İstanbul Kağıthane'de T.D. ile H.Y.. bir dönem birlikte yaşadı. Genç kadın bu birliktelikten hamile kaldı ve küçük bebeklerini kucağına aldı. İddiaya göre taraflar çocuk doğduktan sonra bir daha görüşmedi. Genç kadın küçük çocuğunun varlığını erkek arkadaşından sakladı. Aradan aylar geçti. Küçük bebeğinin kimliğini çıkarmak isteyen genç kadın, o dönemde görüştüğü A.E.'nin nüfusuna bebeği kaydettirdi.
Sabah gazetesinden Atakan Irmak'ın haberine göre, yıllarca küçük kız babasını A.E., olarak tanıyordu ancak T.D., bebeğinden gerçeği saklamak istemediği için öz babası H.Y.'ye mesaj atarak durumu bildirdi. Baba H.Y. duydukları karşısında şoke olup hastaneye başvurarak, DNA testi yaptırdı. Küçük kız yüzde 99 H.Y.'nin kızı çıktı.
Kızını nüfusuna kaydettirmek isteyen H.Y., İstanbul Aile Mahkemesi'ne başvurdu. Bebeğinin babasının kendisi olduğunu, nüfusta baba olarak kayıtlı olan A.E.'nin babası olmadığı halde çocuğu nüfusuna kaydettirdiğini beyan etti. Aile Mahkemesi bunun üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunarak 'çocuğun soy bağının değiştirilmesi' suçunun işlendiğini belirtti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Aile Mahkemesi'nin ihbarı üzerine çocuğu olmadığı halde nüfusa başvurarak küçük kızın babası sıfatını taşıyan A.E. ve gerçeği gizleyen anne T.D., hakkında 'Çocuğun Soy Bağının Değiştirilmesi' suçu kapsamında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. İki şüpheli, ilerleyen günlerde İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak.
Çok mantıklı. Şimdi yazıp çizeceğim üşülecek feministler en iyisi siz özgürlük adı altında evlilik dışı çocuklarınızı yeni sevgililerinize kaydettirmeye devam edin. İnsanın sizin gibiler yüzünden gerçekten cahiliye dönemine dönme arzusu artıyor. Anlayana..