Bu içerikte yıllarca birbirinden güzel işlere imza atarak ülkemizde çok farklı alanlarda büyük başarılar yakalan Afrika asıllı Türkleri derledik. Listedeki isimlerin kimileri vaktinde yaptığı işlerle tatlı bir tebessümle anılırken kimileri de hala büyük işler yaparak bizleri gururlandırıyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli dönemlerinde Afrika'dan Anadolu'ya veya Kıbrıs'a gelerek buraya yerleşen çocuklarına ve torunlarına Afrika asıllı Türk denilmektedir. Çoğunlukla ege bölgesinde yaşayan bu Türkler, 1923 yılındaki Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi sırasında Girit'ten gelmiştir. Bu listede de zamanında Yeşilçam'ın en çok sevilen yüzleri, o dönemin büyük sanatçıları ve günümüzde de başarılı işlere imza atan isimlerini derledik.
Neriman Altındağ Tüfekçi'nin yönettiği koroda müzik hayatına başlayan Esmeray, TRT'nin düzenlediği 1. Toplu İğne Beste Yarışması'nda eşi Şemi Diriker'in bestesi olan 'Unutama Beni' ile birinciliği kazanmış ve başarısını herkese duyurmuştur. Daha sonra 1977'de yaptığı Gel Tezkere plağıyla ikinci kez dinleyici tarafından büyük bir beğeniyle karşılanmıştır. Sonraki yıllarda oyunculuk da yapmaya başlayan sanatçı başarısı ve unutulmaz sesiyle hepimizin yüreğinde.
Arap Bacı karakteriyle Yeşilçam'ın unutulmaz oyuncularından olan Dursune Şirin hayatı boyunca elliden fazla filmde yer almıştır. Öyle ki canlandırdığı karakter o dönemin sinemasının vazgeçilmezlerindendir.
1922 Sivas doğumlu olan Celal Yonat sinema dünyasına ilk kez 1948'de adım atmıştır. Yeşilçam'dan tanıdığımız oyuncu, foto romanlarda ve tiyatrolarda da oyunculuk yapmıştır. Arap Celal karakteriyle bildiğimiz Celal Yonat, 29 Aralık 1993'te aramızdan ayrıldı.
1947 yılında Manisa’da doğan İbrahim Şirin, İstanbul Konservatuarı Müzik Bölümü'nden mezundur. Müzik, sinema ve televizyon dünyasında başarılı işlere imza atan İbrahim Şirin, Dursune Şirin'in oğludur. Günümüzde evli ve 3 çocuk babası olan Şirin, hala şehir tiyatrolarında müzisyenlik ve oyunculuk yapmaktadır.
Demir, çivi, tel ve ahşap gibi malzemeleri kullanarak yaptığı olağanüstü heykellerle tanınan Kuzgun Acar, Türkiye’de çağdaş heykel sanatının öncülerinden biri olarak kabul edilmektedir. Sanatçı, savaş döneminden kalan çelik ve lastik malzemeleri kullanarak 140'tan fazla mask yapmıştır.
1942 Gine'in başkenti Conakry'de dünyaya gelen Sait Sökmen Türkiye’nin ilk bale koreografı olarak bilinmektedir. Ankara Devlet Konservatuvarı'nın ilk bale öğrencilerinden biri olan Sökmen, Kuğu Gölü, Uyuyan Güzel, Fındıkkıran, Pagodalar Prensi, Satranç, Don Kişot, Pattineurs, Silvia, Coppelia, Kanlı Düğün, Faust gibi eserlerde baş dansçı olarak yer almıştır.
2005 yılında uluslararası bir yarışmada Türkiye'nin en güzel mankeni seçilen Tuğçe Güder, Sudan'lı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. 2004 yılında G.O.R.A.'da rol alan Güder, birçok yardım kuruluşunda yer almaktadır.
Şarkıcı, şarkı sözü yazarı, besteci ve oyuncu olan Mansur Ark, ağırlıklı olarak Türkçe pop söylese de Blues, R&B ve Caz gibi farklı müzik türlerinde de oldukça başarılıdır. Maalesef adlı şarkısıyla çıkış yapan sanatçı, 1998 yılında Ruhsar adlı dizide de konuk oyuncu olarak yer almıştır.
