Ercan Altuğ Yılmaz Yazio: Dünyadan bir Maradona Geçti

Mahcup görünüyorlardı, beni kucaklamaya geldiler ama golü sanki onlardan çaldık der gibi bakıyorlardı. Ben de onlara bir hırsızı soyanın günahları yüz yıl affolur dedim.” cümleleriyle anlatmış o akıllara kazınan Dünya Kupası çeyrek final maçını Diego Armando Maradona... 

1982 yılında Barcelona, Maradona transferini açıkladığında herkes “Dünyanın en iyi futbolcusu, dünyanın en iyi kulüplerinden birine geldi.” diyordu. İspanyollar futbol tarihinin en pahalı transferini yaparak, Diego’yu Arjantin’den getirmenin zaferini yaşıyorlardı. Kağıt üzerinde bu harikulade bir işti ancak Diego’nun özgün ruhu ile İspanyol kulübün köklü kuralları ve oyun kültürü çelişiyordu. O tüm bir takımı yönetmeye talipti; oysa Barcelona hiç de yönetilmeye müsait bir kulüp değildi. Maradona goller atıyor, maçlar kazandırıyor ama günün sonunda mutlu olamıyordu. Tüm bunların sonucu olarak Barcelona iki yılın sonunda Diego’yu satış listesinin sonuna eklemişti. 

Napoli Kulübü Başkanı Corrado Ferlaino, başarısız geçen onca yılın ardından takımın ve şehrin havasını değiştirmek için Arjantinli yıldızı nihayet gözüne kestirmişti. Barcelona dünyanın en pahalı transferini gerçekleştirmişken bu transferin ucuza kapanmasını istemiyordu. Napoli Kulübü’nün çok parası yoktu ama işbirlikçi bir ruhu vardı. Tüm şehir, Maradona ismini duyunca Napoli başkanının “paramız yetmiyor” çağrısıyla ayaklanarak Maradona için açılan hesapta on beş günde yeterli para topladı ve Barcelona’nın kapısını bir kez daha çaldı.

Maradona’nın elbette talibi çoktu ancak Napoli şehrinin kendisi için âdeta seferber olmasından etkilenmiş ve futbol tarihini etkileyen bir karar almıştı.

1986 Dünya Kupası Organizasyonu, şampiyonayı düzenlemeye hak kazanan Kolombiya’nın elinden içinde bulundukları ekonomik sıkıntılar nedeniyle alınmış ve yaşadıkları deprem felaketinde binlerce vatandaşını kaybeden Meksika'ya verilmişti. Bu karar kupa tarihi açısından bir ilkin gerçekleşmesi demekti. 1970 yılında dünya kupasına ev sahipliği yapan Meksika organizasyonu tam 16 yıl sonra 2. kez düzenlemeyi hak kazanan ilk ülkeydi. Danimarka, Irak ve Kanada’nın ilk kez katılacağı turnuvada toplamda 24 takım kupa için mücadele edecek ve tüm dünyanın gözü onlarda olacaktı. 

22 Haziran 1986 günü Tunuslu Hakem Ali Bin Nasır’ın yönettiği çeyrek final maçında Arjantin ve İngiltere karşı karşıya geliyorlardı. 

Ve o gün Meksika’nın futbol mabedi Azteca Stadyumu’nda tam 114.580 taraftarın gözleri önünde hala dilden dile anlatılan bir olay yaşanacaktı. 

Dönemin tartışmasız bir numaralı yıldızı Maradona kariyerinde dudak uçuklatan bir yola girmiş Barcelona günlerini geri de bırakıp Napoli’nin vasat futbol takımına ruhunu ekleyerek, takımı kaptanlık pazu bandıyla zafere taşımıştı. Meksika 86’ya damga vuracağını nereden bilebilirdi. 

Arjantin inançlıydı, gelecekte adına kiliseler inşa edilecek kaptanlarının liderliğinde zafere koşmak istiyorlardı, rakip İngiltere de son derece güçlü ve temkinliydi. Çekişmeli maç başladığında biliyorlardı ki Diego’yu durdurmak zorundaydılar.  

