Erdoğan'ın 'Ak Saray'a Taşınma Planı Anayasa Mahkemesi'ne Taşındı

Ankara Barosu Avukatı Sedat Vural , Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ’ın Çankaya Köşkü yerine kamuoyunda “Ak Saray” olarak adlandırılan Ankara Atatürk Orman Çiftliği’ndeki yeni Başbakanlık binasına taşınması konusundaki tartışmaları Anayasa Mahkemesine (AYM) taşıdı. Avukat Vural, AYM’ye yaptığı bireysel başvuruda, Çankaya Köşkü’nün tarihi önemine dikkat çekerken, “ABD Beyazsaray, Rusya Kremlin ve Fransa Elysee sarayları gibi tarihsel öneme sahip 'Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü” ifadeleri kullandı.

Vural dilekçesinde “Anayasal Görev ve idari usule uygun bulunmayan, bir oldu bitti ile fiili bir eylem ve söyleme dayalı olarak, hukuka aykırılığı Mahkeme Kararları ile tescilli yeni Başbakanlık yerleşkesine taşınacak olması Anayasa’ya olduğu kadar Hukuk Devletine ve Hukukun Üstünlüğü İlkesine de aykırıdır…” dedi.

Kamu gücünün ihlal edildiği ifade edilen dilekçede, yürütmeyi durdurma verilmesini talep edilerek şöyle devam edildi:

“Hukuk Devleti kavramı, ülke içinde egemenliğin bağsız, koşulsuz ve denetimsiz biçimde kullanılmasına karşı tepki olarak doğmuştur. Hukuk Devleti Yönetiminin karşıtı, Keyfi Devlet Yönetimidir.

Parlamentoda sayı çokluğu, hukuk devletinde haklı olmanın göstergesi ve gerekçesi değildir. Parlamento, yasama ve denetleme sürecinde oy çokluğuna ve siyasal güce dayanarak, Anayasaya, Hukuka, Hukukun Genel İlkelerine, Anayasal Teamüllere aykırı olarak kararlar alamaz. Yasama organı gibi öbür organ ve makamlarda Anayasaya ve Hukuka uygun çalışmak zorundadırlar. Aksi halde, hukuk dışına çıkar ve meşruiyetini yitirir.

‘Ben yaparım’, ‘Benim gücüm var’ demek ve bu düşünce ile gerek yürütmede, gerekse yasamada uygulamaya girişmek ve kararlar almak, Demokratik Hukuk Devletinin kabul edemeyeceği bir üslup ve eylem şeklidir.”

Dilekçenin tamamı şöyle:

AÇIKLAMA

Şahsımın da içinde bulunduğu tüm Türkiye Yurttaşlarının tarihsel Kolektif Hafızalarında Cumhuriyet Türkiyesi’nin Simgesi olarak yaşamış ve yaşanmakta olan;

Diğer ülkelerin Bağımsızlık ve kuruluş önderlerine verdikleri önem ve değere koşut yeni bir ulus ve devlete vücut veren, Cumhuriyetin kurucusu ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e ve Cumhuriyet Değerlerine saygı ve vefanın göstergesi;

Yeni Cumhuriyetin mimari anlayışını yansıtan ve zamanla tüm birim ve personeli barındıracak şekilde öz mimarisine bağlı kalınarak bu zamana kadar görev yapan 11 Cumhurbaşkanına, devlet ve milleti temsilde saygın bir şekilde kullanım sağlayan konut ve makam mekanı bir yerleşkeye dönüştürülen;

Ülkeleri Cumhurbaşkanlarınca halen kullanılan ABD Beyazsaray,Rusya Kremlin ve Fransa Elysee Sarayları gibi tarihsel öneme sahip Çankaya Cumhurbaşkanlğı Köşkü’nun; Korumak ta Anayasal ve tarihsel sorumlu Cumhur’un temsilcisi, Cumhuriyetin hamisi yeni Cumhurbaşkanının ve buna yol veren yeni Başbakanın;

