Ercan Altuğ Yılmaz Yazio: Bir Kraliçe Mezarı Duvarında Resmedilen Oyun

Oyun oynamak her yaşta insanın en sevdiği aktivitelerin başında geliyor.

Sence, oyun kavramı ne kadar eskiye dayanıyor olabilir?

Oyunun ortaya çıkışı, insanlık tarihi kadar eskidir. Çeşitli bilim dallarının (antropoloji, dilbilim, psikoloji vb.) çalışmalarında oyunun ilginç bir hareket noktası oluşturduğu ifade edilir.

Antik Çağ dönemlerinde,  günümüz Yunanistan şehirlerinde yaşayan çocukların müzik, dans ve şarkı ile zenginleşen oyunları oynadıkları görülmektedir. Ortaçağ dönemlerine gelindiğinde ise yeniliklere karşı çıkan bir düşünüş egemen olduğundan her dört yılda bir gelenek haline gelmiş olan Olimpiyat Oyunları da M.S. 395 yılında, o zamanın kralı Théodosius tarafından kaldırılmıştı.

Rönesans Dönemi’ne kadar oyun oynatma ve beden eğitimi yaptırma en büyük günahlardan biri sayılmış ve bu tip faaliyetlere okullarda dahi verilmemiştir.

Çeşitli ulusların tarihinde oyunun ilk şekillerinin müzik eşliğinde oynandığı

görülmekte ve hareketli oyun olarak nitelendirilebilecek olan bu oyunlar yoluyla insanların kendilerini tanrıya yakın hissettikleri düşünülmektedir. Bu nedenle ilkel insan topluluklarında oyun, tanrılara yaklaşabilmek için bir takım mimiklerle danslar ve belli bir kurala uyan ritmik hareketler topluluğu diye tanımlanmaktadır.

Bazı kaynaklara göre; çocuk oyunlarının eski ritüel, inanç, büyü kalıntılarını

incelemek bakımından en iyi kaynak olduğu belirtilir. Bugün de Anadolu’da çeşitli yörelerde çocuk oyunları üzerine inançlar, bu görüşlerin önemini doğrulamaktadır. Örneğin Ankara köylerinde şu inanca rastlanmaktadır: 'Çocuklar ne oyun oynarsa o sene o iş olurmuş. Mesela çocuklar kuyu kazarak oynarlarsa o sene bolluk olur, ekin kuyuları kazılırmış. Ev yaparak oynarlarsa yapı çok olurmuş”

İnsanlar tarafından bilinen en eski (4000 yıldan eski) oyun araçları toplar ve beş taş oyunudur. Günümüzde bazı toplumlarda uğurlu olduğuna inanılan çıngırakların, Eski Yunanlılarda ve Mısırlılarda üç bin yıldan fazla geçmişi olduğu, uçurtma ve uçurtma ile oynanan oyunların iki bin yıldan fazla geçmişi olduğu belirtilmektedir. Çok eski oyunlardan biri de dünyanın birçok yerinde oynanan “iplik oyunu” adı verilen, parmaklara geçirilen, iki ucu bağlı bir ipe çeşitli şekiller verilerek oynanan oyundur. Topaçlar ise milattan önceye dayanmaktadır. Çocukların oynadıkları saklambaç, körebe, çember ve suda taş kaydırma oyunu da çok eskiden beri bilinmektedir. Bu oyunlar genellikle ülkeden ülkeye benzer şekillerde ve benzer materyallerle oynanmaktadır. Bazen isimlendirmelerde değişiklikler olmaktadır.

Pieter Bruegel’in Viyana Müzesi’nde sergilenen ünlü “Çocuk Oyunları” tablosunda(1560); zamanında oynanan, bugün de pek çok ülkede halen oynanmaya devam eden seksenden fazla çocuk oyunu resmedilmiştir.

Masa ve zar oyunları binlerce yıldır neredeyse tüm toplumlarda popüler bir etkinlik oldu. Bu oyunlar, o kadar eski ki hangi oyunun en eski olduğu ve hatta orijinal oyunun hangisi olduğu bilinmiyor.

Şu an Roma’daki Vatikan Müzesinde sergilenen MÖ 6. yüzyıla ait iki kulplu bu amforada, Yunan kahramanlar Aşil ve Ajax’ın Truva Kuşatması sırasında zar oyunu oynadıkları görülüyor.

Günümüzde Antik Çağ’dan beri bilinen 16 masa ve zar oyunu bulunmaktadır:

· Viking Satrancı                                                                 

· Hindistan Chaturanga’sı

· Ortaçağ Değirmen Oyunu

· Pachisi ve Chaupar

· Lewis Satranç Taşları

· Gyan Chaupar

· Norveç Şövalyesi

· Orta Amerika Patole

· Go Oyunu

· Tazı ve Çakallar

· Yunan ve Roma Zarları

· Mısır Senet

· Çin Zar Oyunu

· Mısır Mehen

· İsrail Mancala Oyunu

· Kraliyet Oyunu Ur

Mısır’daki tahta oyunlarından Senet, dünya tarihinin bilinen en eski oyunlarındandır.

Kökeni, M.Ö 5000’li yıllara dayanmakta olan Senet, ilk popülerliğini Kral Djoser döneminde, M.Ö. 2686'dan sonra kazanmıştır. Kaynaklara göre Oyunun III. Amenhotep, Kraliçe Nefertiti ve Kral Tuthankamon dönemlerinden kalan çeşitli örnekler mevcuttur. Öyle ki Kraliçe Nefertari, mezarının duvarında bu oyunu oynarken gösterildiği ifade edilmektedir.

Oyun tahtasındaki bazı özel karelerde yer alan hiyeroglifler, çeşitli inanışlarla ilişkili olarak oyuna yön verir.

Bu hiyerogliflerin değişen inanışlara bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

Eski Mısırlılar, ölümden sonra varoluş anlamına gelen öbür dünyaya inanıyorlardı.

Ölümden sonraki hayata ulaşmak için ölen bir kişinin belirli ritüelleri yapması ve birçok engeli aşması gerekiyordu. Yeni Krallık’ta “geçiş” anlamına gelen senet oyunu, öbür dünyaya yolculuk ile ilişkilendirilirdi.

Oyunun bazı kareleri, bir kişinin öbür dünyaya yolculuklarında karşılaşabileceği tehlikelere karşılık gelirken diğer kareler oyunculara yardımcı olurdu.

Bu bağlantı nedeniyle senet sadece bir oyun değil; aynı zamanda ölümsüzlük veya sonsuz yaşam elde etme mücadelesinin bir simgesiydi.

Bu yazı Gamfed Türkiye Gönüllülerinden Sırma Baysal‘ın katkılarıyla yazılmıştır.

Twitter

Instagram

Linkedln

Popüler İçerikler

Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
İstanbul Boğazı'nın En Pahalı Yalısında Fiyat Güncellemesi: Değeri Tam 120 Milyon Euro