Türkiye’de uzun yıllar boyunca kimlik belgeleri halk arasında 'kafa kağıdı' olarak anılmış. Sizce de bu ifade oldukça tuhaf değil mi? Aslında bu adlandırmanın ardında Osmanlı dönemine dayanan bir hikaye yatıyor…
Modern nüfus cüzdanları olarak bildiğimiz kimlik belgelerinin temelleri, 19. yüzyılda atılmıştı. O dönemde devletler, vatandaşlarını kayıt altına almak için ilk nüfus sayımlarını yapıyor, bu sayımlar sonucu düzenlenen belgelerle kimlikleri belgeliyordu.
Osmanlı İmparatorluğu’nda ise bu süreç, 1882 yılında "Aliye-i Osmaniye Tezkiresi" adı verilen kimlik belgesiyle başladı.
İlk belgeler, günümüzdeki nüfus cüzdanlarından oldukça farklıydı; büyük, ağır ve pek pratik olmayan kağıtlardan oluşuyordu. Fakat dönemin şartlarına göre bu belgeler halk arasında hızla kabul gördü ve kullanım alanı genişledi.
Türkiye’de "kafa kağıdı" olarak bilinen bu deyim, ilk nüfus sayımı dönemine dayanır. 1831 yılındaki bu sayımda yalnızca erkekler kayıt altına alınırken, kadınlar sayıma dahil edilmedi.
Peki ama bu isim nereden geliyor? İlk başlarda basit bir kimlik belgesi gibi görünen nüfus cüzdanları, zamanla daha fazla bilgi içerir hale gelmişti.
Böylece kimlik taşımanın zorunlu olduğu bir dönemde halk, bu kağıtları yanlarında taşımak zorundaydı. Bu ilginç tabirin asıl nedeni ise nüfus cüzdanlarının oldukça büyük ve ağır olmasıydı.
Özellikle erkekler, nüfus cüzdanlarını feslerinin altına koyarak yanlarında taşır veya doğrudan fesin içine dikerlerdi. Böylece kimliklerini her an yanlarında taşıyor, kontrollerde ceza alma riskini ortadan kaldırıyorlardı.
Zamanla bu alışkanlık, nüfus cüzdanlarına halk arasında 'kafa kağıdı' denmesine sebep oldu.
Çok hoş bir bilgi, daha fazla bu tarz içerikler gelsin 😍👌