1907’de İstanbul'da dünyaya gelen Safiye Ayla, Türk Sanat Müziği'ne olan önemli katkılarıyla tanınmaktadır. 'Seninle doğan güldür bu gönül' ve 'Aşk yaprağına konarak koza öresim gelir' adlı iki de bestesi olan Safiye Ayla, 1942'de Rey Kardeşler'in 'Alabanda'sında Kraliçe Mimoza rolünü oynamıştır.
Bakışı, kocaman açılmış gözleri ve samimiyetiyle Süt Kardeşler'in en çok sevilen karakterlerinden biri olan Yasemin Esmergül, Yeşilçam'ın vazgeçilmez oyuncularından biridir. Oyunculuğunun yanında 'Yalnızlar Rıhtımı' ve 'Dinle Sevgili' parçalarını seslendirerek sesinin de başarılı olduğunu kanıtlamıştır.
Gerçek adı Ahmet Turgutlu olan ünlü Yeşilçam oyuncu Kostarika Ahmet lakabıyla tanınıyordu. Kısa sürede bu isim gerçek adının yerini aldı. Genellikle Yeşilçam'da bakkal, manav, kasap, polis ve zaman zaman kötü adam rolünü canlandırıyordu.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde Orkestra Sanatçısı olan Cenk Sökmen, 1966 yılında Ankara'da dünyaya gelmiştir. Gine’deki Baga kabilesinin prensesi Camara Fatumata ile Mehmet Cemil Bey’in torunu olan sanatçı, 'Cenk Sökmen 1' adlı albümü ile tanınmaktadır.
1983 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Devlet Konservatuarı Bale Yüksek Bölümü'nden mezun olan Sibel Sürel, 1987 yılında hocasının tavsiyesiyle İstanbul Devlet Opera ve Balesi‘nde çalışmaya başlamıştır. 1998 yılında “Sultan’s of Dance'ın eğitmenliğini ve dansçılığını yaparak Türkiye'yi dünyada temsil etmiştir.
1977 yılında İzmir Karşıyaka’da dünyaya gelen Ali Tınaz, Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’ndan mezundur. Uzun yıllar boyunca spor eğitmenliği, tv sunuculuğu ve dansçılık yapan sanatçı Yahşi Batı ve Bilal Habeşi adlı filmlerde rol almıştır.
Bilinçli ritmik yaşam uzmanı-yönetici koçu ve koreograf olan Tuncay Vural, 1985 ve 1986 yıllarında düzenlenen Türkiye Dans Şampiyonası’nda iki yıl üst üste birincilik alarak “Türkiye Dans Kralı” unvanını kazanmıştır. İtalya, Fransa ve Hollanda’da koreografi dersleri veren Vural, “Cennetin Lobisinde Sohbet” isimli kişisel gelişim kitabını yazmıştır.
Başta Sihirli Annem olmak üzere, Selena, Beyaz Yalanlar, Ruhsar, Hayal ve Gerçek gibi dizilerde rol alan sanatçı birçok programda sunuculuk yapmış ve yarışmacı olmuştur. 2 Şubat 2011 tarihinde hayatını kaybeden Defne Joy Foster hala hepimizin sevdiği oyuncular arasında yer almaktadır.
Afrikalı bir baba ve Arnavut bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mert Güler'in en büyük hayali futbolcu olmak idi. Fenerbahçe alt yapısında oynayan Güler, dizinden sakatlandığı için 5 kere ameliyat oldu ve 16 yaşında koltuk değneklerine bağlı bir hayat yaşamaya başladı. Özel egzersizler, yoga, meditasyon ve dans ile doktorların yürüyemezsin teşhisine rağmen kendini iyileştiren Mert Güler, şimdi ünlü bit yoğa eğitmeni.
1899 yılında İstanbul'da doğan Ömer Besim Koşalay atletizme başlamadan önce güreş ile ilgileniyordu. 1917 yılında, 52 kiloda İstanbul şampiyonu olan ünlü sporcu 1922 yılında 1500 m. ile Türkiye rekorunu kırdı.
