Erkek Egemenliğe Kafa Tutarak İsimlerini Altın Harflerle Tarihe Yazdırmayı Başarabilmiş 10 Kadın Ressam

Birçok kadın ressam, sanat tarihine önemli katkılarda bulunmuş ve eserleriyle tarihe yön vermiştir. Sadece başyapıtları ile kalmayıp aynı zamanda bugün sanatçılara ilham veren sanat akımlarına ve resim tekniklerine de öncülük etmiştir. Gelin birlikte yaşadıkları dönemdeki cinsiyetçiliğe rağmen başarılarıyla ve sanatlarıyla hala konuşulan 10 kadın ressama bir bakalım... 👇

1. Artemisia Gentileschi (1593-1652)

Artemisia Lomi Gentileschi 8 Temmuz 1593'te Roma'da dünyaya geldi. 1616'da Çizim Sanatları Akademisi'nin ilk kadın üyesi oldu. Genç yaşta resim yapmayı öğren sanatçı ilk ünlü eserini 17 yaşında yapmıştı.

Gentileschi dramatik İtalyan Barok tarzını benimsemesine rağmen, resimlerini çağdaşlarından daha enerjik ve gerçekçi çizmesiyle tanındı. Ayrıca kadınları güçlü ve bağımsız olarak tasvir ederek geleneği bozdu.

Artemisia Gentileschi 'Susanna ve Yaşlılar' (1610)

Schloss Weißenstein

2. Angelica Kauffman (1741–1807)

Kaufman, İsviçre'nin Graubünden kentinde Chur'da doğdu. Yaşadığı dönemdeki bir kadın sanatçıya göre alışılmadık derecede başarılı bir kariyere sahipti. Sadece Avrupa'da çok ünlü oldu. Stüdyosu aristokratlar için bir durak haline geldi.

1766'da İngiltere'ye taşındığında ülkeyi neoklasik tarzda tanıttı. Ayrıca Londra'daki Kraliyet Sanat Akademisi'ne de yardımcı oldu.

Angelica Kauffman 'Cornelia Mother of the Gracchi' (1780-1790)

Virginia Güzel Sanatlar Müzesi

3. Élisabeth Louise Vigée Le Brun (1755–1842)

16 Nisan 1755'te Paris'te doğan Elisabeth Louise Vigée Le Brun ya da bilinen adıyla Madeame Le Brun, insanları rahat, günlük halleriyle resmederek devrim yaratmıştı. Rokoko tarzının zarafetini Neoklasizmin edebiyle birleştirerek bu imza görünümünü icat etti.

Cinsiyet ayrımı nedeniyle bir sanat akademisine gidemeyen Le Brun, kendi kendine öğretmek zorunda kaldı. Resmi bir sanat eğitimi almamasına rağmen 18. yüzyılın önde gelen ressamlarından biri oldu. Önde gelen soylular, özellikle Le Brun'un 30 kez resim yaptığı Kraliçe Marie Antoinette tarafından seviliyordu.

Madeame Le Brun 'Julie as Flora, Roman Goddess Of Flowers' (1799)

St. Petersburg Güzel Sanatlar Müzesi

4. Mary Cassatt (1844–1926)

Cassatt ABD'nin Pensilvanya eyaletinde dünyaya geldi. Ailesi onaylamasa da sanat kariyerine devam etmek için Fransa'ya taşındı. 19. Yüzyılın sonlarındaki Fransız İzlenimci hareketine katıldı, bunu yapan ilk ve az sayıda kadın sanatçıdan biriydi.

Birçok izlenimci manzara çizerken, Cassatt sıradan, ev işleri yapan kadınların portrelerini yaptı. Gemma Newman'a göre Cassatt'ın amacı kadınların hayatlarını doğru ve romantikleşmemiş bir şekilde tasvir etmekti.

Mary Cassatt 'Çocuğun Banyosu' (1893)

Chicago Sanat Enstitüsü 

5. Frida Kahlo (1907–1954)

6 Temmuz 1907'de doğan sanatçı çocukluğunu ve gençliğini La Casa Azul'da geçirdi.

Tüm zamanların en ünlü Meksikalı sanatçılarından biri olan Kahlo, gerçeküstü tablolarıyla ünlendi. Sık sık hayatının acı verici deneyimlerinden bazılarını tasvir eden otoportreler yaptı. Kahlo, bu otobiyografik resimler aracılığıyla kadın sanatçıların duygularını ve hayal kırıklıklarını sanat yoluyla ifade etmelerini daha kabul edilebilir hale getirdi.

Frida Kahlo 'Birkaç Küçük Kesik' (1935)

Dolores Olmedo Koleksiyonu, Meksika

6. Georgia O’Keeffe (1887–1986)

O'Keeffe 15 Kasım 1887'de Wisconsin, Sun Prairie kasabasındaki bir çiftlik evinde doğdu. Amerikan modernizminin öncüsü olarak bilinen Georgia, soyut sanatıyla geleneksel tarzlara meydan okudu. 1920'lerde gökdelenleri ve büyük boy çiçekleri boyamasıyla ünlendi. 1929'da çöl manzarasına aşık oluğu Meksika'da çizdiği resimler onu zamanının en tanınmış Amerikalı kadın sanatçısı yaptı.

Bulutların havadan resimleriyle modernist harekete katkıda bulunmaya devam etti. 1970'lerde görme yeteneğini kaybetmeye başladığında bile resimler çizmeyi bırakmadı.

