Maymunları ilk uzaya göndermiştik, şimdi ise joystik olmadan beyinlerindeki çip sayesinde bilgisayar oyunu oynayabiliyorlar belki ileride Marsa giden roketlerin kaptanı olacaklar. Aman ne iyi, bu ne işe yarayacak ki!! şeklinde sığ yorumlarda bulunanlar bir an için felç geçirmiş bir insan ile empati kurmalılar. Bu teknolojinin getirebileceği açılımlar, eğer dar görüşe sahip değilseniz emin olun tam anlamıyla çığır açıcı. Maymun beynine entegre edilen bu ufak çip her bir sensör ucu ile 2048 adet ayrı nöral aktiviteyi kablosuz teknoloji ile bilgisayar ekranına canlı olarak iletebiliyor. Bu veriler neredeyse aynı anda işleniyor ve bir bilgisayar oyununu yönlendiren komutlara dönüşerek oyunun başarılı bir şekilde oynanmasını sağlıyor. İşte bu gerçekleştirilen deney, felçli bir insanı ayakları üzerinde yükseltecek teknolojinin ayak sesleri.
Şimdi arkamıza yaslanıp bir düşünelim. Stephan Hawking’ in felçli bedeni ile üretebildiği bilimi, hani o meşhur karadelikleri, o zamanın teknolojisi ile göz hareketleri sayesinde yönetebildiği klavye ile sınırlı bir şekilde üretebildiğini.
Şu anda gelişmekte olan nörolink çalışmaları, Stephen Hawking’e yetişebilseydi, onu diğer bilim çevreleri ile daha etkileşimli hale getirebilseydi, şu an onun sayesinde evrenbilim üzerine bildiklerimizin ne kadar çok katlanabileceğini gerçeği açıktır. Ne yazık ki Stephan Hawking’ in ömrü bu teknolojiye ulaşmaya yetmedi, ama günümüzde yetişen zihinlerin onun gibi aşkın olmasını sağlayabilecek bu teknoloji emeklemeyi bıraktı, hali hazırda yürümeye başladı. Artık nörobilimin, kendini dürtebilen akılların dayanağı olabileceğini ve aklın, zihni ataletten kurtaracak şekilde sonsuz dürtüsel döngüler ile ileriye iterek yeniden ayağa kaldırabileceğini bir maymuna uzaktan erişimle oyun oynatabilecek deneyler ile ispatlayabildiğini biliyoruz.
Erkan ARSLAN