Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Fikir ve ruh dünyamızın kutup yıldızları mesafesindeki bu anıt şahsiyetler, alimin ölümü, alemin ölümü gibidir sözündeki hikmetin canlı şahitleridir. Ömürlerini sayısız eseri, kitabı,, mücadeleyi sığdıran böylesi insanlar geride hep şükranla dua ile anılacak muazzez bir miras bırakmışlardır. Eşimin ve benim özel hayatımızda müstesna yeri Şule Yüksel Şenler hanımefendi, seçkin bir insan ve münevverdi. Şule ablamız, mücadeleyle ve imtihanlarla geçen ömrü boyunca sonucu ne olursa olsun hakkın hatırını daima en üstte tutmuştur. Huzur Sokağı romanıyla, birçok gencimize ilham veren, cesaret aşılayan, hidayetlerine vesile olan yürekli bir dava kadınıydı. Kaleme aldığı kadın sayfaları, köşe yazıları ve kitaplarıyla milyonların gönlünde taht kurmuştu. Gençlerimiz, kadınlarımız, toplum ve aile yapımız hakkında yazdıklarıyla büyük bir dönüşümün öncülerinden olmuştu. Merhum Şule Yüksel Şenler'i çağdaşlarından ayıran en önemli vasfı kendini gazete köşelerine ve kitap sayfalarına hapsetmemesiydi. O fildişi kuleden ahkam kesmek yerine, bizzat hayatın içinde yer almayı tercih etti. Kızmak, küsmek, kendini toplumdan izole etmek yerine inandığı değerleri il il dolaşarak, halkımıza anlatmaya çalıştı. Güçlü kalemi yanında emsalsiz bir de hatip olan Şule Yüksel Şenler, gittiği her yerde binlerce insana hitap etmiş, toplantı salonları, camiler, meydanlar, onu dinlemek için gelenlerle dolup taşmıştı. Sohbetini dinleyip etkilenmemek, mümkün değildi. Şule hanımın kendine has örtünme tarzının gençler tarafından örnek alınması ve yaygınlaşması irtica yaygaracılarını da harekete geçirmiştir. Öyle günler yaşadık ki gazete manşetlerinde doğrudan hedef gösterildi. Dönemin cumhurbaşkanı tarafından açıkça tehdit edildi' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Son 20 yılda, büyük ölçüde zaten hayata geçirdik. Milletin iradesine vurulan esaret zincirlerini tek tek parçaladık. Demokrasimize gölge düşüren anti demokratik uygulamalara son verdik. Üniversite kapılarında göz yaşı döken genç kızlarımızın acılarını, Allah'a hamd olsun dindirdik. Kamu kurumlarında başörtülü kadınlarımızın hiçbir baskıya uğramadan çalışabilmesinin önünü açtık. Hamd olsun artık başörtülü valimiz de var. Allah'a hamd olsun artık silahlı kuvvetlerde başörtülü subaylarımız var. Bunlarla beraber yargıda hamd olsun artık hakimlerimiz, savcılarımız var. Olmaz diyorlardı. Er veya geç olacak dedik ve oldu. İmam Hatip okullarına ve meslek liselerimize yönelik kat sayı zulmü gibi adaletsizlikleri ortadan kaldırdık. Şu anda karşımda Şule Yüksel Şenler İmam Hatip'ten kızımız var. Kuran-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerinin tüm okullarımızda seçmeli ders olarak okutulmasına imkan sağladık. Kuran kurslarımızı ilim irfan yuvalarını hedef alan darbe dönemi ürünü düzenlemeleri tarihe gömdük. 27 Mayıs'tan 12 Eylül ve 28 Şubat'a kadar darbelerin mağdur ettiği toplum kesimlerinin haklarını iade ettik. Hiçbir insanımızın inancından, sakalından, saçından hayat tarzından dolayı ötekileştirilmediği bir huzur iklimini ülkemiz genelinde tesis ettik. Bugün kadınlarımız kılık kıyafetleri sebebiyle haksızlığa uğramadan hayatın her alanında sorumluluk üstlenebiliyor' diye konuştu.
evet ya ne kadar magdursunuz, yazık size! sanki babamın dedemin tüm emekleri bunlara aktarılmadı. magdur arıyorsan gençlere bak, ülkeden kaçmayı dusunuyor hepsi, gelecegimizi mahvettiniz.
Şule Yüksel Şenler vakfı mı... Hani şu meşhur sık.mabas turbanı icad eden yeşil kuşak projesi ajanı. Bu kadında feto ile irtibatlı idi. ABD'nin komünizme karşı desteklediği yeşil kuşak projesi ürünü kendisi, cumhuriyet düşmanı ve açık kadınlara hakaret eden bir srtuk. Zamanında Türkiyeyi il il dolaşıp, bir alman dönme ile Türk kadınlarını almanı göstererek kapatmaya çalışan birisi. RTE işine gelince nasıl da benimsiyor, tam siyasal İslamcı. Ah vasıfsız KK su bize soktuğun hale bak
Ah kılışdar ah