Giriş kapısından girmenizle birlikte adeta havaya karışmış coşku ve tezahüratların şiddetini hissediyorsunuz. Sağınızda ve solunuzda arenanın ortasındaki bir noktaya kilitlenmiş seyirci kalabalığı aynı heyecana ortak olmuş, sonuçları bekliyor. Gözlerinizi herkesin baktığı o noktaya çevirdiğinizde ise enerjilerinin tamamını veren, her geçen saniyeyle rekabetleri ateşlenen ve bu mücadelelerine tutkuyla bağlı kişileri fark ediyorsunuz. Beklenen sona dakikalar kala salona yayılan enerji dalgasına kapılarak binlerce kişiden oluşan bir bütünün parçası oluyorsunuz.
Bu senaryo size tanıdık geldi mi? Peki hayal ettiğiniz salonda izlediğiniz kıyasıya rekabet ve performanslar bir basket maçına mı, tenis turnuvasına mı, buz pateni şampiyonasına mı aitti? Yoksa zihninizde beliren görüntü bir espor turnuvasının finalinden miydi? Peki spor ve esporu ayıran o çizgi nerede duruyor? Değişen ve mesafeleşen dünyamızda sporun da dijitalleşmesi, temassız takım oyunları, sahasız turnuvalar mümkün mü? Asıl soru ise her spor dijital olabilir mi, olmalı mı?
Tüm bu soruları esporun arenaya adım atışından başlayarak geleneksel sporların insanı sınırlandırdığı noktaları ele alarak cevaplayacak, bu kıyasıya mücadelenin ilerleyen dönemde nasıl sonuçlanabileceği konusunda iddialarda bulunacağız. Ama hepsinden önce sporun ne olduğu ve hangi değerler üzerine kurgulandığı hakkında kendi içimizde bir antrenman yapalım.