Nerede o eski günler üstad! Denizin kokusu bir başka, çayın, şekerin tadı bir başkaydı... Beyoğlu'na tayyör döpiyes, grand tuvalet çıkılır, insanlar adab-ı muaşeret kanununa uygun hareket eder, nezih ve keyifli bir yaşam sürülürdü. Nezaket, hayatın her anına oya gibi işlenmişti adeta, çarşıda, pazarda, sokakta, hatta reklamlarda bile bunu görmek mümkündü... Çok mu monoton geldi? Hayır, pek öyle değil... Gelin televizyonun evlerimizi işgal etmediği dönemde, yazılı basında yer alan ilanlara bakalım.
GÜZELE bakmak sevaptır, değil. Aslı şöyle GÜZEL bakmak sevaptır.
Bazılarında yazım yanlışları var. -
Bazı şeyler hiç değişmemiş. Hala dişleri bembeyaz yapma, cildi bebek gibi yapma, çamaşırları gözle görülür beyazlatma... Pazarlama taktikleri hala aynı.