Türk atlet, futbolcu ve teknik direktörü olan Vahap Özaltay, 1919'da Ege'nin Yunan işgaline uğramasıyla 12 yaşındayken ailesi ile Kastamonu'ya taşındı. 1931 Balkan Oyunları'nda Türkiye rekorunu kırarak Türkiye'nin ilk profesyonel futbolcusu oldu.
1949 yılında Bursa’da dünyaya gelen Hadi Türkmen, genetik şeker hastalığı nedeniyle ayak ve bacaklarının bir bölümünü kaybetmiştir. 2010′da Şöhretler Maçı organize edilmesine katkıda bulunan Türkmen, Türkiye Futbol Federasyonu Eski Başkan Vekili ve Fenerbahçe Yönetim Kurulu Eski Üyesidir.
1908 yılında Basra'da doğan Sadri Usuoğlu öğretim hayatı sırasında İstanbul'a geldi ve Robert Koleji'ni bitirdi. Beşiktaş'ta futbol oynamaya başladıktan sonra 1924'te kaleci olarak girdiği takımda 1930 yılına kadar kalecilik yaptı. Arap Sadri lakabıyla anılana Usuoğlu, 1936'da Berlin Olimpiyatları'na katıldı.
Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin ilk siyahi başpehlivanı olan Mustafa Yıldız, 1943 yılında Akhisar’ın Sazoba Köyü’nde dünyaya geldi. 1967 yılından itibaren Başpehlivanlık unvanı için yarışmaya başlayan Yıldız, müsabakaların daha ilk yılında birçok ödül aldı.
1953 yılında Ayvalık'ta dünyaya gelen Mustafa Olpak Türk mermer ustası, yazar ve aktivisttir. 2006 yılında Afrikalılar Kültür ve Dayanışma Derneği'ni kurmuş ve derneğin açılış törenine UNESCO Köle Yolu Projesi başkanı Ali Moussa Iye katılmıştır.
1985 yılında İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı bölümüne giren Mine Söğüt, 1990 yılında gazeteciliğe başlamıştır. 1999 ile 2001 yıllarında Öküz dergisinde yazdığı yazılarla tanınan Söğüt, Kırmızı Zaman adlı romanın yazarıdır.
Arap Ahmet Ali ve İzmirli Ahmet Ali adlarıyla da bilinen Ahmet Ali Çelikten, dünyadaki ilk siyasi pilotlardan biridir. I. Dünya Savaşına katıldığı bilinen pilot, Osmanlı Deniz Kuvvetleri'nin de üyesidir.
Peki siz bu isimlerden hangilerini biliyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...
Bir Afrika kökenli Türk olarak gurur duydum.
Yaşadığım ilçede de(Denizli) 10-15 kadar Afro-Türk aile var. Neredeyse kimseler bilmez Anadolu'ya geliş öykülerini, adlarının başına 'Arap' sözünü koyup geçiştirirler. Ben çok severim onları, çok tatlı insanlar, içeriği görünce de mutlu oldum.
"Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli dönemlerinde Afrika'dan Anadolu'ya veya Kıbrıs'a gelerek buraya yerleşen çocuklarına ve torunlarına Afrika asıllı Türk denilmektedir." simdi burdaki gelen kismi pek dogru degil, getirilen demek daha dogru. keza buyuk kismi osmanli zamaninda kole olarak getirildiler. tarihimizle ilgili kasitli unuttugumuz, yok saydigimiz bir kolelik gecmisi var. 20yy basina kadar istanbulun gobeginde kole pazari mevcuttu. #2 ve #10 daki klasiklesmis arap baci karakteri bu gecmisin izidir. kolelik kalktiginda konaklarda calisan artik ailenin bir parcasi olmus koleleri sokaga atacak degiller elbet. 1940-50lara kadar pek cok konakda eski kolelikden kalma arap bacilari gormek mumkundu. tabi osmanlidaki kolelik amerikadaki gibi irkcilikla butunlesmis bir sistem degildi, beyaz kolelerde vardi. bu yuzden kolelik sonrasi kalan afrika kokenli vatandaslar kolayca halkin icine kaynastilar, cok farkli alanlarda basarili yerlere gelebildiler