Ercan Altuğ Yılmaz Yazio: Metaverse’de Hangi Kefe Ağır?

Kafalar karışık. 

Metaverse artık hayatımızın hemen her alanında gündemdeki yerini koruyor. Artıları ve eksileri konusunda terazinin bir kefesi ağır basarken, bir anda tüm dengeler değişiyor ve diğer taraf yere daha çok yaklaşıyor. Artıları çok deyip bir tarafa yoğunlaşırken, aniden diğer kefeyi ağırlaştıracak can sıkıcı unsurlar akla geliyor. 

Üzerine düşününe hangi kefe ağır basacak bakalım. Metaverse’nin ne kadarı pozitif ne kadar negatif?

Aslında akıllar “Metaverse” kavramının ne olduğu konusunda da karışık olduğundan, önce yazımızda kullanacağımız tanımdan başlayalım. 

Bir haber sitesinin yazısında tanım şu şekilde yapılmış: “Meta-evren”in kısaltması olan metaverse, gerçek ve sanalın bir bilim kurgu vizyonunda birleştiği ve insanların farklı cihazlar arasında hareket etmesine ve sanal bir ortamda iletişim kurmasına izin verdiği dijital bir dünya.

Dolayısıyla şu anda artık hayatımızın bir parçası olan sosyal medya, alışveriş siteleri hepsi birer metaverse evreni gibi duruyor. Yani aslında şu anda metaverse içinde yaşıyoruz.

Bu tanımına göre, pandemiyle beraber artan evlere çekilmeden de kaynaklı olarak, alışverişlerin internet ortamına aktarılması bizi ne kadar rahatlattı bir düşünün. Hepimiz evlerimizden çıkmadan ihtiyaç duyduğumuz her şeyi satın alabildik. Düşünsenize dışarı çıkamadık ama eşimizle dostumuzla her gün fiziksel olmasa da yüz yüze sohbet edebildik. Onları görebildik, seslerini duyabildik. Uzun zamandır katılmak istediğimiz ancak zaman ve mesafe sorunlarından dolayı katılamadığımız bir çok eğitime, etkinliğe dahil olabildik. Terazinin bir tarafı oldukça ağır bastı sanki. 

Bakalım diğer kefeye neler ekleyebiliriz. 

Evet, eğitimlere katıldık yapacak işimiz çoğaldı. Kendimize zaman yaratmak için aldığımız şeyler zamanımızı daha da kısalttı. Bilginin erişiminin bu kadar kolay olduğu yerde artık her yerden fırsat fışkırıyor ama bu kez de hangi fırsat doğru hangisi değil ayrımını yapmaya duyulan gereksinim arttı, kafalar daha da çok karıştı. Zaman kazandıran alışveriş, tüketimi arttırdı. İnsanlar topluluklar içinde yalnızlaştı. Sevdiklerimizi her gün görebildik ama yanına gitme gereksinimi azaldığından artık şöyle bir kuvvetle sarılamıyoruz, sarılmaya ihtiyaç duymaz haldeyiz. İnsanların yaşamını sürdürebilmesi için günde en az 4 kez sarılması gerekli diyen Virgiana Satir’in sözü artan psikolojik sorunları da açıklıyor bize göre.  (ABD'li aile terapisti Virgiana Satir'e göre yaşamımızı sürdürmemiz için günde 4 kez, iyileşmek için 8 kez, gelişmek içinse 12 kez sarılmamız gerekiyor.)

Tamam. Kefeler yine eşitlendi. 

Sosyal medya üzerindeki paylaşımlar vasıtasıyla tanıdıklarımızın hayatlarını daha çok öğrenmeye başladık. Yıllardır görüşmediğimiz arkadaşımızın kızını görebiliyor, oğlunun doğum günü partisine gidemesek de kutlayabiliyor ve o günden karelere bakabiliyoruz. 

Ne kadar muazzam.

Kefe ağır basmadan diğer tarafına geçelim hemen.

Sevdiklerimiz tamam, hayatımızı öğreniyor harika ama ya bizi sevmeyenler? 

Onlar da her şey hakkında bilgi sahibi artık. Tehlikelere daha açık durumdayız. Bir düşünsek, evimizin kapısını kilitlemeden yatmıyoruz ama sanal evrenin kapısı ardına kadar açık. Orda da bir hayatımız var ve açık kapılarda tüm tehlikelere davetkar. Tehlikenin boyutunu insanların ne kadar kötü olabileceklerini düşününce daha net anlayabiliyorsunuz. 

Yine dengelendik sanırım. 

Sadece bu kadar da değil elbette. Metaverse ile daha da fazla sanal evrene gireceğiz gibi görünüyor. Tamamen sanal ortamda yaşamaktan bahsediyorum. Avatarını seçerek kendine yeni bir kimlik oluşturarak, dijital ikizimizle tamamen yeni bir hayat oluşturabileceğiz. 

Harika değil mi? 

Düşünsenize bu dünyada yakışıklı ya da güzel değilsiniz, burnunuzu beğenmiyorsunuz gözlerinizin mavi olmasını, belki dişlerinizi ve belki de daha fit görünmek istiyorsunuz. 

Sanal evrende her şey istediğin gibi, mükemmel. 

Kulağa çok hoş geliyor değil mi? 

Şimdi diğer açıdan bakalım.

Herkesin mükemmel olduğu bir evrende mükemmel ne demek? Ne anlamı var? Hala mükemmel o bildiğimiz “mükemmel” olacak mı? Orada yaşayacağımız bu kavram kargaşasından sonra kendi alemimize geçtiğimizde de kendimizi eksik hissetmeyecek miyiz? Kendine yabancılaşma ve psikolojik sorunlar kapıda. Aman dikkat!

Bazen artıları, bazen eksileri artıyor. Dengeler değişiyor. Önemli olan, iyi ya da kötü demeden anlamaya çalışıp, uyum sağlamak ve uyum sağlarken fiziksel dünyanın değerini unutmamak. İkisi arasında denge kurabilmek asıl meselemiz. Hayatta her şey dengede olduğunda güzel neticede. 

Önemli olan duracağın yere karar verebilmek..

Bu yazı Gamfed Türkiye Gönüllülerinden Mualla Yılmaz ‘ın katkılarıyla yazılmıştır.

Twitter

Instagram

Linkedln

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"