Eski Sevgili Teröründen Yıldık!

Hikâye yine “bilindik” eski sevgilisinin terör estirme hikâyesi ya da bize bilindik geliyor. O kadar normalleştirdik ki biz bu mevzuyu, artık kendi aramızda konuşurken bile, “Bilindik eski sevgili terörü” diyebiliyoruz. Ne kadar çok kadın bunu yaşıyor biliyor musunuz? Bildiğinizi zannettiğinizden daha fazla, kat be kat daha fazla. Yanınızda oturan çalışma arkadaşınız, komşunuz, kuzeniniz ve belki kız kardeşiniz… Bildiğinizi sandığınızdan da öte bir durum bu.

Pek çok kadın, eski eş, eski sevgili tacizlerini, tehditlerini, baskılarını sırf yakın çevresine mahcup olmamak için, utandığı için anlatmıyor. O adamdan fiziken korkmak ikinci planda kalıyor aslında. Daha çok korktuğu şey, çevresinden göreceği küçümseyici baskı, tenkit, aşağılanma ya da farklı sebeplerden ötürü bir tür dışlanma. Ne zaman ki ciddi bir hayati tehlike söz konusu oluyor, işte o zaman zaten iş işten geçmiş oluyor. O ana kadar savurulan tehditler, edilen tacizler, savuşturabileceği ya da yönetebileceği bir krizmiş gibi ele alınıyor kadın tarafından. Kimseye çaktırmadan, kimseye rezil olmadan ben bu adamdan kurtulayım, tertemiz ayrılayım da beni kimseye rezil etmesin kaygısı tavan yapıyor. Halbuki kadının her uzlaşma çabası karşı tarafın çapraşık zihninde bir umut ışığı yakıyor ve her seferinde o çarpık zihin, kadının onu artık istemediği noktayla yüzleştiğinde öfke seviyesini ikiye katlayarak devam ediyor. 

Sonuç; cinayet!

Kadın cinayetlerinin çoğu eski eş ya da sevgili tarafından, bir kısmı da “namus” denen tanımlanamaz olgu adına aile bireyleri tarafından işlenen cinayetlerden oluşmakta. Kadının asla bir söz hakkı yok. Onun adına karar verebilen erkek bireyler varken, kadın kim oluyor da kendi hayatıyla ilgili bir karara varabiliyor. Yıl olmuş 2023, kaldı ki 3 ay sonra 2024’e gireceğiz. Kadının seçme ve seçilme hakkı verileli 89 yıl olmuş. Bakın neredeyse 90 yıldır bu ülkede kadınların SEÇME ve SEÇİLME hakkı var ama hâlâ bir kadın, kendi özgür iradesiyle bir adamı terk edip edemeyeceğine, ya da boşayıp boşayamayacağına karar veremiyor. Elbette kararı veriyor ama sonuçları pek de yaşanılası olmuyor. Rezil olma korkusu, bir kadın için hayati tehlikeden daha önemli oluveriyor. Bakın, bunu da yaratan işte bu toplum. Kadın boşanmışsa yapıştır gitsin damgayı, kadın sevgilisiyle nikahsız yaşıyorsa yapıştır damgayı, kadının üst üste yanlış seçimleri mi olmuş, bekleme yapmadan yapıştır damgayı…

İzmir’in Göbeğinde Kurşun Yağmuru

Kaan Berberoğlu - Elvin Özütaştan

Yukarıda bu kadar tatavayı boşuna yapmadım, gerçekten tepemin tası attı, ya da biz İzmirlilerin dediği gibi “Asfalyalarım attı”. Kendi başından da buna benzer ve elbette daha kolay savuşturulabilen belalı bir hikâye geçmiş biri olarak, ölmediğiniz sürece sanki size bir şey olmazmış gibi hissediyorsunuz bir süre sonra. Tehdit edildiğinizi söylediğinizde “Yok canım onları sinirle söylemiştir, yapmaz o  öyle bir şey.” diyebiliyor yakınınızdakiler. O gözü dönmüşlüğü sizden başkası görmüyor sanki. 

Yer İzmir Göztepe. Defalarca eski sevgilisi tarafından tacize ve tehdite uğramış olan Elvin, artık iyiden iyiye korkmaya başlar. Çünkü gün geçtikçe eski sevgilisi Erman, tehditlerinin çıtasını yükseltmiş, iki çocuk annesi olan Elvin’e hayatı zindan etmeye başlamıştır. Bu arada Erman bir polis memurudur ve Elvin, polisten de medet umamaz. Polis memuru arkadaşlarının Erman’ı koruyacağına inandırılmıştır çünkü. İki küçük çocuğunu, sosyal çevresini, ailesini, yaşadığı mahalleyi düşünmek zorunda olan Elvin, onu taciz eden eski sevgiliden sessizce, medenice kurtulmak, hayatına devam etmek istemektedir. 

