“Bir sabah uyanırsın… Aynaya bakarsın… Gözlerinin içindeki çocuk gitmiş. Ama onun yerine gelenin kim olduğunu da henüz bilmiyorsun.”
Ergenlik, yalnızca bir büyüme evresi değil; derin bir duygusal vedadır. Çocukluğa, korunmuşluğa, saflığa veda edilir… ama yetişkinlik de henüz gelmemiştir. Bu arada kalma hâli hem bedeni hem ruhu zorlar. İşte bu yüzden, büyümek bazen gerçekten acıtır.
Değişen Sadece Beden Değil!
Ergenlikte ilk fark edilen değişim bedenle ilgilidir, ama asıl dönüşüm içeride olur. Beynin karar verme, dürtü kontrolü ve duygusal düzenlemeyi sağlayan bölgeleri hâlâ gelişmektedir. Bu da duyguların neden bu kadar yoğun, tepkilerin neden bu kadar ani olduğunu açıklar. Bir gün kendini çok mutlu hisseden genç, ertesi gün içine kapanabilir. Bu “gelgit”ler aslında sistemin hâlâ yapılandığının bir göstergesidir.
“Ben Kimim?” Sorusu ve Kimlik Arayışı
Bu dönemde gençlerin en sık yaşadığı duygu: belirsizlik.
Kendine sorar:
“Ben kimim?”
“Neye inanıyorum?”
“Hayatım nasıl olacak?”
Kimlik arayışı, hem içe dönük bir keşif hem de dış dünyayla sınanma sürecidir. Genç farklı kişilik halleri dener; tıpkı bir kıyafet gibi. Bazen uyumsuz, bazen aşırı uyumlu görünür. Bu geçiş, sağlıklı ruhsal gelişimin parçasıdır.