Fiziksel sakatlık geçirmiş sporcular kariyerlerine e-spor takımlarında koşmaya devam ediyor. Oyunlarda insanlar hata yapmaktan korkmadıkları ve kolayca risk alabildikleri için bazen de tam tersi şekilde kariyerlerine video oyunlarında başlayıp gerçek hayatta devam ediyorlar, tıpkı araba yarışlarına video oyunlarıyla başlayan Formula 1 pilotları gibi. Daha da etkileyici olanı sağlık engelleri sebebi ile günlük hayatın içerisinde yer alamayan birçok insan kişiye özel araçlarla dijital oyunlarda sosyalleşebiliyor ve gerçekte yapamayacağı fiziksel aktiviteleri bu sayede deneyimleme fırsatı bulabiliyor. Beraberinde unutamayacakları birçok güzel duyguyu yaşayabiliyorlar bisiklet sürmek, top oynamak, araba kullanmak gibi…
Eğitimden spora, hatta sağlığa kadar aklınıza gelebilecek her alanda ihtiyaçlarımız içinde bulunduğumuz şartlara göre -tüm dünyada yaşanan pandemi süreci de bunun en iyi örneklerinden biri oldu- değişip gelişiyor. Sahip olduğumuz internet, televizyon, sosyal medya, dijital oyunlar gibi kaynakların hepsinin pozitif ve negatif yönleri var elbette. Önemli olan karşıtlıklarla dolu bir dünyada hem kendimiz hem de çocuklarımız için bunu nasıl ve neden kullandığımız, hayatımızda nereye koyduğumuz?
“Oyuncuysanız oynarsınız.”
Hayatın dışarıda olduğunu savunan “Niye bunu yapıyorsun? Dışarı çık. Bir hayatın olsun.” yaklaşımını benimseyen ebeveynlerin aksine gençler, dijital oyunlarda hayat buluyor.
“…ama hayatın var.” mesajı ile Not A Game sonlanıyor.
Bu yazı Gamfed Türkiye gönüllülerinden Zeynep Aydın’ın katkılarıyla yazılmıştır.
Twitter
Instagram
Linkedln