Kazanın ardından olayı bildirmediği iddiasıyla ‘Bildirme yükümlülüğünü ihlal’ suçlamasıyla yargılanan Has Şekerler Madencilik Şirketi’nde puantör olarak çalışan Mustafa Ayan, ifadesinde olay günü elekte çalıştığını belirtti. Ayan, “Kaza olduğunda vinç dairesinin köşesinde arkadaşları gördüm. Birini arabaya aldım, kantara götürecektim. Mesut bana ambulans çağır, demiş ama ben onu duymadım” dedi.
Yalan söylemediğini belirterek ağlamaya başlayan Ayan, Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadelerinin ise doğru olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı Mustafa Başarı, Mustafa Ayan’ın ifadesinin ardından duruşmaya 10 dakika ara verdi.
“Sondaj makinası için yüzüğümü verirdim”
Duruşma verilen 10 dakika aranın ardından yeniden başladı. Bu kez mağdurların ifadeleri tek tek alındı.
Sondaj makinası için parmağındaki yüzüğü çıkartıp verebileceğini belirten Şadiye Çoksöyler, ”Bütün Cenne Şirketi’nden şikayetçiyim. Yargılanmalarını istiyorum. Sondaj makinalarını alacağız deselerdi, parmağımdaki yüzüğü çıkarır verirdim. Birkaç ocağı açacaklarına, bu ocağa bakım yapsalardı, olmazmıydı” diye konuştu.
Maden yasasındaki son değişikliğin ardından işçilerin öğle yemeklerini madenin içinde yediğini hatırlatan Çoksöyler, ”Yeni yasadan dolayı 150-200 lira yemek parası vermemek için aşağıda yemek yiyorlardı. Bizim canımızı yediler. Ocaklar kapalıyken Yavuz Özsoy (tutuksuz yargılanan teknik nezaretçi) eşlerimizi tehdit etti, ‘işe başlamazsanız tazminatınız ölecek’ dedi” diye konuştu.
Ölen madenci Bahri Üzer’in oğlu Mustafa Üzer de, tüm sorumlulardan şikayetçi olduğunu söyledi.
“Hakim bey, bak senin de evladın vardır, cezasız bırakma bunları”
Faciada oğulları Kerim ve Ali Haznadar’ı kaybeden Saadet Haznadar ise sorumluların en ağır cezayı almasını istedi. Oğulllarının zorla madene götürüldüğünü öne süren Haznadar, ”Benim çocuklarımı zorla götürdüler. Ben cezalanmalarını istiyorum. Hakim bey, bak senin de evladın vardır, cezasız bırakma bunları. Sonuna kadar bu davanın peşindeyim, ölene kadar peşini bırakmayacağım. Eğer sen de cezalandırmazsan size de hakkımı helal etmem” diyerek ağlamaya başladı.
Saadet Haznadar, gözyaşları içinde ”Ben yavrularıma, kimsenin hakkını yedirmedim. Çiftçi insanım, yüreğimle besledim onları. O makina (sondaj makinası) olsaydı benim iki evladım da kurtulurdu. Çocuklarım öbür dünyada bana hakkımı aramadın mı ana derlerse ben ne cevap vereceğim” dedi.
Davadan vazgeçilmesi için para teklifi iddiası
Ölen madenci Ahmet Tokat’ın babası Ahmet Tokat, şüphelilerin hepsinden şikayetçi olduğunu belirterek, “Bayramlarda paralarını vermediler, ‘Gelmezseniz paranızı vermeyiz’ dediler. Hepsinden şikayetçiyim” dedi.
Ölen madenci Hüsnü Çolak’ın eşi Hürü Çolak, maden sahiplerinin davadan vazgeçmesi için kendilerine para teklifinde bulunduklarını iddia etti. Hürü Çolak, “Hepsinden şikayetçiyim. Bunlar benim eve geldiler, bana para teklif ettiler. Paralarını istemiyorum, ben can istiyorum. Hepsinden şikayetçiyim” dedi.
Hüsnü Çolak’nın babası Hasip Çolak da şüphelilerin suçu birbirlerinin üzerine attığını belirterek şikayetçi olduğunu söyledi.
Ölen madenci Ömer Cansu’nun babası Hüsnü Cansu, “İnsan hakları var diyorlar. Şuradan bir hayvan düşse ya helikopter çağırırlar, ya uçak çağırırlar. Başbakan bir maaş verdi. Ama bunlar o parayı vermediler. Kömürün, pisliğin içinde ekmek yiyen adama bu yapılır mı? Bunlarda vicdan diye bir şey yok. Bizim evlatlarımız sayesinde ekmek yiyor bunlar. Bunların hepsine ceza verin. Ceza biter, ama acı bitmiyor, ben acılıyım. 8 aydır ben ne ekmek yiyebiliyorum, ne uyku uyuyabiliyorum” diye konuştu.
Anne Pakize Cansu da “En büyük cezayı vereceksiniz, toprağın altındaki yavrularımız da rahatlayacak. Ölene kadar davamın arkasındayım” dedi.
Madende oğulları Kerim ve Ali Haznadar’ı kaybeden Şükrü Haznadar da 38 gün süren kurtarma çalışmaları sırasında ocağa ait haritanın sürekli arandığını belirterek, “38 gün harita aradılar, ama şimdi haritayı çıkarıp getirdiler. Hepsinden şikayetçiyim” dedi.
Kerim Haznadar’ın eşi Zahina Haznadar da davadan vazgeçmeleri için kendilerine para teklifinde bulunduklarını iddia etti. Haznadar, “Bizim eşlerimizin maaşlarını vermiyorlardı, şimdi madencilerin evlerine gelip para teklif ediyorlar. Bunlar bu paraları nereden bulmuşlar. Hepsinin cezasını çekmesini istiyorum” diye konuştu.
Kucağından dün hastaneden taburcu olan böbreği alınan 3 aylık kızı Kübra ile duruşmaya katılan Ali Haznadar’ın eşi Fadime Haznadar ise ifadesinde şunları söyledi:
“Biz dağın başında, kuru soğan ekmek yiyen insanlarız. Benim 4 yetimim var. Bu yavrumun böbreğini aldılar. Benim karnımda hastalandı çocuğum. Biz köy vatandaşıyız. Bize haritadan bahsetmesinler. Dün ameliyathaneden çıktık geldik. Biraz insafları varsa, itiraf etsinler suçlarını, biz suçluyuz desinler. Bunların hepsi suçlu, ben şikayetçiyim. Yüce adaletinize sığınıyorum.”
Ölen madenci Mehmet Özcan’ın eşi Fatma Özcan da şikayetçi olduğunu belirterek, “Bu kazaya göz yumanların, cezasını çekmesini istiyorum. Davacıyım, size ve Allah’a güveniyorum” dedi.
Madenci ailelerini ifadelerini verdikten sonra müşteki avukatları tutuksuz yargılanan sanıkların zorla mahkemeye getirilmesini talep etti. Mahkeme heyeti bu talebi reddedip, bir sonraki celsede sesli görüntü sistemle ifadelerini verebileceklerini belirtti. Bu kez salondaki tüm avukatlar itirazda bulundu ancak itiraz reddedildi.
Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verip, bir sonraki celsenin yarın saat 09.00 olacağını belirtti.