumanı tüter. Hissedilir, anlaşılır.

Ya değişim… Değişimin değişmez olduğu gerçeği ne olacak?  Her şey değişirken; sadakat aynı kalabilir mi? Değişime direnmek de aslında bir çeşit ihanet değil mi? 

Bir aldatmaca durumu var gibi. Bedensel olmasa da düşünsel ve /veya duygusal.

Sadakat, ‘söz’dür dersek; koşullar değişmişse, siz değişmişseniz, ‘O/Onlar’ değişmişse veya aslında dürüst olmayan bir başlangıç yapılmışsa; o sözün aynı kalmasının bir geçerliliği var mıdır? Olmalı mıdır?

Şimdilik kısacık bir önerim var.

Sadakat mi? SİZ kendiniz olun. 

Esra SAVAŞAN

Popüler İçerikler

10 Kasım 1938’de Hayatını Kaybeden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Son Sözü "Aleykümesselam" Oldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
17.09.2021

Başarılı bir yazı, ellerinize sağlık 👏🏼

17.09.2021

Güzel yazı 😍

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