Georgia O’Keeffe 'Sky Above Clouds' (1965)

Chicago Sanat Enstitüsü 

7. Alma Thomas (1891–1978)

Alma Thomas, 22 Eylül 1891'de Gürcistan'da doğdu. 35 yıl boyunca Washington DC'deki Shaw Ortaokulu'nda sanat dersleri verdi. 

1959'da öğretmenlikten emekli olduktan sonra tam zamanlı resim yapmaya başladı ve büyük başarı elde etti. New York'taki Whitney Müzesi de dahil olmak üzere birçok müze ve sanat galerisinde kişisel sergilerini düzenledi. Renklerin Bizans Mozaiği tarzında parlamasını sağlamak için akrilik boya katmanları kullanıyordu.

Alma Thomas 'The Eclipse' (1970)

Smithsonian Amerikan Sanat Müzesi

8. Lee Krasner (1908–1984)

Lee Krasner 27 Ekim 1908'de Brooklyn, New York'ta dünyaya geldi. Büyük Buhran sırasında mezun olmasına rağmen sanatçı olma hayalinden asla vazgeçmemişti. Ünlü Alman ressam Hans Hoffmann'ın yanında modern sanat eğitimi alırken soyut tarzını şekillendirdi.

Krasner, soyut dışavurumcu hareketin önemli bir figürüydü. Diğer çağdaş kadın sanatçılara ilham verdi.

Lee Krasner 'The Sun Woman II' (1958)

9. Helen Frankenthaler (1928-2011)

Helen Frankenthaler, 12 Aralık 1928'de New York'ta doğdu. Amerikalı ressam ıslak leke tekniğini icat ettiğinde soyut dışavurumculukta devrim yarattı. Bu teknik boş bir tuval üzerine boya tenekelerinin dökülmesini içeriyordu. Onun bu devrimi 20. yüzyılın ortalarında Renk Alanı hareketine yol açtı.

Frankenthaler, kariyeri boyunca sanat eserlerini birçok büyük Avrupa şehrinde sergiledi. Ayrıca Princeton, Yale ve diğer saygın üniversitelerde sanat dersleri verdi.

Helen Frankenthaler 'Round Trip' (1957)

10. Yayoi Kusama (1929-)

Yayoi Kusama, 22 Mart 1929'da Matsumoto, Nagano'da doğdu. Japonya'nın en ünlü çağdaş sanatçılarından biri olan Kusama, sanatın iyileştirici gücünün yaşayan kanıtlarından biri.

Kendisi çocukken halüsinasyonlar görmeye başladı ve bununla başa çıkmak için resimler çizdi. Halüsinasyonlarında gördüğü puantiyeli desenleri boyadı. Bu, minimalist sanat akımına öncülük etti. Pop performans sanatı gibi akımları etkiledi. Ayrıca Carolee Schneemann ve Damien Hirst gibi diğer çağdaş sanatçılara da ilham verdi.

1973'te Kusama Japonya'ya döndü ve bugün yaşadığı akıl hastanesine taşındı. Hala dünyanın dört bir yanındaki müzelerde ve galerilerde sergilenen sanat eserleri üretiyor.

Yayoi Kusama 'Butterfly' (1988)

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Unicornlar Gerçekten Var mıydı? Ameliyatla Tek Boynuzlu At Yaratmaya Çalışan Adam
Türkiye de Var! 2023 Sony Fotoğraf Yarışmasının Kazananları Belli Oldu!
Sanat Alanında "Küçük Küpler" Anlamına Gelen Kübizm Akımının Picasso ile Ortaya Çıkış Tarihi

Popüler İçerikler

Tekirdağ'da İstismara Uğrayan 2 Yaşındaki Sıla Bebekle İlgili Korkunç Detaylar: Vücudunda Diş İzleri!
Miss Turkey 2024'te İlk 20'ye Giremeyen İpek Kuşçu'nun "Ben Hep Güzeldim" Açıklaması Tartışma Yarattı!
Arabistanlı Lawrence Tarafından Pusuya Düşürülen ve 105 Yıldır Arap Çöllerinde Yatan Osmanlı Treninin Hikayesi
YORUMLAR
12.03.2023

Kadınlar ataerkil düzene kafa tutmak istiyorlarsa başarıları ile, eğitim ile vs tutmaları gerek. Bir nesli anne eğitir ve eğer anne çocuğunu ataerkil düzenin isteklerine göre eğitirse bu saçmalık hiçbir zaman bitmez ve gelecek nesillere de sıçrar. Bir kadın harekete geçmeden sadece oturduğu yerde (imkanı olduğu hâlde bunu yapıyorsa) bu düzeni eleştiriyorsa bu düzen bitmez. Ne zaman kadınlar eğitimin gücünü idrak eder ve çocuklarına aşılar, ne zaman ki güçlerinin farkında olur ve sugar dady mi neyse o tarz şeylerin peşinde koşmaktansa (kimse koşmasın demiyorum) kendi ayağımın üzerinde nasıl dururum diye çabalarsa biz işte o zaman kazanırız. Erkek kadın eşittir demekle olmuyor, bunu göstermedikçe ve eğitimle ağacı yaşken eğmedikçe bir daha asla düzeltemeyiz...

13.03.2023

Bireysel olarak toplumları, dönemleri ve bu toplum ile dönemi yönetenleri etkilemek, bu insanlarda bir aydınlanma veya farkındalık oluşturmak önemli bir ilerleme. Ne yazık ki kolektif bilinç olmadan toplumun tamamına yayılmayan düşünceler zamana yeniliyor. Yenilmemek için de acıların hep diri tutulması hep anlatılması hep farkında olunması gerekiyor.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