Ben anlamam kırmızı hapı yutar, memleketi erken seçime zorlarım diyen, şimdiden siyasi partiler mezarlığında kendini çukurunu kazmaya başlayabilir. Çünkü bu halk verdiği mesajı algılamayan yahut reddeden lideri ve partisini diri diri gömer.
Aktroller başlığa bakıp, galeyana gelmesin. Çünkü ortak düşman olarak kendilerini göstermiyoruz. Bugüne kadar yaptıklarıyla (aktroller) hak etmiyorlar değil ama ortada bir hukuksuzluk varsa bunun çözüm yeri yargıdır. Zira ülkenin başında daha büyük sorunlar var. Örneğin sınırlarımıza dayanan IŞİD gibi. Hal böyleyken, MHP'nin çıkıp kendi insanına yüz çevirmesi siyasi intihardır. Halka bunu anlatamaz.
Ne yazık ki yaşam, çizgi filmlerde olduğu gibi sonsuz olasılıklar ve fırsatlarla dolu değil. Ülkemizin sahip olduğu imkanlar da ortada. Zaten ekonomik göstergeler uzun bir süredir iyi görünmüyor. E o zaman bu şartlar altında, nasıl ve kim, yeniden seçim kararı almayı gönül rahatlığıyla göze alabilir? Var mı böyle pervasızlık!?
Dr. Who izleyenler bilir. Bir zaman lordunun da değiştiremeyeceği şeyler vardır. Bizim gerçekliğimizde o şeyin adı, borç sahibi olmaktır. Seçim yapmak nasıl maliyetli bir iş ise, kampanya düzenlemek de öyledir. Adayların hepsi seçim sürecinde büyük paralar harcadılar. Çoğunun ciddi borçlar altına girdiğini biliyoruz. Evet belki içinizden 'bize ne' diyorsunuz ama onların bu halde olmaları, seçime gitmenin önündeki en büyük engellerden biri.
İş dünyası pragmatisttir. Bu yüzden belirsizliği sevmez. 'Mad Men' dizisini ele alalım. Devir değişir, ilişkiler değişir ama değişmeyen tek şey para kazanmanın ve gücün verdiği hazdır. Para ve güç olmazsa, refah, konfor ve ayrıcalıklar da olmaz. O yüzden kendini iş adamı/kadını olarak gören hiç kimse, erken seçimi göze almaz.
Seçim sonuçları 'Başkanlık Sistemi' ile ilgili halkın görüşünün net bir şekilde ortaya koydu. Ayrıca seçim sürecinde yaşananları da tasvip etmediğini de gösterdi. Kısaca halk kırmızı çizgisini çekti. Bu saatten sonra Cumhurbaşkanı'ndan beklenilen şey, anayasanın belirlediği yetki sınırları içinde kalmasıdır.
Seinfeld dizisindeki ikonik 'Newman' karakterini hatırlarsınız. Jerry'ye göre kötülüğün vücut bulmuş haliydi. Yanlış anlaşılmasın Ahmet Davutoğlu'na bir gönderme yapmıyoruz. Ancak Davutoğlu'nun koalisyon için kapısını çalacağı 3 parti liderinin de, kendisine 'Newman' gözüyle bakacağını varsayabiliriz. Ne var ki, dizide Newman, iş uzlaşmaya gelince ne yapacağını gayet iyi bilen bir karaktere dönüşebiliyordu. Hem de karşısındaki kişinin hakkında düşündüklerine aldırmaksızın.
Ülkenin içinde bulunduğu şartlar ve uzlaşmaz görünmenin kamuoyunda yaratacağı negatif etki göz önüne alındığında, Davutoğlu muhalif parti liderlerinin önüne getireceği şartlara (yolsuzluk dosyalarının şeffaf bir şekilde açılması, anti demokratik yasaların yeniden gözden geçirilmesi vb.) 'evet' diyecektir diye düşünüyoruz.
Örneğini Friends dizisinde görebileceğimiz bir sıkı fıkılık halinin öznesi haline geldi, bir anda CHP. Belki tüm kartlar onların elinde değil ama yine de tüm kapılar onlara doğru açılıyor. Olumlu bir seçim kampanyası gerçekleştirdikleri konusunda, sanıyoruz herkes hemfikirdir. Ekonomi konuştular ve farklı projeler açıkladılar. Bu durum seçim sonuçlarına yansımadı belki. Ancak birçok seçmenin zihninde alternatif haline geldikleri gerçeğini de görmezden gelemeyiz.
Bu olumlu tabloyu pekiştirmelerinin yolu artık hükümette yer almaktan geçiyor. O yüzden ülkeyi erken seçime götürecek bir tutum sergilemeleri neredeyse imkansız gibi. Ayrıca bu seçim sonuçları, onların kendilerini halka ispatlamaları için son bir şanstır.
HDP için halen bölücü, terörist yakıştırması yapanlar ayıp ediyorlar. Belki çok tepki alacağız ama bu bir gerçek. Seçim sonucunda %13.1 oy almış bir partiden bahsediyoruz. Üstelik ülkenin dört bir yanından oy almayı da başarmışlar. Dahası 'biz de bu ülkenin bir parçasıyız' diyorlar. Onları dışladığınız ya da ötekileştirmeye devam ettiğiniz sürece; elinize ne geçecek, hiç düşündünüz mü? Biz söyleyelim koca bir hiç! Zira HDP uzaydan gelmedi. Onlarda bu toprağın gerçek sahipleri.
İçinizde şüpheler olabilir. Zaten kimse size şüphelenmeyin demiyor. Ama insanlara da, söylemlerini kanıtlamaları için bir şans verin. Demokrasi ruhu bunu gerektirir. Geçmişte büyük acılar yaşandı. Bu yüzden yaraların iyileşmesi zaman alacaktır. Ama iyileşme sürecinin başlaması için herkesin adım atması gerekir. Bu adım ülkenin birliğini ve geleceğini garanti altına alacaktır.
HDP'nin erken seçim gibi bir düşüncesi olmadığını, Demirtaş dünkü konuşmasında belirtmişti. O yüzden bu konuda başka bir şey söylemeye gerek duymuyoruz...