Yahu zaten neredeyse her fırsatta, öğle arasındaki 1 saatlik yemek molasında, mesai çıkışında, ders arasında, hatta derbi maçların devre arasında bile birlikteyiz. Ara sıra arkadaşlarımla çıkıp erkek muhabbetiyle erkek dedikodusu arasında kalan ve arkadaşlarımdan ayrıldığım an unutacağım konuların konuşulduğu görüşmelerime ses çıkarma. hayatım.
Watsapp, Facebook, Messenger, Tango mango derken aldı başını yürüdü sosyal iletişim. Bu aşikar. Herkesin olduğu gibi benim de tanıdığım, sevdiğim, konuşmaktan keyif aldığım kızlar ve erkekler var. Onlarla konuştuğum zaman seni aldatmıyorum, Kimseye seksüel gözle bakıp insanlara potansiyel karşı cins olarak bakmıyorum. Lütfen sen de artık 3 yaşımdan beri tanıdığım aile dostumuzun kızıyla konuşmalarımı tek tek inceleyip, bulduğun ilk 'canım'da telefonumu fırlatma.
'Evet sen çok beğenmiş olabilirsin. çok para vermiş de olabilirsin. Hatta bilmem ne filminin galasında o elbisenin biraz değişiğini Beren Saat de giymiş olabilir. Lakin üzülerek söylüyorum o elbise sana yakışmamış canım' deme özgürlüğümü artık iliklerime kadar hissetmek istiyorum. Yakışmamış işte kardeşim, olmamış.
Giydiklerimi sevmiyor olabilirsin. Eski, demode veya rüküş de buluyor olabilirsin. Benim bir önceki maddede talep ettiğim; beğenmediğini söyleme hakkı tabi ki senin için de geçerli. Fakat sırf moda diye bana hiç yakışmayacak şeyleri sırf mecburen giyeyim diye bana hediye olarak verme. Paçası bileğimin bilmem kaç santimetre üzerinde bitmesi gereken o pantolonu ve altına giymem için aldığın parlak palyaço ayakkabısı kıvamındaki saçmalığı sevmiyorum ben.
Mükemmel bir sine-vizyon zevkine sahip olabilirsin.İzlediğin diziler, filmler, tiyatrolar, müzikaller harika da olabilir, Onlarca ödül de almış olabilir. Lakin ben onları izlemeyi istemiyorum. Yanımda olduğun zaman sırf sen üzülme diye defalarca denedim lakin sevmeyi beceremiyorum. Behzat Amirimi seviyorum ben, Mecnun'u seviyorum. Bırak onlarla mutlu mesut yaşayayım.
Onlar benim iş arkadaşlarım, müşterilerim ya da her gün görmek zorunda olduğum üstlerim, amirlerim. Birçoğunu senin gibi ben de sevmiyorum ama onlarla görüşmek, telefonlaşmak ve fikir alış-verişinde bulunmak zorundayım. İnsan kaynaklarından Ayşe Hanım bana asılmıyor Hayır.
Biz erkekler kendi içlerinde komik, bölünmez ve bölünmesi teklif dahi edilemez organizmalarız. Sohbetlerimiz muhabbetlerimiz çok derin olmaz genelde. Bir bakarsın dünyayı kurtarırken 1 saniye sonra Rihanna'nın güzelliği mevzu bahis olabilir ve çoğu zaman çocuk sohbeti gibi masumdur. 'Ahmet ile konuşurken kulak misafiri oldum, hayvansınız Osman' deme artık. Hayvan filan değiliz. Eğleniyoruz kendi çapımızda.
Açık ve net. o bir dikiz aynası. Hayır, rujunu onda tazeleyemezsin!
Tanışmamızın 1000. gününü hatırlamak zorunda değilim. Yıl dönümleri, doğum günleri gibi geleneksel zırvaları zaten hatırlıyorum ve gereken önemi elimden geldiğince vermeye çalışıyorum. Lakin bunların dışında garip beklentilere girme lütfen. Her akşam ellerimde çiçeklerle gelip 'bugün 1001 gün, yarın 1002 olacak diye çiçeğini de peşin aldım, al bu da 2. çiçek' diyemem sana. Üzgünüm.
Evet sigara sağlığa zararlı. İçtiğim zaman kötü kokuyorum. Dumandan rahatsız oluyorsun. İçmeyen birisi için karşısında başkasının sigara içmesi çok anlamsız ve zor, biliyorum. Lakin beni ilk tanıdığında da ben sigara içiyordum. Zaten sen rahatsız olma diye kutu kutu sakızlarla, parfümlerle dolaşıyorum. Evin içinde sen yokken bile içmiyorum. Lütfen her sigara yaktığımda ikincisini daha erken yaktıran kavgaları çıkarma artık.