Özkök, Öztürk'ün 'Bizden sonraki kuşakların, gazeteci olmak isteyen gençlerin bu röportajı dinlemesini çok istiyorum. Ben de çok hatalar yapmışımdır mesleğimde. Bu hataları yapmasınlar. Ekmeğimizi buradan kazanalım istiyoruz' ifadesi üzerine şunları söyledi:
'Benim 20 yıl Amiral Gemisi denen şeyin (Hürriyet gazetesi) amiral katında oturduğum zaman, yukarıdan bakınca herkesi görüyorsun, meslekte. Eğer bugün benim kuşağımdan bir tane gazeteci çıkıp bana derse ki 'Ben bu hataların hiçbirini yapmadım. Ben tertemiz bir gazeteciydim, ben dürüstüm.' Hele hele o 'Ben dürüstüm' diyenler... Tamam mı? Çok fazla dürüstüm diye böbürlenenler... Bana kimse maval okumasın. Sezen'in şarkısı gibi bu gazete de. Hiçbirimiz masum değiliz. Ama bir şey söyleyeyim, bu meslek en büyük masumiyetini 2010'dan sonra kaybetti. Bu lafımı da lütfen yayınla. Bu meslek en büyük günahlarını 2010'dan sonra işledi.'
Samimiyetsiz, obsesife bak itiraf ederken de böbürleniyor. Tepesinde bulunduğu ana akım medyayı yok etmişler, insanlar gazete almaz olmuş, tüpçü gibi alakasız adamlar medya patronu olmuş, o kadarı da olmaz dediğimiz ne varsa toplumu yavaş yavaş alıştırmışlar hazırlamışlar, şimdi hepimiz hatalıyız diye günah çıkartıyor. Böyle vicdan rahatlatılmaz asıl kendisi maval okumasın, onca onurlu gazeteciden haberi olması işine gelmez. Kendisinin de demek istediği gibi patronlardan iktidar sahiplerine kadar ne istenildiyse onu yazmış algı yapmış dönemin adamı olmuştur. Kendi gazete çevresinin böbürlenmemesi konusunda haklı. Gazeteden arkadaşları mail ile kovulmuş çıkıp iki satır yazamaz konuşamaz mavallık bile değil acizlik, taksitlerin bitsin iktidar gitsin götü sağlama al konuşursun.
Mesleğin masumiyeti diye bir şey yoktur, o mesleği icra edenlerin onurlu olup olmaması, mesleğin hakkını verip verememesi diye bir şey vardır.Her dönemde hayatı pahasına gazetecilik mesleğinin onuruna yakışır şekilde işini yapmaya çalışanlar da olmuştur, senin gibi onurunu bir kenara koyup çıkarları için gazetecilik mesleğinin adını kirleten işlere imza atanlar da. Hiç boşuna kendini mazur göstermeye çalışma, sorun meslekte değil, sende ve senin gibilerde. Korkuyorsanız, yapamıyorsanız gazeteciliği bırakın, gidip domates falan satın, hiç olmazsa onurumla para kazanıyorum deme hakkınız olur.
Bu nonoşu en güzel Emin Çölaşan anlatmıştı bir yazısında :)