Zaman hızla akıp geçiyor ve biz sadece arkasından bakakalıyoruz. Değişen sadece biz değiliz; bizimle birlikte soluk alan mekanlar. Bunlardan en önemlisi de şüphesiz ki herkesin imrenerek baktığı güzel İstanbul'un en nostaljik yerlerinden biri: İstiklal Caddesi... Artık o görkemli zamanlarını geride bırakan cadde, sevenleri tarafından kaderine terk edildi ya da terk edilmek zorunda bırakıldı. Peki neden artık İstiklal Caddesi bizi eskisi gibi kucaklamıyor? Buyurun birlikte bakalım sebeplerine...
Her alana kendi ruhsuz, vizyonsuz, görgüden, zevkten uzak ideolojilerini yerleştirme çalışmalarının sonucu bunlar.Mevcut ne kadar tarz varsa yok edip kendi yaşanmamışlıklarının ruhsuzluğunu empoze etmeye çalışıyorlar.Bir alt yapı çalışması var evet ama bu alt yapı çalışması ülkenin ruhunu,neşesini ve yaşam enerjisini yok etmeye yönelik mutasyona uğramış bir ülke oluşturma çalışması.Ülkenin yapısı , dokusu değişti , yavan ve yabancı bir ülke oldu sayelerinde.Turizmden anladığı görgüsüz araplar, yaşamdan anladığı yasaklar, gelişmeden anladığı ucube yapılar, tarihten anladığı bir ülkenin ortak geçmişini yok etmek, kültür ve sanattan anladığı içine tükürmek, yönetmekten anladığı korku salmak, karmaşa yaratmak olanların ortaya çıkaracağı sonuç budur.Tam anlamı ile zihniyetlerinin yansımasıdır İstiklal.
Ben Bahçelievler-Bakırköy sınırında oturuyorum bizim semt Şirinevler karşımızdaki Bakırköy'e bağlı semt Ataköy diye geçiyor. Bizim meydanda tek tük ağacı bile zor görürken Ataköy'ün her tarafı yemyeşil, yolları temiz, arabalar karşıdan karşıya geçerken yol veriyor. Bunu siyaset için söylemiyorum ama bizde Ak Parti karşı ilçede CHP kazanıyor. Ben hem İstanbul genelinde hem de ilçeler özelinde Ak Partili belediyelerin neden bu kadar ağaç düşmanı olduklarını anlamıyorum. Ağacı kesip beton dökmenin mantıklı bir açıklaması olamaz bence.
maalesef ki öyle. fransız bir arkadaşım ile ufak bir sohbetimiz vardı . Sohbetimizin anafikri binaların ve yapıların ruhsuzluğuydu. Garip bir şekilde yapılan ultra lüks gökdelenler şehri güzel göstermekten ziyade beton yığını olarak gösteriyordu. Osmanlı mimarisi olsun, antik mimariler olsun hepsi bir ruha tarihe sahip. Fakat son zamanlarda beraber sınıflandırdığımız muhafakar mimari maalesef ki onca çabaya rağmen beton yığını olmaktan ileriye gidemiyor.Alışveriş merkezi ne için yapılıyor?? tabiki toplumu tüketmeye yönlendirmek için. .tüketen toplum önce üretme yetisini ardından da düşünme yetisini kaybeder çünkü. Konya'yı bilen bilir. Tertemiz sokaklar. yüksek ruhsuz binalar. İçi boş parklar. Uzunca boş asfaltlar. inanılmaz boş, inanılmaz ruhsuz bir şehir. Ha temiz olmasına temiz. fakat insan sonradan farkına varıyor. Sadece mimari de değil, insanlların kültürü, ufku kadar o şehir.