İnsan öğrenen bir varlık, geçmişinden dersler çıkaran, yaptığı hataları tekrarlamamaya dikkat eden, başka insanların başlarına gelen olaylardan ibret alan bir yapısı var. İnsanlığın bugünlere gelmesinde, medenileşmesinde bütün bunların etkisi büyük. Öğrene öğrene ilerliyoruz, hatalarımızdan ders çıkarıyoruz, başkalarının yaptığı hataları okuyup ibret alıyoruz falan. Ama arkadaş yıl olmuş 2012 hala 1500'lü yıllardaki hatalara düşen erkekler var. Kadınlar konusunda erkeklerin zerre ibret alamaması beni derin düşüncelere sevk ediyor.
Geçtim 1500'lü yılları falan, bir ay önce bir şey yaşıyorsunuz, bunu arkadaşınıza anlatıyorsunuz, size hak veriyor falan, derken bir bakıyorsunuz aynı tuzağa, oyuna, ketenpereye o mal da düşmüş. 'Abi geçen anlattığın olay vardı ya, aynısı benim başıma da geldi çok kötüyüm' falan diyor. Lan angut daha bir ay önce anlatmadım mı ben sana? neden ders almıyorsun, ibret almıyorsun, kendini ona göre konumlandırmıyorsun? Kadınlar karşısında bu kadar mal olduğumuz sürece 'kadınları anlamıyoruz' masalını daha çok dinleriz. Erkekler ne zaman ki ortak bir bilinç geliştirir, kadınların 1000 yıldır değişmeyen yakınmalarına, oyunlarına, tuzaklarına düşmemeyi, kanmamayı, yakalanmamayı öğrenir işte o gün mutlu bir geleceğin ilk adımları atılır.
Bak şimdi şuna;
-Demek bugün mesaiye kaldın ha?
-Ha evet ya, çok yorucuydu iş, müdür ibnesi bütün raporları bana yıktı, bağırdım çağırdım ama bu sefer, ancak birisinin işleri de yapması gerekli. bugün ben yaptım ama bu gerilimden sonra bi daha bana kalmaz ihale
-Kaça kadar iş yerindeydin?
-Bilmem, çıkıp eve geldim işte hemen
-Eminsin yani işte olduğuna
-Ne oldu? niye soruyorsun ki?
-Hiiç işteydin yani
-Evet.
Bak benim güzel arkadaşım. Belli ki işten çıkınca ya sevgilinin yanına akmışsın, ya arkadaşlarınla iki tek atmaya gitmişsin, vs. Bunlar beni ilgilendirmiyor, Beni ilgilendiren bu yaşa gelmişsin, iş güç sahibi olup evlenmişsin, belki çocuğun bile var ama hala karının 'demek bugün mesaiye kaldın ha' sorusunun aslında soru olmadığını, 'mesaiye kalmadığını biliyorum, nerdeydin söyle' demek olduğunu anlayamıyor, verdiğin detaylarla, soruya soru ile cevap vermelerle bunu geçiştirebileceğini düşünüyorsun. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığında 2. bir planın olması gerektiğini hala neden öğrenemedin? Hiç mi ibret almazsın? 1000 yıldır kadınlar böyle, neden hala sanki ilk defa senin başına geliyormuş gibi davranıyorsun, neden böyle acemisin? bak nasıl olmalıydı muhabbet dinle.
Diyelim ki işten çıkıp sevgilinin yanına aktın.
-Demek bugün mesaiye kaldın ha?
-(Kalmadığını biliyor anla artık bunu!) Kusura bakma ya, özür dilerim, sana yalan söyleyemeyeceğim
-Kalmadın yani? (şaşırdı, oysa yukarıdaki gibi evet demeni bekliyordu ağzına s.çmak için)
-Yok, çıkışta bizim Orhan çok rica etti iki kadeh bir şeyler içelim diye kıramadım. Ama senin de incitmek istemediğim için mesai yalanını uydurdum, pişmanım özür dilerim, zaten karnıma mı içtim, k.çıma mı içtim bilemedim.
