Bunu o kadar normalleştirmişler ki, ciddi bir suç olduğunun farkında bile değiller. İşte o ellerindeki cep telefonlarıyla her an her yerde her türlü görüntünüzü çekebiliyor ve bunu ifşa hesaplarından yayınlıyorlar. İstanbul bu konuda bir cadı kazanı. Instagram veya diğer sosyal medya hesapları üzerinden açtıkları ifşa hesaplarında okul okul, sınıf sınıf, isim vermeden fakat belirgin bir özelliğiyle kim olduğu anlaşılacak şekilde kişilerin özel bilgilerini ifşa edip, yorumlarda da takipçilerden gelen diğer bilgilerle bunu köpürtüyorlar.
Bunları öğrendiğimde benim kanım dondu. Hele birbirlerine gönderdikleri videolar, fotoğraflar ve ardından gelen dedikodu kazanını yazmak dahi istemiyorum. Lütfen çocuklarınıza, yoksa yeğeniniz, ya da akrabanızın çocuklarına bunun bir suç olduğunu anlatın. Farkında bile değiller yaptıklarının nelere yol açabileceğinin. O görüntüleri yayınlamak kadar, dağıtmak ve hatta izlemek bile suça ortak olmaktır. Bunları çocuklarınızla paylaşın. Bunun yanında meyveli puflar ne kadar masum kaldı değil mi!
Bir diğer ve en korkunç tehlikeye geliyorum şimdi hazırsanız; haplar. Bu konu yaşınız kaç olursa olsun hepimizin sorunu haline gelmiş. Ben bunu yeni öğrendim ve kulaklarıma kadar uyuştum sinirden. Özellikle akşam gidilen mekanlarda su dahi içseniz kapalı almanızı önereceğim cinsten bir tehlike. Hani bizim Türk filmlerinin zalim Nuri Alço’sunun kızların içkisine attığı o meşhur tecavüz hapı var ya, onun bir de adı varmış; Rufi ya da Rufy. Bizim büyüme heveslisi gençler elbette alkollü mekanlara gitmek istiyor, yaş sınırından dolayı gidemiyorlar, bizim de içimiz rahat ediyor ya, etmesin! Bu dediğim zımbırtı herhangi bir kafede bile rahatlıkla çocuklarımızın suyuna, meşrubatına, kahvesine konabilecek bir şey.
İngiltere’de okul yurtlarına kayıt yaptırılırken çocuklara bir poşet içinde çeşitli ebatlarda bardak ya da şişe tıpaları verildiğine şahit olmuş bir arkadaşım. Nedenini sorduğundaysa cevap tüyler ürpertici, “İçkilerini ve kendilerini korumaları gerek”. Uykularımı kaçıracak hikâyeler dinledim ardından.
Annelikten istifa ediyorum!
“Bize bu kadar zor olduğunu söylememişlerdi, ben annelikten istifa ediyorum.” dedim bu duyduklarımdan sonra. Ben bu çocukların sadece annesi olamıyorum; gardiyanı, bekçisi, arkadaşı, sırdaşı, hakimi, aşçısı, doktoru, şoförü, mentörü ve daha sayamadığım bir dolu şeyi olmak zorundayım. Yeni dünyanın yeni düzeninde bu sorumluluk ne kadar ağırmış meğer. Çocuklarınızı GPS ile takip etseniz kaç yazar, ya da casus yazılım programları yerleştirin bilgisayarına ne fark eder? Sürekli tetikte nasıl yaşanır?
Öğreniyoruz.
İlk zamanlar anneliğimize laf söyletmemek adına her şeyi dört dörtlük yapmak için kılı kırk yarardık, şimdi önemsediğim şey çocuğumun birkaç dil öğrenmesi değil açıkçası, kendini nasıl koruyabileceğini öğrenmesi. Anneler Günü yaklaşırken “Anne” olabilmenin hakkını bu anlamda verebilen her kadını tebrik ederim. Mesele doğurup doğurmamak değil, sonsuz bir sabırla ve büyük bir özveriyle o çocuğa ne kadar emek verdiğindir. Annelikten istifa edilmiyor, yeni çağın yeni gerekliliğini öğrenmek ve buna hazır olmak gerekiyor sadece. Yeni nesil anneler artık birer komando gibi kendilerini eğitmek, bu çağın her açığını bilmek zorundalar. Günün sonunda ebeveynlerin kendi çocuklarıyla kurduğu güven ilişkisi, tüm bu tehlikelere siper oluyor. Bu zorlu yolculukta tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun.
Twitter
Instagram
'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'