Aşağıçağlar köyü muhtarı Ali İnan, bu yılın kendileri için ‘felaket yılı’ olduğunu söylüyor. İnan, bölgeyi vuran dolu yüzünden dallardaki meyvelerin çürüdüğünü, maden faciasıyla da ocaklarına ateş düştüğünü söylüyor...
Yırtık lastik ayakkabıyla oğlunun cenazesine katılan 75 yaşındaki Recep Gökçe’nin yaşadığı yoksulluk ve yoksunluk, 18 madencinin ölümüyle sarsılan Ermenek’e hiç de yabancı değil. Madende çalışmak dışında meyve yetiştirerek geçinmeye çalışanlar da, yakacak odun için elma ağaçlarını kesmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Her sokakta matem havası
6 madencisini toprağa veren Aşağıçağlar köyünde neredeyse her sokakta matem havası var. Gençlerin madende, yaşlıların ise sahip oldukları meyve ağaçlarından geçimini sağladığı köyün 21 yıl muhtarlığını yapan 74 yaşındaki Ali İnan’la konuşuyoruz. İnan, olgunlaşma döneminde bölgeyi vuran dolu yüzünden dallarda bekleyen elma ve kirazlarının çürüdüğünü, maden faciasıyla da ocaklarına ateş düştüğünü söylüyor. Bu yılın kendileri için ‘felaket yılı’ olduğunu belirten İnan, “Eskiden gençlerimiz komşu köylerde madene gidenlere gülerlerdi. Meyvecilik bitince onlar da madene inmek zorunda kaldı. Geçim şartları hep zordu. Ama artık daha da zor. Eskimiş lastik pabuçlar ise bizim gerçeğimiz” diyor.
Erken emekilik için
Arif Balkan'ın Milliyet'te yer alan haberine göre, köy sakinlerinden 70 yaşındaki Sultan İzsoy, köydeki gençlerin sosyal güvence ve erken emeklilik için madene inmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Madende ağabeyi Osman Çoksöyler’i kaybeden Hasan Çoksöyler de “Köyde yaklaşık 100 genç madende çalışıyor. Bazıları büyükşehirlerde gurbette. Ağabeyim emekliliğini bekliyordu. Orada çalışmaktan hiçbir zaman mutlu olmadı. Ama yapacak bir şeyi de yoktu” diye konuşuyor.
‘Lastik pabuçlar bizim gerçeğimiz’
Taşeli platosunda Toroslar’ın zirvesindeki Ermenek, yaklaşık 30 bin nüfusa sahip. Ekilebilir toprakları oldukça az. İlçeye 30-40 yıl önceleri yerli halk zorlu coğrafi koşullar yüzünden ‘Tekerlek dönmeyen memleket’ dermiş. Küçükbaş hayvancılık, meyvecilik ve özel sektörün sahibi olduğu linyit madenleri dışında geçim kaynakları ise yok.
Oğlu Tezcan Gökçe’yi toprağa verdiği gün ayağındaki eskimiş lastik ayakkabıyla herkesin yüreğini burkan 75 yaşındaki Recep Gökçe’yle gördüğümüz manzara, Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi Ermenek’in de yabancı olduğu bir tablo değil. Para kazandırmayan elma ağaçlarının ‘en azından’ bir yıl yakacak masrafından kurtulmak için kesilmeye başlandığı ilçe ve köylerde kime dokunsak, “Maden tek ekmek kapısı. Eskimiş lastik pabuç bizim gerçeğimiz” şeklinde konuşuyor.
Elma bu sene yok pahasına
Köyde topladıkları elmaları, kadın erkek, çoluk çocuk traktör arabasından indirirken konuştuğumuz Nisan Demir, dolu yüzünden bu sene elmalarını yok pahasına sattığını söylüyor. Demir, “Büyük şehirlerde en ucuzunu 2 liraya yediğiniz elmayı, aracı benden 30 kuruşa alıyor. Elma hele bu sene yok pahasına gidiyor. Gübresiydi, ilacıydı, sulamasıydı derken varın hesabını siz yapın. Bu şartlarda geçinmek mümkün mü?” diye soruyor.
‘Masraflarım için 40 ağacımı kestim
Maden sahası civarında Toroslar’ın gölgesinde bir diğer durağımız Katranlı köyü. Kapısının önünde derin derin düşünürken karşılaştığımız 66 yaşındaki Durmuş Ali Güner, birkaç gün önce kalp ameliyatı geçirmiş. İki oğlundan biri madende çalışan Güner, “Gurbete gitseler daha zor. Burada zaten iş yok. Önceleri elmamız, kirazımız vardı. Altından kalkmak ne mümkün? Geçen ay var olan 40 elma ağacımı da kestim. En azından bir kışı çıkarabileceğim odunum oldu. Yakacak masrafımı karşıladım. Seneye ne olur? Onu bilemem” diyor.
‘Oyun bile oynamıyoruz’
Katranlı muhtarı İsa Başar, Ermenek’te faciadan sonra köydeki yaşamı şöyle özetliyor: “Facia bizi çok etkiledi. Köy yerinde kafa dağıtmak için kahvede okey ya da iskambil oynanır. Matemden kahve masalarında Oyun bile oynanmıyor artık...”
Güneyyurt-Ermenek yolunda yamaçta 12 yaşındaki Osman Doğtaş’la toprak kazan baba Ömer Doğtaş, “Bu yıl 600 lira gübre, 300 lira tarım ilacı ve bir o kadar da sulama parası verdim. Kazandığım para 2 bin lira. Kömür olmasa elmamı bile yetiştiremem. Ben nasıl yaşayacağım?” diyor.
Arif Balkan | Milliyet