Karısının kendisine söylediği bir yalan yüzünden, kızıp evden çıktığını ifade eden Çeşmecioğlu, şunları söyledi:
''Benim Ankara'ya gitmem lazım, yürüyeyim. Boşu boşuna benim yuvam yıkılıyor, kaynanam üç senedir bizde. Onlar üç kardeşler, hiçbir zaman anneleriyle ilgilenmediler. Hep anneleri bizimle birlikte, anneleri hastalandı ben koştum, hastanelik oldu ben koştum. Karım bütün gün hastanelerde, bizi çökerttiler, sinir sahibi ettiler. Kaynanam eve ne alırsa, akşam geliyorum ‘Yok su aldım, yok kaşar aldım' sırf o su aldım dedi diye eve dört bin 500 TL'lik su arıtıcısı taktırdım.''
Eline silah bicak alip bosanirsan seni öldururum zihniyetinden iyidir cok guzel bir örnek yuruyun abicim herkese örnek guzel bir davranis
Bence ulkemizde ebeveynler cocuklarinin kurduklari aileye yeterince saygi gostermiyor. Yaslaninca beraber kalmalari tabii ki anlasilir ama cocuklarina maddi veya manevi bir sikinti vermemeleri lazim. En azindan bunu minimizie etmeleri lazim. Yoksa bu tur olaylar bitmez.
Türkiye gibi kültürü cahillikten beslenen toplumlarda evlilikler bütün sülaleyi kapsıyor. Kimse birey olamıyor. Bağımlı cıvık çıkarcı aile ilişkilerimiz var. Özel alan ya da özel yaşamın gizliliği unsuru sıfırdır. Biz üreriz ve o çocuklara ömür boyu tapulu malımız gibi davranırız. Ama bunun temel sebebi anne babalardır. Onlar ömür boyu kendi isteklerini hiçe sayan bir kere olsun sorgulamayan kendine değer vermeyen bireylerden oluşunca hayatının merkezine çocuğunu koyuyor. Finalde ise ebeveynin tek düşüncesi " çocuğum en çok beni sevsin mutlu olacaksa da benim istediğim şekilde mutlu olsun ya da benimle mutlu olsun çünkü benim çük gibi bir hayatım var, bir kere olsun kendimi keşfetmedim,aşık olmadım, sevilmedim,yeni insanlar tanıyıp yeni yerler keşfetmedim daha kötüsü bunların hiç birini yapmak istemedim evlatlarım için saçımı süpürge ettim o yüzden hayatlarının ta içine sıçma hakkım var " diye düşünürler.