İbrahim Öner'in ardından yine aynı vardiyada çalışan ustabaşı Mehmet Öndür de, faciada yaşamını yitiren şef Recep Çiloğlu'nu kömürü çıkarttıkları yerde gevşeme olduğu konusunda uyardığını ancak onun 'Ohh ohh bol bol kömür geliyor, çalışın çalışın' diye talimat verdiğini belirtti. 4'üncü başyukarı adı verilen bölümde çalıştığını ve aşırı derecede gevşeme olduğunu belirten Öndür, şunları söyledi:
'Oh oh bol bol kömür geliyor, çalışın çalışın'
'Ben 4'üncü başyukarıda çalışıyordum. Aşırı derecede gevşeme vardı. Olaydan bir gün önce de Recep şefe 'kömür kendisi geliyor' diye uyardım. Şef de, '’Oğlum taşa yakın olduğumuzdan gevşeme olur' dedi. Eski ocağa daha 80 metre var diye bize sürekli çalışmamızı söylerdi. Hatta Recep şef, 'Ohh ohh bol bol kömür geliyor, çalışın çalışın' diye talimat veriyordu.'
'Bir an üstüme dağ gelecekmiş gibi hissettim'
Öndür, faciadan önceki vardiya çalışırken kömürlerin kendiliğinden gelmesi nedeniyle çok korktuğunu belirterek, 'O gün çok korkuyordum. Bir an üstüme dağ gelecekmiş gibi hissettim. Kömür kendisi geliyordu' dedi.
'Müfettişler gelmeden bacalar kapatılıyordu'
Öndür, müfettişlerin denetim için ocağa gelmeden önce üretim haritası dışında kaçak olarak açılan bacaların (galerilerin) kapatıldığını ileri sürerek, 'Müfettişler gelmeden önce tehlikeli yerleri kapatıyorduk. Gidince geri açıyorduk. Müfettişlere, maden sahasını küçük göstermek için barajla bir bölümünü kapatıyorlardı. İşçileri de müfettişlere göstermiyorlardı' dedi.
Sanık avukatlardan birinin Öndür'e, 'Sen madem tehlikeyi fark ettin niye söylemedin' sorusu üzerine Öndür, 'Abicim o kadar bilsem, ben zaten maden mühendisi olurdum' dedi.
Aynı vardiya da çalışan işçilerden Mehmet Civelek de, müfettişler gelmeden önce bacaların kapatıldığını öne sürdü. Faciada yaşamını yitiren Şef Recep Çiloğlu'nun ona da eski ocağı 80 metre mesafe olduğunu söylediğini belirten Civelek, 'O gün daha yoğun kömür geliyordu. Arkadaşlarımdan tahkimat yapamadıklarını duydum' dedi.
Tanık olarak dinlenen işçilerden Süleyman Bilgin de kömürlerin sürekli kaydığını, tahkimatın yapılamadığını ve denetimler sırasında bacaların kapatıldığını, denetimler sonrası yeniden açılıp, çalışmaya devam edildiğini belirtti. İşçilerden Hasan Erdoğan da yine benzer ifadeler kullandı. Mahkeme heyeti 14.00'a kadar duruşmaya ara verdi.
İstenen cezalar
Davada sanıklardan 14'ü, 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan 20- 25 yıl hapis istemiyle, diğer sanıklardan 1'i 'Yetkisi olmadığı halde belgelere imza atmak', diğeri de faciayı 'Bildirme yükümlülüğünü ihlal' suçlamasıyla yargılanıyor. Ölen madencilerin aileleri ile 1-2 yaşlarındaki çocuklarının da bulunduğu 62 kişinin şikayetçi olarak yer aldığı davada, aralarında aynı madende çalışan işçilerin de olduğu 45 kişi tanık olarak bulunuyor.
Geçen 15 Haziran günü başlayan ve 3 gün süren ilk duruşmada hakkında tutuklama kararı çıkan Has Şekerler Madencilik Şirketi'nin daimi nezaretçisi maden mühendisi Yavuz Özsoy'un hala tutuklanmadığı ortaya çıktı. Özsoy, yaklaşık 3 ay tutuklu kaldıktan sonra, tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti.
DHA