Tarihi ve Hukuksal gerçeklere aykırı, Anayasal Görev ve idari usule uygun bulunmayan, bir oldu bitti ile fiili bir eylem ve söyleme dayalı olarak, Hukuka aykırılığı Mahkeme Kararları ile tescilli Yeni Başbakanlık Yerleşkesine taşınacak olması Anayasaya olduğu kadar Hukuk Devletine ve Hukukun Üstünlüğü İlkesine de aykırıdır…

TÜRKİYE CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANLIĞI İNTERNET SİTESİNDE “ÇANKAYA YERLEŞKESİ” BÖLÜMÜNDE;

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNİN CANLI TANIĞI OLAN,VERDİĞİ GÜVEN DUYGUSU TÜM ÜLKEYE YAYILAN ÇANKAYA KÖŞKÜ;

HALKIMIZIN YÜCE ATATÜRK İLE BAŞLAYAN SÜREÇTE HER ZAMAN SEVGİYLE YAKLAŞTIĞI VE SAYGI GÖSTERDİĞİ,CUMHURİYETİN VARLIĞI İLE ÖZDEŞLEŞMİŞ BİR SİMGE DURUMUNDADIR.”

“Çankaya, başkent Ankara'nın ilçesi ve seçkin bir semti olmanın ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüce makamı Cumhurbaşkanlığı yerleşkesini sınırları içinde bulundurması nedeniyle, Cumhurbaşkanlığı'nı da simgeleyen bir yer durumundadır.

Türk siyasal tarihinde önemli bir yeri bulunan Çankaya Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi, Ankara'nın güneyindedir ve toplam 438 dönüm alan üzerinde kuruludur.

Çankaya Köşkü'nün rakımı konusunda bugüne kadar çeşitli rakamlar telaffuz edilmiş olmakla birlikte, son yapılan ölçümlerde makam katının deniz seviyesinden yüksekliği 1071 metre olarak tespit edilmiş; böylece rakımın, Malazgirt Zaferi'nin kazanıldığı tarihe denk düştüğü ortaya çıkmıştır.

Çankaya yerleşkesi içinde Müze Köşk, Çankaya Köşkü (Pembe Köşk), Camlı Köşk, Yeni Hizmet Binası, Yeni Genel Sekreterlik ve Devlet Denetleme Kurulu Binası, Başyaverlik Binası, İdari ve Mali İşler ve Koruma Müdürlüğü binaları, Basın Toplantı Salonu, Resepsiyon Salonları, İtfaiye Binası, Sosyal Tesisler, Garaj, Sera, Halı Saha ve Tenis Kortu ile lojmanlar bulunmaktadır.

İki kez genişletme ve yenileme çalışmaları yapılmasına karşın, Müze Köşk'ün giderek artan gereksinimleri karşılamakta yetersiz kalması üzerine 1930 yılında yeni bir bina yaptırılmasına karar verilmiştir. Atatürk'ün isteğiyle yeni köşkün yapımı Avusturyalı ünlü mimar Prof. Dr. Clemens Holzmeister'e verilmiştir. Holzmeister'in, 20 Mayıs 1930'da görevi üstlenmesinden beş gün sonra ilk tasarımı hazırladığı, iki gün sonra Atatürk'ün istediği düzeltmeleri de ekleyerek proje taslağını teslim ettiği, 27 Temmuz'da ise kesin plan ve maketi Yalova'da Atatürk'e sunduğu bilinmektedir.

Kasım 1930'da yapım yerinin kararlaştırılmasının ardından Atatürk, yapımla ilgili kararları tamamen Holzmeister'e bırakmıştır. Avusturyalı mimar yapı malzemelerinin tümünü Avusturya'dan getirtmiştir. Köşk'ün iç mekânlarının bir bölümü de Viyana'da Güzel Sanatlar Akademisi'nde tasarlanmıştır. Holzmeister, yapımına 1931 yılı başında başladığı Çankaya Köşkü'nü, 1,5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlayarak 1932 Haziranı'nda teslim etmiştir.

Bodrum katının üzerine iki kat olarak yapılan Köşk'ün giriş katı çalışma ve konukların kabul edildiği alan, üst kat ise ikametgâh olarak düzenlenmiştir.

