Maalesef dünyanın dört bir yanında birbirinden tuhaf ve korkunç işkence yöntemleri mevcut. Bunlardan birisi olan 'Moğolistan hapishanesi' geçmişte özellikle kadınlara eziyet etmek amacıyla kullanılıyormuş. Detaylar aşağıda. 👇Bu fotoğraf ilk kez 1922 yılında National Geographic dergisinde 'Kutudaki Moğolistanlı tutsak' ismiyle fotoğrafçı Albert Kahn tarafından yayımlandı. Ancak fotoğrafı çeken kişi kendisi değildi.Genç kadının esir tutulma sebebine dair kesin bir kanıt yok, ancak böyle bir işkence yönteminin var olduğu su götürmez bir gerçek.Passet, talihsiz Moğolistanlı kadının fotoğrafını çeken kişi. Kahn ise aslen milyoner bir bankacı ve hayırseverdi. Kendisi fotoğraf sanatına çok ilgili olduğu için dünyanın farklı yerlerindeki farklı kültür ve gelenekleri fotoğraflamaya ömrünü adamıştı. Passet de kendisinin profesyonel fotoğrafçı ekibinde yer alan bir diğer isimdi. Birlikte 50'yi aşkın ülkeyi gezerek binlerce fotoğraf çektiler.Kendisine su ve yemek günlük olarak verilmiyordu. Aralıklı olarak verilme sebebi ise işkence süresinin uzun olması içindi.Passet'in bu talihsiz kadına yardım etmeme sebebi olarak 'yerel kanun ve kuralları baltalamak', ya da daha başka (ve doğru) bir deyişle başını belaya sokmak istememesiydi.Fakat bu pek bir işe de yaramadı... Bu hapis yöntemi büyük bir suç işleyen suçluları susuz ve aç bırakarak ölmeleri için tasarlanmıştı. Esirler hava alabildikleri, aynı zamanda yemek yiyip ve su içebildikleri küçük bir deliği bulunan bir zindandan kat ve kat küçük bir alana hapsediliyordu. Bazı dini sebeplerden ötürü masum olanlar dahi bu işkenceye maruz kalıyordu...Bu yüzden onlara 'Vesta bakireleri' adı veriliyordu. Eğer bir kadın iffetine zarar gelecek bir şey yaparsa hemen bu hapishane işkencesine maruz bırakılıyordu.Artık bu işkence yöntemi dünyanın bazı yerlerinden silinse de, maalesef çoğu korkunç ve farklı yöntemler varlığını sürdürmeye devam ediyor. Umarız böylesine mantıksız ve insan hayatını hiçe sayan gelenekler bir an önce son bulur...