1543 yılında Dünya Merkezli Evren Modeli olarak adlandırılan bir model yıkıldı. Yerine Güneş Merkezli Evren Kuramı geldi.
Düşünce tarihinin en önemli değişimlerden biridir bu. Batı’da yeni düşünce dünyasının temellerini de içermektedir. Artık insan güneşin etrafında dönmektedir, yaşadığı dünya her şeyin merkezi değildir. Bu bilgi, insanın evrendeki yerini kökünden değiştirmiştir.
1900’lere geldiğimizde Fort Modeli bant sistemi üretimiyle birlikte büyük bir devrim daha gerçekleşmiş oldu. Seri üretim modeli doğdu... Ancak seri üretim, insanın mekanikleşmesine ve kendi emeğine yabancılaşmasına neden oldu.
Bant sistemi üretim modelinden önce, en başından en sonuna kadar üretimin başında bulunabilen işçi, artık bandın üzerinde ilerleyen, hiç tanımadığı bir ürünün sadece bir vidasını sıkmakta olan bir makinaya dönüştü. Emeğine ve yarattığı ürüne yabancılaşan insan böylece kendine ve insanlığa da yabancılaşmaya başladı. Seri üretim modeli de insanın hayatında, ahlakında, ilişkilerinde ve psikolojisinde çok büyük değişimlere yol açtı.
Artık atomun parçalanmasına, atom altı parçacık fiziğinin insanlık tarihi üzerinde neden olduğu değişimlere gelelim.
Atomun parçalanması, sadece yok edici, güçlü bir silah doğurmadı. Aynı zamanda insanın, inancının da parçalanmasına neden oldu.
Temel şartlarda bir bütün olan ve bütünün tüm özelliklerini taşıyan atom, birdenbire parçalanıvermiş ve ortaya belirli bir sistemi takip etmeyen, ani yer değişikliklerine ve bilinmezliklere bırakmıştı yerini.
1929 yılında E. Hubble tarafından gözlemlenen bir olgu insanoğlunu farkında olmadan dehşete sürükleyecekti. 1543 yılında zaten güneş sisteminin merkezi olmadığını, dünyanın kendi çevresinde dönmediğini öğrenen insanlık şimdi de kozmosun sürekli genişlediğini öğrendi. Kozmos öyle büyük ve öyle sonsuzdu ki, insan ister istemez kendini bir toz zerresi gibi hissetti. Elbette 1929’da hemen başlamadı bu psikolojik süreç... Zamanla sonsuzluğun içinde küçülmeye devam etti.
Ne gariptir ki tarihin en büyük iktisadi bunalımını da yine aynı yıl, iliklerine kadar yaşadı insanlık. Bu uzun iktisadi bunalım, dünyada iki sistemi, bir nasyonal sosyalizmi yani faşizmi doğuracaktı, diğer yandan da planlı ekonomi uygulayan Sovyetler birliğini büyütecekti.
Kaos yasasının keşfiyle birlikte işler daha içinden çıkılmaz bir hal aldı. Bu teori de yazık ki nedensellikle kestirebilirlik arasındaki bağları kopardı.
Çünkü özü , olayların rastlantı eseri meydana geldikleri değil, kesin olarak açıklanabilir amaçların yarattığı Etkilerin önceden kestirilmeyeceği idi.
Sigara dumanının havada yaptığı şekiller tamamen düzensiz ve bağımsız rastlantılar şeklinde görülebilir. Ancak bir teorik fizikçi dumanın bu dinamiğinin aslında ortamdaki birçok parametreyle belirlendiği görüşündedir. Girdiler o kadar çoktur ve o kadar değişkendir ki incelemek ve net bir kanıya varmak imkânsızdır. Parametrelerin bu denli değişken olması, aslında o parametrelerin aynı zamanda bir çıktı olmasından da kaynaklanır. Dumanın hareketine neden olan hafif bir hava akımı, aslında odanın başka yerindeki bir sıcaklık değişikliği ve basınç farkının neden olduğu bir harekettir. Ayrıca dumanın dinamiğini etkileyen girdiler birbirlerine bağlı olabilirler ki bu durumu tam anlamıyla içinden çıkılmaz hâle sokar.
Hava akımının yalnızca sıcaklık değişiminden kaynaklandığını farz edelim ki pratikte milyonlarca etkenden sadece biridir. Sıcaklık değişimi ortamda basınç farkı yarattığından hava akımını etkiler. Ancak oluşan hava akımı sıcaklıkta tekrar değişimlere neden olacağından farklı girdilerle tekrar bir fonksiyon oluşturur ve bu değişim sonsuza kadar devam eder. Birçok farklı girdinin sürekli değişerek fiziksel değişimler ve farklı düzenler yaratması ve bu düzenlerin yine kendisini etkilemesi insan zekasının ve günümüzdeki gözlem ve bilimsel tahmin yeteneklerinin çok çok üstünde olmasından dolayı kaos olarak nitelendirilir.
Bütün bu belirsizlikler, evrenin genişlemesi, kaos teoremi, atom altı parçacıklarının belirsiz hareketi, insanlık için gerçekliğin kaybolması, insanın kendini evrende tek başına ve çaresiz hissetmesine yol açtı. Bir insanın elinden gerçekliğini alırsanız, yolunu şaşırır.
Bütün bu gelişmeler aynı zamanda bilimi, kişisel gelişimcilerin kucağına atmıştır.