Erkekler İçin Sıradanlaşan Evlilik Kadınlar İçin de Sıradanlaşmıyor mu?

Prof. Dr. Tayfun Uzbay, ülkemizin en değerli ve evrensel bilim insanlarından biri. Tıbbi farmakoloji alanında gerçekleştirdiği çalışmalarla alana ışık tutan ve yazdığı çok değerli kitaplara “okumayı” fazlasıyla hak eden bir yazar aynı zamanda. Tayfun Hocam’dan söz ederken kendisine ve gıyabında hep “Okurun bol olsun.” derim. En nihayetinde bu dileğimi buradaki, Onedio Yazio’daki köşeme taşımaya karar verdim ve kendisinin izni ve katkısıyla bir dizi halinde Hocam’ın son kitabı ve arka kapağını yazmaktan gurur duyduğum İnsanlar ve Yanılgılar kitabından bazı bölümleri sizle paylaşmaya başlıyorum.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay İnsanlar ve Yanılgılar kitabı ile bu yanılgıların sebeplerini; yanılgıların nöropsikolojisini, nörobiyolojisini ve nörokimyayasalını ele alıyor.

Kitabın arka kapağında yaptığım yorumda; “Ülkemizde bilim dünyasının en önemli figürlerinden olan Tayfun Uzbay Hoca’nın aşkta, bilimde, özgüvende, zihnimizde, belleğimizde, sebeplerde ve sonuçlarda nasıl yanıldığımızı gösteren bu eşsiz kitabı, tam da ihtiyaç olan bir zamanda ‘zamanın ruhunu’ bize açık eyliyor, iyi ki de yapıyor, iyi yapıyor' demiştim. Şimdi de bu yazıda noktasına virgülüne dokunmadan Tayfun Hoca’nın İnsanlar ve Yanılgılar kitabından evlilikler, erkekler ve kadınlar ile ilgili bir kısmı sizinle paylaşacağım, bence iyi de yapacağım. 

Evet, soru bu! Erkekler için sıradanlaşan evlilik kadınlar için de sıradanlaşmıyor mu? 

Olaya sadece erkek ve testosteron tarafından mı bakmak lazım? Aklınıza bu soruların geldiğinden eminim ve haklısınız. Aynı sıradanlaşma ve heyecan kaybı kadın için de geçerlidir. Kadınlar için başka bir sorun da menopozdur. Menopoza giren kadının türün devamını sağlaması mümkün değildir. Cinselliğe doğal biyolojik pencereden baktığımız zaman, amaç türün devamı ise buna imkân olmayan durumda kadının buradaki rolü sona ermiş demektir. Bu yaklaşım üzerinden menopoz eskiden kadın için cinsel yaşamın tamamen bittiği anlamına gelirdi. Bazı kültürlerde doğurganlık özelliğini yitiren kadınlar ununu eleyip eleğini asmış bir şekilde cinsel yaşamdan elini eteğini çekerek aile içinde daha farklı roller üstlenirken erkeklere de doğurganlığı devam eden yeni bir eş seçme hakkı tanınmıştır. Modern toplumda da yakın zamanlara kadar menopoz cinsel yaşamın bitmesi anlamına gelmiştir. Her zaman hazır ve nazır olan erkeğin aksine zaten daha zor uyarılan kadın için kültürel öğretilerden de gelen baskılara uyum sağlamak ve cinselliği hayatından tamamen çıkarmak daha kolay olmuştur. Ancak kazın ayağı öyle değildir.

