Kişinin uğraş alanı içinde akışa girdiği zaman tam odaklandığı ve net bir şekilde işini yaptığı, zihninin açık ve geribildirimler ile beslendiği, zaman olgusunun ortadan kalktığı ve zorlansa dahi yapabilmenin mümkün olduğuna inandığı görüşmeler gözlemler sonrasında tespit edilmiş. Yapılan işte insanın kendini değerli hissetmesi, yapılan işten alınan hazzın kazanılan ödülden daha mutlu ettiği yapılan görüşmelerden sonra tespit edilmiş.
İşte bunların hepsi kişinin akışta olduğunu hissetmesi olarak tanımlanmıştır. Akış insanın yaptığı iş ve beceri düzeyi arasındaki dengeyi oturtmasıdır. İşin zorluk derecesi ile o işi yapma becerimiz bu ikili arasındaki denge içsel motivasyonumuzu tetikleyen önemli bir kıvılcımdır. Kişi hiç zorlanmadığında ya da çok zorlandığın da akış hali zorlaşıyor. Buradaki kilit nokta kişinin kapasitesinin biraz üzerinde zorlanmasıdır. Bu kişiyi akışta tutmak için önemli bir husustur.
Kişi kapasitesinin biraz üzerindeki iş ile uğraşırken gösterdiği performans motivasyon çıtasının en yüksek olduğu andır. Beceri düzeyinin biraz üzerindeki uğraş ve sonucundaki denemeler kişiyi akışta tutmaktadır. İşin kolaylığı yetkinliğin ve yeteneğin altında olması kişiyi isteksizliğe ilgisizliğe sürükler. Aynı zamanda yapılan işin çok zor olması seviye ve yeteneğin üzerinde olması kaygıyı hatta tükenmişlik duygusunu da tetikleyebilir.
Birçok oyunda oyun tasarımcıları oyunları basit, orta, zor olarak seviyelendirir. Kişi /oyuncu çabucak yapıp bitireceği ya da yapamayacağı kadar zor olan hiç bir uygulama için zaman ve para harcamaz. Bu yüzden süreç içinde yapılabilir döngülerle süreklilik sağlanırken kapasitenin üzerinde olan döngüler de geri bildirimler ile süreci destekleyerek kişinin yapabiliyorum hissi canlı tutulur akış sağlanır. Biraz zorlanarak başarabileceğimiz zorluk düzeyleri kişinin /oyuncunun motivasyonunu canlı tutar.
Hangi sektörde olursanız olun bir işi yaparken kişinin kendi içine dönmesi, duygularını kazıyarak altına bakması gerekir. Altta yatan duyguların anlattıkları esas olandır. Yaptığınız iş kapasitenizin çok mu altında, beceri ve yetkinliğinizin çok mu üzerinde, sizi çok mu zorluyor? Gerginlik, kızgınlık, sıkılma hissi mi veriyor? Yeni bir şeyler öğreniyor musunuz? Sürekli tekrar eden bir döngüde misiniz? Bunların hepsi size akışta denge ilkesi ile ilgili ipuçları verir.
Herkesin uğraş alanındaki veya yaşamsal alandaki akış alanı farklıdır. Kimi müzik dinlerken, kimi birçok parçayı dağıtıp tekrar bir araya getirirken, kimi yeni bir şeyler keşfederken, kimi dans ederken, kimi bir dağa tırmanırken akıştadır. Ama bu kendiliğinden ortaya çıkan bir durum değildir. Kişi ne zaman akışta olduğunu deneyerek yaşayarak bulur ve öğrenir.
İnsanın kendi akış alanını keşfetmesi kendisine verdiği değerdir. Kişi birçok alanda kendini deneyimleyebilir. Farklılıklar, farklı deneyimler akışta olduğu alana katkı sağlayacak öğrenmelere olanak sağlayabilir. Sunulan seçeneklerin yanında kendi seçeneklerinizi dikkate almanız akışa girmek için zemin hazırlar. Zaman zaman kendinize tekrarladığınız sözcükler içsel konuşmalar yapmak performansınızı arttıran bir strateji olarak kullanılabilir.
Akış her yaşta önemlidir. Çocuklar da serbest oyun akışa girmek için uygun ortam sunar. Serbest oyun çocuğun doğal olarak neye yöneldiğini gözlemleme fırsatı sunar. Sürekli olarak verilen yapılandırılmış oyunlarda çocukların akışı yaşama olasılığı düşüktür. Akışa giren çocuk serbest oyunda kendine ait bir alanda istediğimi yapabilirim duygusunu yaşar. Çocuk kendine ait bu alanda istediğimi yapabilirim keşfedebilirim duygusunu yaşar ve zamanı unutur. Yoğun bir şekilde ve içten odaklanır.
Yetişkinlerde de bu böyledir. Kendilerini keşfetmeleri, zamanı unuttukları yoğun odaklanabildikleri anları akışta olmaları için bulmaları gereklidir. Bir zihin taraması yapalım en son kendinizi iyi hissettiğiniz ve sizin için anlam ifade eden anları hatırlamaya çalışın. Belki asıl anlam ve motivasyonunuz orada gizlidir.