Geleneksel Türk ev stili ile Batı'nın yaşam rahatlığının birleşimini yansıtan Çankaya Köşkü, 1932 yılından ölümüne kadar Atatürk'ün ikametgâhı ve çalışma alanı olmasının yanı sıra, istek ve uyarıları dikkate alınarak tasarlandığı için onun zevkini ve öngördüğü yaşam tarzını göstermesi yönünden de değer ve önem taşımaktadır.

Çankaya Köşkü, Atatürk'ten sonra Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen sırasıyla, İsmet İnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren, Turgut Özal, ve Süleyman Demirel'e hem konut hem çalışma binası olarak hizmet vermiştir. Köşk, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den başlayarak, yeni hizmet binasının tamamlanmasıyla, yalnızca ikametgâh olarak kullanılmıştır.

Yıllar içinde ihtiyaca göre kimi değişikliklerin yapıldığı Çankaya Köşkü, 2000–2001 yıllarında restore edilerek 1932 yılındaki aslına uygun duruma getirilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin canlı tanığı olan, verdiği güven duygusu tüm ülkeye yayılan Çankaya Köşkü, halkımızın Yüce Atatürk ile başlayan süreçte her zaman sevgiyle yaklaştığı ve saygı gösterdiği, Cumhuriyet'in varlığı ile özdeşleşmiş bir simge durumundadır.”

TARİH BİLİMİ VE TARİHÇİLERE GÖRE; HER ULUS KENDİ TARİHİNİN HAFIZASINI OLUŞTURUR;MİLLİ KİMLİK BİLİNCİNİN OLUŞMASIN DA BU TARİHİN ROLÜ BÜYÜKTÜR…

HAFIZA MEKANI OLARAK ÇANKAYA KÖŞKÜ, EGEMENLİĞİN KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETTE AİT OLDUĞUNUN İNANCI OLARAK ÜLKENİN VE ÜLKE YÖNETİMİNİN HALKA TESLİM EDİLMESİNİN YOLUNU AÇAN GENÇ CUMHURİYETİN BİR DEMOKRASİ SİMGESİDİR…

Toplumları, diğer toplumlardan ayrı kılan, özgünleştiren ve millete dönüştüren kolektif hafızasıdır. Bu kolektif hafıza ise millet hayatında, sanat ve edebiyat metinlerinin yanı sıra, 'hafıza mekânlarında' saklanır, bu mekânlar tarafından temsil edilir.

Özellikle tarihi mekânlar, yalnızca etnografik malzeme niteliğinde müzeler değildir. Mekânla-insan arasındaki ilişkinin doğal sonucu olarak tarihi mekânlar aynı zamanda tarihi hafızalardır ve birer simge mahiyetindedir. Bu mekânlardan vazgeçiş, eş zamanlı olarak kolektif hafızadan vazgeçiştir. Bilerek ya da bilmeyerek bunu yapmak köksüzleşmeyi de beraberinde getirecektir. Zira insanın hafızası silindiğinde nasıl bir kültür şoku içerisine düşecekse, toplumlarda benzer bir kültür ve siyaset şokunu yaşayacaklardır..

Cumhurbaşkanlığını bir simge ve birikimin ürünü olan Çankaya Köşkü'nden AOÇ’de yapılan yeni binalara taşımak kendi geçmişiyle sorunlu olmanın bir ifadesi gibidir. Ancak bu sorunlu tutum Cumhuriyet tarihiyle olan problemin ötesinde, Cumhuriyete yanlış bakışın yansımasıdır. Çünkü Çankaya Köşkü, sadece Cumhuriyet Türkiye'sinin simgesi konumunda olan bir mekân değildir. Çankaya Köşkü aynı zamanda merkez-çevre denkleminde çevredeki halkın da iktidara yürüyüşünün simgesidir.

Dünyadaki hiçbir büyük ve ciddi devlette bu şekilde keyfi uygulamalara gidilmez ve kendi tarihine açıktan haksızlık yapılmaz. Özellikle Batı'da pek çok devlet merkezi, aynı zamanda bir tarihi hafıza mekânıdır. Yine aynı şekilde önemli toplantılar çeşitli hafıza mekânlarında yapılır ve hem kendi toplumlarına hem de dünyaya mesaj verirler.