Üreme yeteneğini tamamen kaybeden bir dişinin gözden düşmesi ve çiftleşmek üzere bu yeteneği olan dişiye imkân sunulması hayvanlar aleminde daha fazla geçerli olabilir. Bu insanın dişisini bağlayan bir durum değildir. Menopoza giren bir kadın sadece hamile kalma ve çocuk doğurma özelliğini yitirir. Gerçi östrojen hormonunda azalma ve doğal “menstrüel siklus” dediğimiz yaklaşık ayda bir döllenmeye elverişli yumurta oluşturma ve döllenme yoksa bunun atılması sürecinin tamamen kalkması başlarda yeni döneme uyum sağlamayı zorlaştırsa da menopozun kadınlar için bazı avantajları da vardır. Bir kere hamile kalma korkusu olmadan ve itici doğum kontrol yöntemlerine ve gün hesabına ihtiyaç duymadan rahatça ilişkiye girme özgürlüğüne kavuşur. Ayrıca her ay öncesinde stres ve gerginlik yaratan, özellikle aktif çalışan kadınlar için birkaç gün enerji kaybı ve özel hijyen gerektiren bir döngüden de kurtulmuş olur. Yumurtlama bitse ve beyin ödül sistemi, fanteziler, uyarılma ve orgazm için gerekli fizyolojik mekanizmalar biraz güç kaybetmiş olsalar da yerli yerinde durur ve bunları canlandırmak oldukça kolaydır. 

Geçtiğimiz yıllarda menopoza giren kadınlara kemik erimesini önleme bahanesiyle dışarıdan östrojen takviyesi de yapılmıştır. Böylece cinsel yaşamının da canlanacağı iddia edilmiştir. Ancak dışarıdan östrojen takviyesi kadınlarda meme kanseri riskini artırmıştır. Özel durumlar dışında ve hekim kontrolü olmaksızın östrojeni artırdığı iddia edilen gıda takviyeleri ve çeşitli karışımların bilinçsiz kullanımı da bu riski artırır. Ayrıca çoğu kadının menopozda cinsel aktivitelerini artırmak için bu tarz ilavelere ihtiyacı yoktur. Dolayısıyla bir kadının menopozda olması ve doğurganlığını kaybetmesi cinsel hayatının bittiği anlamına gelmez. Çoğu kadın da her türlü sosyokültürel baskıya, tersini dayatan yaklaşımlara ve bu konudaki şehir efsanelerine rağmen durumun farkındadır. Bu nedenle erkeğin orta yaş bunalımındaki durumu ile kadının menopozdaki durumu ve olaya bakışı biraz farklıdır. Mülkiyet kadının istediği gibi paylaşıldığı takdirde menopozda olsun olmasın kadınlar erkeklerden daha kolay ayrılır. Hele de ortada ihanet ve aldatma varsa. Erkeği başka bir kadınla gönül ilişkisi kurduğu halde ilişkisini sonlandıramayan kadınlar çok defa “bırakamıyordur” ve bırakamamasının nedeni de genellikle mülkiyet garantisinin olmamasıdır. Böyle bir durumda kadın, olan biteni fark etmiyor gibi davranarak intikam ve mülkiyeti garanti altına almak için sabırla bekleyebilir.

Madalyonun başka bir yüzünde de aşkın kadında karşılığının kalmaması vardır.

Aşkın miadı sadece erkekler için geçerli değildir, insanın dişisinin de tutkulu aşk heyecanı zamanla azalabilir ya da tamamen bitebilir. Ancak kadının aldatması erkeğinki ile aynı riski taşımaz. Çok daha risklidir. En modern görünen toplumlarda bile kadına tepki daha yüksektir. Bu nedenle kadın çok daha fazla dikkat etmek zorundadır. Daha kapalı ve tutucu toplumlarda ve küçük nüfuslu yerleşimlerde bu neredeyse imkansızdır. Ancak aklından geçirebilir. Ama yine de bir yolunu bulabilir. Aklından geçirme bir fanteziye dönüşmüş ise aldatma kabul edilebilir mi? Burada kararı size bırakıyorum. Kaçak ilişkilerde erkeğin basit ve ilginç hatalar yaparak foyasının ortaya çıkması ihtimali daha yüksek iken kadının açık verme ihtimali daha düşüktür; kadın bu gibi durumlarda daha stratejik düşünür ve davranır. Tarih boyunca birçok erkek bilmeden gerçekte başkalarının çocuklarını büyütmüştür. Bu başka bir paragrafta da bahsettiğimiz gibi ilkel çağlardan bu yana erkeklerin en büyük korkusu ve ataerkil toplumlarda kadınlara uygulanan baskının en önemli nedenidir. Sonuç olarak kadın da sütten çıkmış ak kaşık değildir. Onun da aşkı bitebilir, yeni arayışlara girebilir, aldatabilir ve yeni bir eve geçebilir. Bununla beraber, yeni bir beyaz sayfa açma isteği ve ihtimali kadında erkeğe göre daha düşüktür.