Bu sırada Elvin’in hayatına yeni biri girer; akıllı, çalışkan, bir çocuk babası, beyefendi bir adam olan Kaan’la güzel bir ilişkiye başlar. Kaan yakın çevresine “Benim bir değil artık üç çocuğum var.” diyecek kadar Elvin’i hayat arkadaşı ve onun yavrularını da kendi evlatları bilmiştir. Bu sırada Erman’ın tacizleri devam etmektedir. Elvin’in arabasının arkasına kendi arabasını park edip geçit vermemeler, “Seni kurşun yağmuruna tutacağım.” diyerek telefonda tehdit etmeler tam gaz devam etmektedir. 

Bir gün yine Erman, Elvin’in evinin önüne gelir, ısrarla Elvin’e aşağı inmesini söyleyen telefonlar açar. Elvin artık korkmaktadır. Önce Konya’daki babasını arar, Erman’ın artık kendisi için hayati tehlike oluşturduğunu, gelip onu kurtarmasını istediğini söyler telefonda. Babası derhal İzmir’e hareket eder. Bu sırada Elvin, erkek arkadaşı Kaan’ı da arayıp durumla ilgili bilgilendirir. Kaan, Elvin’e aşağı inmemesini, polisi çağırmasını tembihler. Elvin yine de olay çıkmasından, mahalleye ya da apartmana rezil olmaktan korktuğu için aşağı inip medenice bu duruma son verebileceğini düşünür. Büyük gaflet… Erman sakinleşmez, tartışmayı körükledikçe körükler. Bu sırada Kaan, Elvin’in evine varmıştır, aşağıda Erman ve Elvin’i tartışırlarken görür, yanlarına gider ve olanlar olur. Erman, her ikisine tabancasındaki şarjörü boşaltır. 8 kurşun Elvin’e, 7 kurşun da Kaan’a isabet eder. Elvin maalesef hayatını kaybederken, Kaan ağır yaralı olarak hastanede yoğun bakıma alınır.

Gazetelerin “üçüncü sayfa haberi” dedikleri cinayet haberlerinden biri bu.

Adnan Erman Özbek

Bu ve buna benzer kim bilir kaç haber daha var. Okuduktan sonra içinizden okkalı bir küfür etmiş olabilirsiniz ve hatta yanınızdakine söylenmiş olabilirsiniz. Bundan öteye gidemiyoruz maalesef. Yaptırım yok, caydırıcı bir ceza yok. Uzaklaştırma kararı çıkarsanız dahi bunun pek bir caydırıcılığı olmuyor bu ülkede. Kararın bittiği gün katiliniz kapınıza dayanabiliyor. Göz göre göre, yardım çığlıklarınız bir anda bir psikopat tarafından sonsuza dek susturulabiliyor. Herkes buna seyirci kalırken, ardından ahlar ve vahlar işitiliyor sadece. 

Yukarıdaki hikâyenin kahramanlarından Kaan, benim çocukluk arkadaşım. Dünya beyefendisi bir adam, iyi bir babadır. Şimdi hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Ben bu yazıyı yazarken Kaan 3 büyük ameliyat geçirmişti. Vücudundan tam 7 kurşun çıkardılar, kolundaki kan akışını sağlamaya, böbreklerini kurtarmaya çalışıyorlardı. Kız arkadaşı Elvin’in öldüğünü henüz kendisine söyleyemediler. Elvin’in iki küçük çocuğuna annelerinin öldüğünü nasıl söylediklerini bilemiyorum. Yaşanan acıya bakar mısınız! Tüm bunlara sebep ne? Bir türlü ayrılamayan, kopamayan eski sevgilinin saplantılı, çarpık ve çürümüş ruhu. 

Sevgili hukukçular, avukatlar, savcılar ve adalet temsilcileri; eski sevgili/eş terörüne karşı, kadın cinayetlerinin engellenmesine karşı caydırıcı nasıl bir önlem alınmalı? Hukuk bilgim sizinki gibi değil ama adalet duygusu çok yüksek bir vatandaş olarak soruyorum bunu, biz bunun önüne nasıl geçeceğiz, bu tacizleri nasıl engelleyeceğiz? Herkes bireysel önlemini alırsa bu ülke Teksas’a dönmez mi? Çantamda biber gazıyla mı dolaşmalıyım? Yakın dövüş kurslarına mı katılmalıyım? Kurşuna karşı yakın dövüş bilmem beni kurtarır mı? Hatta en güzeli hiç evden çıkmamalı mıyım? Lütfen beni ve benim gibi diken üstünde yaşayan tüm kadınları aydınlatın. 

Twitter

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!