Ve bunların başında da OKULLAR ve ÖĞRETMENLERİMİZ var.
Covid-19 dolayısıyla maalesef tüm dünyada birçok ülkede okullar kapatıldı. Devlet Kurumlarımız ve tüm okullar kendilerince hızlı bir şekilde bir sistem kurdular ve yarı online bir eğitim sistemine geçiş yaptılar. Fakat Ülke olarak Evdeokul (Homeschooling) sistemimiz olmadığı ve toplum olarak online sistemlere de yeni yeni alışmakta olduğumuz için çocuğumuzun okuldan beklediğimiz eğitimi alabilmesi için ne yapmamız gerektiği konusunda kafamız oldukça karıştı.
Bunun ötesinde, artık 36 aylıktan itibaren, çocuklarımızın yeni bilgiler öğrenmesine ve sosyalleşmesine olanak sağladığını düşündüğümüz güvenli bir alandan, bilmediğimiz bir dünyaya adım atmış olmanın endişesini de yaşamaktayız.
Aynı zamanda tüm kanallardan üzerimize gelen bir baskı da var; çocuğun için ne yapıyorsun? İnanılmaz bir bilgi akışı var gibi gözükse de çok fazla kanaldan aynı anda gelince seçme konusunda sıkıntı yaşıyoruz.
Herkes şimdi aynı soruları soruyor:
Peki şimdi çocuklarımız öğretmen kontrolü olmadan nasıl öğrenecekler?
Onları öğrenmeye nasıl odaklayacağız?
Çalışan Anne Babalar zaman yönetimini nasıl yapacaklar?
Çocuklarımızı kim disipline sokacak? Hizalayacak? Ders çalıştıracak? Gerekirse kafasının içine öğrenmesi gerekenleri yerleştirecek?
Türk İnsanımızın diğer ülkelere kıyasla, çocuklarını tabiri caizse, pamuklara sararak büyüttüğünü hepimiz biliyoruz. Aman çantası çok ağırdır diyerek okula götürürken çocuklarımızın çantalarını sırtımızda taşıyoruz mesela. Aman yorulmasın diye dağıttığı oyuncaklarını topladığımızı, evdeki her işe yetmeye çalıştığımızı… Yemeklerini ayaklarına götürüp onlar oyun oynarken ağızlarına koyduğumuzu… Birçoğumuz çocuklarımızın ödevlerini yapıyor, ya da yaparken başında bekliyoruz. Aman anlamamış, bir de ben anlayayım diyoruz. Hadi itiraf edelim!
Peki okuyan, büyüyen, çalışan, ebeveyn olan, çocuk olan hepsi birden biz miyiz? Biz kimiz? Biz böyle mi büyümüştük?
Sayın Doğan Cüceloğlu’nun yıllardır anlatmaya çalıştığı yerdeyiz. Çok değerlidir bu sözü: “İzin verin, çocuğunuz yaşamını tribünlerde seyirci olarak değil, sahada oyuncu olarak geçirsin.”
Sizce de artık kendi sorumluluklarını alma vakitleri gelmedi mi? Çocukların öğrenme, yeni bir şey üretme, problem çözme, sorumluluk alma yetilerini elinden alırsak nasıl kendi oyunlarının oyuncuları olacaklar?
Şu anda konumuz değilmiş gibi görünse de aslında tam da evlerde uygulamaya çalıştığımız bir sistemden Homeschooling’den bahsedeceğiz.
Şimdi yabancısı olduğumuz sisteme genel bir bakış açısı:
Çocuğun kapasitesini ortaya çıkarmada anne babaya çok iş düşüyor. Evde eğitim asla ihmal edilmemeli.