İngiltere defansının bütün odağı Diego üzerindeydi. Durum henüz 0-0 iken ve dakikalar 51’i gösterdiğinde bir futbolcu topa ters vuruşta yükseklik kazandırdı, nefesler tutuldu ve tüm taraftarların bakışları arasında kaleye doğru yükselen topa doğru sadece Maradona koşuyordu. 165 boyuyla Maradona yükselip İngiliz kaleci Peter Shilton’un üzerinden topu ağlara gönderiyordu. Tüm hakemlerin anlık şaşkınlıkla bakışmaları eşliğinde Arjantinli futbolcular kaptanlarına doğru koşarken, İngiliz futbolcular isyan bayraklarını çekmiş hakemin kararını bekliyorlardı. Ancak hiçbir itiraz kaderin önüne geçemeyecekti.

Gol geçerliydi. Arjantin - 1 İngiltere - 0!

Meksika televizyonu golün tekrarını yayınladığında akıllardaki sis bulutu dağılmış, hakem durumdan kuşkulandığını söylese de verdiği kararla dünya kupasının seyrini değiştirmişti. 

Arka planda bunlar yaşanırken aslında İngiltere için kabus daha yeni başlıyordu. Tam dört dakika sonra Maradona skoru 2-0 ‘a taşıyan bir gol daha atıyordu. Maçı canlı izleyenler spor tarihinin en özel anlarından birine tanık oluyorlardı. Kendi sahasından aldığı topla neredeyse tüm İngiltere defansını çalımlayıp topu ağlara gönderen Maradona’nın bu golü,2002 yılında fifa.com tarafından 'Yüzyılın Golü' olarak adlandırılacaktı. 

Rüya gibi geçen turnuvada olmaz denilen her şey olmuş ve Maradona mucizeler yaratmıştı. “O gün Tanrı bile Diego’yu savunamazdı” çığlıkları eşliğinde kupa heyecanı yaşanıyordu.  

“Golü elle mi attın?” sorularına “Biraz Tanrı’nın eli, biraz Maradona’nın kafası” yanıtını veren futbol azizi Maradona futbol tarihinin unutulmazları arasına girmişti.

Turnuva sonunda yapılan oylamayla turnuvanın en iyi oyuncusu seçilerek Altın Top ödülünü almış ve Azteca Stadyumu'nun girişine heykeli dikilmişti.

Maradona, sporun en tartışmalı ve haber değeri taşıyan figürlerinden biri olarak kabul edilir. Hakkındaki iddialara ve tasvip edilmeyen hallerine rağmen dünya üzerinde en sevilen futbolculardan olduğu gerçeği değiştirilemiyordu.

Dünyanın birçok noktasında heykelleri dikilecek kadar efsaneleşen Maradona için bir din bile inşa edilmişti.

'The Iglesia Maradoniana” 

Fan Club mantığıyla kurulan din ile taraftarlar, Diego Maradona’ya olan sevgilerini bir adım öteye taşıdılar. Rosario şehrinde ilk “Maradona Kilisesi”ni hayata geçiren grup kendilerine “Diegorian” diyorlar ve Maradona’nın hayatını anlattığı otobiyografi olan “y soy Diego (Ben Diego)” inananlar için kutsal kabul ediliyor.  Hatta Arjantin’de Maradona’nın doğum günü olan 30 Ekim inanlar için kutsal gün sayılıyor ve Maradona Kilisesi’ne göre içinde bulunduğumuz yıl Hazreti İsa’dan sonra 2003 değil, Diego’dan sonra 42 olarak kabul görüyor. 

2007 yılından beri bu kilisenin kuralları kapsamında nikah kıyma hakkına dahi sahipler. Nikahta damat ve gelinin sırtında 10 yazması ve bir futbol topuna dokunarak Diego Maradona’ya bağlılıkları üzerine yemin etmeleri beklenir.  

“Olduğumdan çok daha iyi hale gelebilirdim. Evet, bu gerçekten doğru. Ben futbol için doğdum. Kim olacağımı biliyordum.” diyerek kendi hayatını betimleyen Maradona hayata kafa tutan bir adamdı. Futbolda kazandı ama zaten kaybetse bile kahkaha atıyordu.  

Ve futboldan bir Maradona geçti. Bundan sonra sadece iyi bir futbolcu olarak değil; eğrisiyle doğrusuyla kendi felsefesi olan bir efsane ve bir futbol büyücüsü olarak zihinlerde yaşamaya devam edecek. 

Bu yazı Gamfed Türkiye gönüllülerinden Beray Çinçin’in katkılarıyla yazılmıştır.

Twitter

Instagram

LinkedIn

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
Acun Ilıcalı Futbol Yatırımlarına Devam Ediyor: Yeni Takımı Slovenya'dan
YORUMLAR

Maçı tekrar izlemiş gibi hissettim. :)

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