''Anayasamız ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, düşünce ve ifade hürriyetini teminat altına almıştır. Düşünce ve ifade hürriyeti, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş olmayan, ya da kaygı uyandıran bilgiler ya da düşünceler için de geçerlidir.
Bir düşünce, toplumun büyük bir bölümü tarafından benimsenmeyebilir ve hatta kınanabilir. Toplum tarafından kınanan ya da ayıplanan her düşünce ve eylemin karşılığı, ceza hukuku kapsamında suç ve ceza olarak değerlendirilemez.'
Müsnet suçun maddi ve manevi unsurunun, 'uyuşturucu madde kullanmayı özendirmek' olduğu ve sanığın sırf bu kasıtla hareket etmiş olması gerektiği değerlendirilmişti. Sanığın savunmaları dikkate alındığında özendirme kastıyla hareket etmediğini belirttiği, daha önce yayınlanmış bir diziden alıntı yaptığını beyan ettiği görülmüştür.''
Var ya, Adalet sistemini sosyal medya olarak biz yönlendiriyoruz sanki...
Buna tam olarak sosyal medyanın gücü deniyor.. Yanlış anlaşılmasın kendisine bayılmam da ayılmam da..
amerikadaki jüri olayı gibi burdada sosyal medya var sosyal medyanın tepkisine göre karar alınıyor