Hafıza mekânı olarak Çankaya Köşkü, bir yanıyla Batı emperyalizmin karşı dik duruşun, bir yanıyla da ülkeyi yeniden inşa sürecini başlatıp halka teslim etmiş genç Türkiye Cumhuriyetinin kimlikli ve anlamlı bir simgesidir.

A–KAMU GÜCÜNÜN İŞLEM, EYLEM YA DA İHMALİNE DAİR OLAYLARIN TARİH SIRASINA GÖRE ÖZETİ:

Hürriyet Gazetesinin 12.10.2014 Pazar günlü “Fors Takıldı” başlığı altında “Söğütözünde 29 Ekimde açılması planlanan Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde hazırlıklar sürerken, binanın girişlerine Cumhurbaşkanlığı forsu yerleştirildi.” Resimli haberi yer aldı.

Aynı Gazetenin internet sitesinde;

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kendisinin Atatürk Orman Çiftliği’ndeki (AOÇ) yeni yapılan binayı kullanacağını söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin 91 yıllık geleneğinde bu önemli değişiklik sonrası bugüne kadar 11 cumhurbaşkanına ev sahipliği yapan Çankaya Köşkü’nü ise Başbakan Ahmet Davutoğlu ve başbakanlık bürokrasisi kullanacak.

“İkamet adresiniz neresi olacak, yeni bina Başbakanlık tarafından mı, Cumhurbaşkanlığı tarafından mı kullanılacak” sorusu üzerine Erdoğan, şu anda oturduğu yerin ikâmet adresi olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Henüz yeni ikamet adresim, şöyle ifade edeceğim, Sayın Cumhurbaşkanımızın oturduğu yerden ayrılmasıyla orada bir süre daha oturmaya devam edeceğiz. Daha sonra da inşallah yeni yapılan binalara Cumhurbaşkanlığı olarak taşınmayı planlıyoruz. Şu andaki Cumhurbaşkanlığı binasına da aynı zamanda tabii ki konutlarına da Başbakanımızın aynı şekilde taşınmasını aramızda planlamış durumdayız.”

Haberine konu keyfiliğide büyük bir şaşkınlık ve üzüntüyle aynı gün okudum…

Hukuk Devletinde yaptım oldu keyfiliği yoktur. Herkes Anayasa Kurallarına ve İdare Hukuku İlkelerine uymak zorundadır.

Ne acıdır ki; Cumhurbaşkanı ve Başbakanın keyfi uygulamaları; Hukuk Devletine olduğu kadar Demokratik Sisteme de aykırıdır.

Mevcut yasal bir karar ve işlem olmayan keyfi uygulama için, ilk yargı mercilerine başvuru koşulları yani “Etkili Hukuk Yolu” bulunmadığından; Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuruda bulunmak, hukuksal ve toplumsal zorunluluk olmuştur.

İtirazıma konu yasal dayanağı olmayan fiili uygulama ve bu uygulama karşısında Etkili Hukuk Yolunun da bulunmaması nedeniyle, Sayın Mahkemenize yaptığım başvurunun kabulü ile, başvurumun AİHS’in 13, Anayasanın 12,17,36 ve 40.maddelerine aykırılık içerisinde değerlendirilmesini ve hüküm kurulmasını,

Açıkça Hukuka aykırı ve Telafisi imkansız zararlara neden olunmaması için de ivedilikle uygulamanın durdurulmasına karar verilmesini de,

Talep etmekteyim.