Prof. Dr. İsmail Tayfun Uzbay Kimdir?

1982 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldu. Gülhane Askeri Tıp Fakültesi (GATA) Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı’nda 1992 yılında doktorasını tamamladı. Aynı bölümde 1995 yılında doçent, 2003 yılında profesör unvanını aldı. 1997-1999 yılları arasında ABD’de, University of North Texas ve İtalya’da University of Cagliari’de araştırıcı öğretim üyesi olarak çalıştı. 2003-2011 yılları arasında GATA Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı, 2011-2013 yılları arasında GATA Yüksek Bilim Konseyi üyesi olarak görev yaptı. 2003-2012 yılları arasında TÜBİTAK Ulakbim Türk Tıp Dizini Kurulu üyeliği ve 2004-2012 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Madde Bağımlılığı Tedavi Usulleri Bilim Komisyonu üyeliği görevlerini yürüttü. 2007-2016 yılları arası Türk Eczacıları Birliği (TEB), Eczacılık Akademisi Bilim Kurulu Üyesi, 2016-2019 yılları arasında Eczacılık Akademisi Başkanlığı görevini yürütmüştür. Halen T.C. Üsküdar Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dâhili Bilimler Bölüm Başkanıdır. Ayrıca Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (NPFUAM) müdürlüğü ve Rektör Danışmanlığı görevlerini de yürütmektedir. 43. Dönem (2021-2023) TEB Merkez Heyeti Üyesidir.

Popüler İçerikler

Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
YORUMLAR
02.02.2023

Arkadaşım ve evlenmeyi düşündüğü kızla bir restoranda rakı içiyoduk rakının verdiği gevşemeyle galiba aklından çıkmış telefonu masada bırakıp gitti arkadaşta kurcaladı instagramdan kendisine mesaj atan bir çocukla sohbet ilerlemiş sextingi bulmuş restorana rezil olmamak adına sokak ortasında tartışma başladı ve savunma:Aşkım fiziksel bişey olmadı beyinde aldattım. Bu işin kadını erkeği fizikseli hayali olmaz aldatan insan karaktersizdir.

03.02.2023

İnsan da bir yaratıktır. Bana göre çok farkımız olmayan hayvanlardan başlıca farkımız çok söylenilen düşünen hayvan oluşumuz değil, yalnızca üremek amaçlı çiftleşmeyen bir canlı oluşumuzdur. Düşünen hayvanlar düşüne düşüne dinleri ortaya çıkarıp insana, belki de canlılara verilen en güzel şeyleri baskıladılar. Aynı şeyi iletişim arttıkça başkaları yapıyor. Kadın ya da erkek, evli ya da değil kimseyi takmayınız, canınız ne istiyorsa yapmaya çalışınız. Öleceksiniz ve başka dünya yok. Herkes nasıl mutlu oluyorsa bunu başarmaya çalışsın. Süslü sözler, öneriler mutluluğunuzu artırıyorsa uymanızda sakınca yok. Yeter ki ölürken keşkeleriniz az olsun.

03.02.2023

Sehir yasantisinin getirdigi stres ve rahatlik insanlari degisken yapiyor yoksa kucuk yerlesim yerlerindeki kadin erkek iliskisi cok farkli ve cok daha sadik

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