Yılmaz, özetle şunları söyledi:
“Vallahi şu anda bizi dinleyenler herhalde beynimin ne durumda olduğunu görüyorlar. Ben buna ne cevap verebilirim? Sayın Cumhurbaşkanı ile yolumuz ikinci kez kesişti. Daha önce 2015 yılında yatırımlarla ilgili olarak verdiğim bir mülakat sonucunda da beni gündeme aldı. O zaman da bana ‘Bunlar bir şey bilmezler. Herkes işine baksın, bilmediği işle uğraşmasın’ dedi. Ben de en iyi bildiğim konunun bu olduğunu belirterek, 'Bu konuda konuşmazsam başka nerede konuşacağım' dedim. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin içeriğine baktığımızda burada hakaret var, küçümseme var, aşağılama var. Şimdi ben bir yurttaş olarak Sayın Cumhurbaşkanı'na dönüp aynı ifade veyahut da benzer ifadelerle cevap vermeyi kendime yakıştırmam.
Ekonomik son hamleden biz yurttaşlar olarak memnunuz. Ama kuru belirleyen en önemli makro gösterge, enflasyondur. Biz yurttaşlar kendi ulusal hükümdarlık hakkımız olan Türk lirasının yerine durduk yerde tanımadığımız, bilmediğimiz yabancı paraları neden koyalım? Bizim ulusal onurumuz kendi paramızdır. Yönetim olarak Türk lirasının satın alma gücünü koruyamadığımız için enflasyon kontrol altına alınamıyor. Haklı olarak yurttaş kendisini koruma içgüdüsüyle yabancının parasına, başka enstrümanlara, altına yöneldi.
Türk lirasının değerlenmesinin önündeki en önemli engel, enflasyonun kontrol altına alınamamasıydı. Ekonomi tamamen dolarize oldu. Yani Türk lirasını biz kendi elimizle, Türk ekonomisinden kovduk. Hükümet maalesef enflasyonla mücadelede başarısız oldu ve havlu attı. Bir yöntem bulundu. Kısa sürede enflasyon düşmeyeceğine göre, bu dövize endeksli mevduat sistemi getirildi. Şu anda başarılı görünüyor. Daha kalıcı olması için Türkiye'de yerleşiklerin 142 milyar dolara yaklaşan döviz hesaplarını satmaları gerekir.