Ben çocukluğumdan beri Hıdırellez kutlamalarına şahit olurdum. Bunlar öyle abartılı kutlamalar olmazdı. Annem ve arkadaşları toplanırlar, bazen ateş yakarlar, ama mutlaka gül fidanı dibine bir şeyler gömerler, taşlardan evler yaparlardı. Annem hâlâ da Hıdırellez zamanı bu adeti sürdürmektedir.
Hıdırellez Türk-İslam kültürünün en ilginç kutlamalarından biridir. Türk kültüründe, zorlu ve sert geçen kışlardan sonra Bahar kutlamaları büyük önem taşımaktadır. Zaten Bayram sözcüğü bile Divan-ı Lugat’it Türk’te “Bedhrem, halk arasında gülme ve sevinme, bir yerin ışıklarla ve çiçeklerle bezenmesi ve orada sevinç içinde eğlenilmesidir.” diye tanımlanmaktadır. İşte Hıdırellez de bu geleneğin bir devamı, önemli bir bahar bayramıdır. Hızır ismi ile ifade edilen yeşillenme de bu bayramın temasıdır.
Hıdırellez aynı zamanda Türk takvimi için de önemlidir, halk takvimine göre bir yıl iki ana bölüme ayrılır. Hıdırellez gününden (6 Mayıs) 8 Kasıma kadar Hızır günleri yani “Yaz Faslı” 8 Kasım'dan 6 Mayıs'a kadar da Kasım günleri yani “Kış Faslı” bu ayrımlardır.
Bu kutlama Yaz Faslı’nın başlangıcı olarak da önemlidir.
Baharın gelişi her kültürde böyle coşku ile kutlanmıştır zaten, kışın soğuklarından çıkarak yeniden tarım mevsimine girmek, Doğa’nın canlanışı bütün toplulukların inançlarında rol oynamıştır. Kuzey Yarımküre’den benzer bayramların olmasının da nedeni budur zaten. Orta Çağ Avrupası’nda dahi soylu aşkları ve lirizmi de tema olarak baharı almış pagan adetlerini yaşatmıştır.
Doğa’nın ritmi ile bir olarak baharı ben de kutlayacağım.
Bu sene sanırım bir Hıdırellez turu düzenleriz, ben her sene olduğu gibi yine gül ağacı altına dilekte bulunacağım, mutlaka ateş yakacağım.
Röportaj: Hande İpekgil
Twitter
'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'