B- BİREYSEL BAŞVURU KAPSAMINDAKİ HAKLARDAN HANGİSİNİN HANGİ NEDENLERLE İHLAL EDİLDİĞİ VE BUNA İLİŞKİN GEREKÇELER VE DELİLLERE AİT ÖZLÜ AÇIKLAMALAR:

ŞAHSIMA TÜRKİYE CUMHURİYETİ YURTTAŞLIK KİMLİĞİNİ KAZANDIRAN CUMHURİYETİN MEKAN SİMGELERİNDEN ÇANKAYA KÖŞKÜ; ANAYASANIN 12.MADDESİNDE HÜKÜM ALTINA ALINAN KİŞİLİĞİME BAĞLI TEMEL BİR HAKKIM, ANAYASANIN 17.MADDESİ İLE ANAYASAL GÜVENCEYE ALINAN MANEVİ VARLIĞIMDIR… ONLARIN KORUNMASI VE YAŞATILMASINDA HER TÜRKİYE YURTTAŞI GİBİ TARAFIM…İHLALİ HALİNDE AİHS’İN 13. ANAYASANIN 40.MADDESİ İLE GÜVENCEYE ALDIĞI ETKİLİ HUKUK YOLUNUN BULUNMAMASI NEDENİYLE YİNE ANAYASANIN 36 MADDESİNİN GÜVENCEYE ALDIĞI, HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜM GEREĞİNCE BİREYSEL BAŞVURU HAKKIM ANAYASAL BİR HAKTIR…

Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde, manevi anlamda Çankaya Köşkü “Cumhuriyetin canlı tanığı olarak, Halkın büyük sevgi ve saygı gösterdiği, Cumhuriyetin Varlığı ile Özdeşleşmiş bir Simgedir.” ;

Anayasanın 3.madde gerekçesinde; “yukarıda belirtilen manevi değerler, Türk Devletinin ve Milletinin etrafında toplandığı kutsal Simgelerdir” tanımlamaları,

Çankaya Köşkünün Anayasal anlamda da, halk için ve ne denli saygın ve içselleştirilmiş bir manevi varlık olduğu da kabul edilmektedir… Bu halkın bir ferdi olarak şahsımında saygın ve kutsal bir manevi varlığıdır; Cumhuriyetin Simgesi Çankaya Köşkü…

Ki, Anayasanın 4.maddesine göre Cumhuriyet Simgeleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez…

Ayrıca,Bireysel Başvuruma konu keyfi uygulama,Temel Hak ve Özgürlüklerimi güvenceye alan AİHS’in 13,Anayasanın 12,17,36 ve40.maddelerini ihlal etmiştir.

CUMHURBAŞKANININ CUMHURİYET SİMGELERİNİ KORUMAK VE YÜCELTMEK YANİ YAŞATMAK TARİHİ OLDUĞU KADAR ANAYASAL GÖREV VE SORUMLULUĞUDUR…

Anayasanın “Andiçmesi” başlıklı 103.maddesinde aynen “Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkilaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma,milletin huzur ve refahı,milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN ŞAN VE ŞEREFİNİ KORUMAK,YÜCELTMEK ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”

HUKUKSUZLUĞU MAHKEME KARARLARIYLA TESCİLLİ BAŞBAKANLIK YERLEŞKESİNE CUMHURBAŞKANLIĞININ TAŞINMASI,BU HUKUKSUZLUĞA ORTAK OLAN TÜM YETKİLİLER İÇİN ANAYASAL GÖREV SUÇUNU OLUŞTURUR..

AOÇ’de 1. Derece SİT alanı olan arazi büyük tartışmalar arasında 3. Derece SİT alanı statüsüne düşürüldü. Ankara 11. İdare Mahkemesi, SİT statüsünün değiştirilmesi kararını iptal etti.

Daha sonra ise 1/10.000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1. Derece Doğal ve Tarihi SİT Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nın yürütmesinin durdurulması talebiyle Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde açılan davadan da yürütmeyi durdurma kararı çıktı.

TÜM BUNLARIN ÖTESİNDE DAVA KONUSU TAŞINMA OLAYINDA CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKANIN KİŞİSEL VE KEYFİ PLAN VE KARARLARI DEĞİL;TOPLUMSAL İRADE ASILDIR… REFERANDUM YANİ “HALKOYLAMASI” YAPILMASI TARİHİ VE DEMOKRATİK ZORUNLULUKTUR…

