Eşit ve Ekolojik Yaşamıyla Yüreğinize Bahar Esintileri Getirecek İzmir Gağgı Çiftliği!

Sizlere umut aşılamaya kararlıyım dostlar. O yüzden bugün de içinizde iyimser esintiler estirecek bir haber paylaşmak istiyorum sizlerle.

İzmir’in Bayındır ilçesinde Sarıyurt köyünde bulunan Karlık Dağı'nın batı yakasında 850 metre rakımda 2010 yılında ortaklaşa biçimde 50 dönümlük bir arazide kurulan Gağgı Çiftliği’nde, insanların ülke, dil ve ırk olarak ayrışmadığı bir yaşam inşa edilmeye uğraşılıyor.

900 yıllık anıt özelliğe sahip kestane, ceviz, armut, elma, erik ve meşe ağaçları ile çevrili Gağgı Çiftliği’nde, az teknoloji, az para ile doğal bir yaşam sürdürülmeye çalışılıyor.

Gağgı Çiftliği’ndeki yapılar ise yurt adı verilen geleneksel çadırlardan oluşuyor. Mutfak, banyo, atölye, sera gibi yurtların inşa edildiği Gağgı’da bulunan 8 yurt odun sobası ile ısıtılıyor.

Gağgı’nın elektrik ihtiyacı ise güneş panelleri sayesinde gideriliyor. Doğal yaşamı sürdürmeye çalışan Veysi Özdemir, Türkan Varisli ve gönüllülerin kaldığı Gağgı Çiftliği’nin misafirleri de hiç eksik olmuyor.

Telefon ve elektrikli müzik aleti kirlilik yaptığı için istenilmediği Gağgı’da, müzik ihtiyacı ise doğal şekilde üretilen müzik aletleriyle sağlanıyor.

Gağgı’nın su ihtiyacı ise bin 340 metre yüksekliğinde Karlık dağının zirvelerinden gelen doğal su kaynakları ile sağlanıyor.

Aralık, Ocak ve Şubat aylarında ise yoğun kar yağışından dolayı Gağgı’ya gelen su kaynakların donması ile kar eritilerek su ihtiyacı gideriliyor.

Gağgı’da kullanılan temizlik ürünleri içerisinde ise kimyasal madde bulunmuyor. Meşe külü ve zeytin yağ sabunu temizlik ürünü olarak kullanılıyor.

Doğanın insanı koruduğuna inanan doğa gönüllüleri, güvenlik önlemlerini almayarak yurtlarının kapılarına kilit vurmuyor. Sadece bostanların yaban domuzlarından korunması için çitlerle etrafı sarılıyor.

Çiftlikte yetiştirilen sebze ve meyvelerin bir çoğu çiftliğe gelen ziyaretçilerle paylaşılıyor. Elde edilen ürünlerin fazlası ise güneş yolu ile kurutularak kış için saklanıyor.

Gağgı’dan elde edilen ihtiyaç fazlası meyve, pekmez, reçel, bal, ceviz gibi ürünleri ekolojik topluluk pazarlarına götürerek sattıklarını ifade eden Varisli, ekolojik pazarlara gitmelerindeki amacın sadece ürün satmak olmadığını, pazara gelen herkese tek tek ilaç kullanılmadan sürdürülebilir bir yaşamın nasıl olduğunu anlatmak olduğunu da aktarıyor.

Gağgı’da gönüllüler, bahçe işlerinden yurt yapımına, temizlikten yeni yaşam alanlarının açılmasına kadar kolektif şekilde çalışıyor. Üretim yerli tohumla yapılıyor.

Gağgı Çifliği’nde dört mevsim ekim yapılıyor. Gağgı’da inşa edilen serada ise kışlık ürünler yetiştiriliyor.

Bostanların da yerli tohumları kullandıklarını aktaran Türkan Varisli, şunları söylüyor:

Piyasada satılan GDO’lu ve ilaçlanmış tohumlar tekrar tekrar ilaca ihtiyaç duyuyor. Bundan dolayı biz toprağımızı ilaçlı tohumlarla kirletmek istemiyoruz. Ondan dolayı yerli tohumları bir sonraki yıl için saklıyoruz. Aynı zamanda daha sağlıklı ürünler için sürekli çevre köylerdeki çiftçilerle tohum takası yapıyoruz.

Gağgı’da yetiştirilen meyve ve sebzelerde kimyasal ilaç ve gübre kullanılmıyor. Meyveler yerli ve aşılanmamış ağaçlardan toplanıyor.

Ağaçların dokusunu bozmak istemediklerini vurgulayan Varisli, Gağgı’da yüzde yüz verim elde etme gibi bir kaygılarının olmadığına dikkat çekiyor.

Ürün yetiştirmek için sürekli alternatif yollar aradıklarını aktaran Varisli, şunları anlatıyor:

Gübre olarak ormandan meşe ve ceviz yapraklarının yıllarca üst üstte durduğu çürümüş, kutlanmış katmanı getirip bahçemize atıyoruz. Bahçemizin sulamasını ise dağlardan akan doğal sularla damlama yöntemiyle suluyoruz. Ürünlerindeki hastalıkları arap sabunu, zeytin yağı, sirke, acı biber, sarımsaklı su gibi ürünlerle gideriyoruz. Ürünlerindeki kurtları ise daha doğal olması için, sadece ellerimizle ayıklıyoruz.

Komün beklentili bir enerji ile inşa edildi burası. Hayalim komün enerjinin Gağgı’da gerçekleşmesidir. Burada yaşam kolektif bir zihinle başlıyor. Gağgı’da doğanın takvimine göre hareket ediyoruz. Gağgı’nın felsefesi insanın kendi iç enerjisini doğanın enerjisi ile birleştirmek. Doğa iyi bir öğretmen, o iyi öğretiyor ama devamsızlık yapmamak, kaçmamak gerekiyor. Doğa ile beraber yaşamak gerekiyor.

Burada şehirdeki insanların yaşadığı bulaşıcı hastalıkları yaşamıyorum. 6 yıldır buradayım grip ya da farklı bir hastalığa daha yakalanmadım. Burada yaşım ilerliyor ama daha da dinçleşiyorum.

Yeryüzündeki insanların ülke, ırk ve dil olarak ayrışmasını istemiyorum. İnsanları birleştirecek küçük faaliyetlerin olması gerektiğini düşünüyorum. Benim için de insanları birleştirecek o küçük faaliyet Gağgı. Buranın insanlar için bir yeryüzü evi olmasını istiyorum.

Biz de ilham veren hikâyelerinden dolayı çiftliğin tüm sakin gönüllülerine teşekkür ediyoruz. Yolları açık olsun! 🙏

Kaynak

1

Popüler İçerikler

151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
YORUMLAR
21.12.2016

Tam hayalim valla :)

21.12.2016

isim saçma olmus ama proje tutar

27.12.2016

Bizim memleket hep böyle, demek ki olay izmirde geçince adına proje kelimesini ekliyorlar ... Hmmmm

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