-Ya 'arkadaşlarla iki kadeh içeceğim' desen izin vermiyor muyum ben sana? (kendini aklamaya döndü bak!)
-Verirsin tabi ama o an düşünemedim işte, sen evde yemek, çocuk, temizlik uğraşırken ben dışarıda eğleniyormuş gibi... Rahatsız oldum ne bileyim, belki de vicdanımı temizlemek için... (susacaksın burada)
-Tamam tamam düşmesin yüzün hemen, ama bi daha lütfen söyle bana.
-Bi daha gitmem zaten Orhan'ın muhabbeti b.k gibiydi (gülüşmeler)
Gördün mü arkadaşım, aldın mı dersini, bir kadın yalan söylediğin bir konu ile ilgili bir soru soruyorsa retoriktir o soru, zerre düşünme. Yalanını sürdürürsen b.ka batarsın öğren bunu artık, derhal makul bir şekilde başka bir yalanla itiraf et, eğer itiraf edilecek bir şeyse ikinci yalana bile gerek yok, direkt itiraf et. Yoksa o kadın ağzını edecek bunu anla artık lütfen.
Erkeklerin hala, kadınların tuzaklarına düşüyor olmalarını inanın anlamıyorum. Yahu bak bunu yazdım buraya, bugün bile binlerce erkek bu tuzağa düşecek. Neden kadınlar karşısında basiretimiz bağlanıyor? Neden en iyi bildiğimiz şeylerde bile yamuluyoruz. Şu klasik örneğe bak, kız telefon eder.
-Alo Samet nerdesin?
-Evde mal mal oturuyorum, sen?
-Ben de bar da senin arkandayım işte...
Yahu öküz Samet, kız gecenin bir vakti sen bardayken seni aradıysa ve gergin bir sesle nerdesin diyorsa bunu aslında senin nerede olduğunu öğrenmek için değil, senin nerede olduğunu itiraf etmen için sorduğunu neden anlamıyorsun? Lan Samet tarih bunun örnekleriyle dolu, parodileri bile var, izleyip gülmedin mi? okuyup eğlenmedin mi? aynısı senin başına gelince neden hala tüm bunları hiç okumamış, izlememiş gibi mala bağlıyorsun? Bak bir örnek daha, belki her gün on binlerce erkek aynı tezgahtan geçiyor, dinle bak.
-Sinem'le görüşüyor musun?
-Hangi sinem? (aferin hangi Sinem deyince unuttuğunu sanacak!?)
-Lisede vardı ya, hani bir zamanlar takıldığın?
-Haa o mu, sinem, yok ya nereden aklına geldi (bir düşün bakalım mal nereden aklına geldi acaba?)
-Görüşmüyorsun yani?
-Yok be, yıllar oldu görsem tanımam bile
-E geçen buluşmuşsunuz?
-Kim? (bravo ya ölesiye yaratıcısın)
Lan gerizekalı, belli ki Sinem ile görüşmüşsün ve belki de çok masumane bir sohbet olmuş, ama kızar diye sevgilinden, eşinden gizlemişsin, buraya kadar tamam da niye kadın sorunca inkar ediyorsun? Bilmiyor musun hala bir kadın bir şey soruyorsa mutlaka bildiği bir şey vardır. İki hafta önce görüştüğün kızı soruyorsa belli ki bir yerlerden duymuş, işitmiş, hala neyi gizliyorsun da masum bir işi bile bir aşk kaçamağına dönüştürüyorsun?
Ya Allah aşkına bu kadar mı malız biz? gözümüzün önünde olup biten binlerce örneği niye ısrarla görmüyoruz. Ey erkek milleti azıcık silkin allah aşkına, bin yıldır zerre değiştirilmeden uygulanan tuzakları bir gör, bunlara karşı tavrını belirle yahu. Sizin yüzünüzden sinir hastası oldum yeminle.
-Merve'nin doğum günü ne zamandı?
-Bilmem, hangi Merve
ebenin şeyi Merve embesil. Merve'ye aldığın hediyeye kadar biliyor susak ağızlı moron. Senin kalıbını tüküreyim ben 'hangi Merve'ymiş, ebengilin Merve.