Halkın Kollektif Hafıza ve Toplumsal Vicdanında Saygın bir yer tutan, aynı zamanda Ulusal Kimlik olarak sahiplenilen, Cumhuriyetin tarihi mekanları içerisinde.Özel ve Özgün bir Cumhuriyet Simgesi olan Çankaya Köşkünden, Cumhurbaşkanının taşınması için,Cumhurun yani Halkın “Onay” İradesini ortaya koyan “Halk Oylaması”nın yapılması Tarihi ve Demokratik zorunluluktur…

HUKUK DEVLETİNE AYKIRILIK

“Hukuk Devleti, her eylem ve işlemi hukuka uygun, İnsan Haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan kendini Anayasa ve Hukukun üstün kuralları ile bağlı sayıp yargı denetimine açık kılan, yasaların üstünde yasa koyucunun dahi bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen, faaliyetleri Anayasanın açık ilkelerinden önce hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerin benimseyip uyduğu ilkelere uygun olan Devlet demektir.” (Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 gün ve 33/51 sayılı kararı.)

Hukuk Devleti kavramı, ülke içinde egemenliğin bağsız, koşulsuz ve denetimsiz biçimde kullanılmasına karşı tepki olarak doğmuştur. Hukuk Devleti Yönetiminin karşıtı, Keyfi Devlet Yönetimidir.

Parlamentoda sayı çokluğu, hukuk devletinde haklı olmanın göstergesi ve gerekçesi değildir. Parlamento, yasama ve denetleme sürecinde oy çokluğuna ve siyasal güce dayanarak, Anayasaya, Hukuka, Hukukun Genel İlkelerine, Anayasal Teamüllere aykırı olarak kararlar alamaz. Yasama organı gibi öbür organ ve makamlarda Anayasaya ve Hukuka uygun çalışmak zorundadırlar. Aksi halde, hukuk dışına çıkar ve meşruiyetini yitirir.

“Ben yaparım”, “Benim gücüm var” demek ve bu düşünce ile gerek yürütmede, gerekse yasamada uygulamaya girişmek ve kararlar almak, Demokratik Hukuk Devletinin kabul edemeyeceği bir uslup ve eylem şeklidir.

SONUÇ OLARAK, BAŞVURUMA KONU KEYFİ İŞLEM VE UYGULAMA;AİHS’İN 13,

ANAYASANIN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİ GÜVENCEYE ALDIĞI “BAŞLANGIÇ”,12,17,36 VE 40. MADDELERİNE AYKIRIDIR.

C- BAŞVURUCUNUN GÜNCEL VE KİŞİSEL BİR TEMEL KAKKININ DOĞRUDAN ZEDELENDİĞİ İDDİASININ AÇIKLANMASI:

Yukarıda belirttiğim gerekçe ve kanıtlar, yine yukarıda açıklanan manevi ve hukuksal varlığım, buna bağlı taraf sıfatlığım,iş bu başvurumun temel insan haklarımın ihlalinin tespitini zorunlu kılmaktadır.

Bu durum, kişisel ve güncel hakkımın mevcudiyetine somut kanıttır.

III- BAŞVURU YOLLARININ TÜKETİLDİĞİNE İLİŞKİN BİLGİLER

A - Başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamalar:

Bu aşamalar yukarıda belirtilmiş ve kanıt olarak sunulmuştur.

1- KARARI VEREN MAHKEME/MERCİİ/ MAKAM :

CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKANIN KEYFİ UYGULAMASI.

2- TEBLİĞ VEYA ÖĞRENME TARİHİ : HÜRRİYET GAZETESİNİN 12.10.2014 TARİHLİ RESİMLİ HABERİ VE AYNI GÜN GÖRSEL MEDYADA HABERLER.

V- SONUÇ TALEPLERİ

Yukarıda açıkladığım nedenlerle, resen tespit edeceğiniz durumlar karşısında

Başvurumun kabulüne,

Tedbiren Durdurulmasına,

Karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

Bu başvuru formunda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu; formda belirtilen bilgilerde, adreslerimde veya başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde Mahkemeye bildireceğimi beyan ederim.

Arzu Yıldız | T24

Popüler İçerikler

Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler
Bahis Reklamı ve Teşvik İçin Soruşturma Başlatılmıştı: RTÜK Başkanı TV8 İçin İnceleme Başlatıldığını Açıkladı!
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!